Yutak kanserine karsi verdigi mücadeleyi kazanan Onur Senli, hayat arkadasi Kiymet Unutma Senli ile birlikte yasadiklari Çaybasi’ndaki mütevazi evinde, hayatini ve Agora Meyhanesi siirini anlatti
DILLERDEN düsmeyen Agora Meyhanesi sarkisina ait siiri 19 yasinda kaleme alan Sair Onur Senli, Torbali’ya bagli Çaybasi Mahallesi’nde siir dolu yasamina devam ediyor. Askina karsilik bulamadigi sevgilisine yazdigi siirdeki meyhanenin tamamen hayal ürünü oldugunu söyleyen Sanli, Istanbul Balat’ta ayni isimdeki meyhaneye girmis ve siirdekine benzedigini görünce çok sasirmis. Sair Senli, “Agora Meyhanesi sarkisini çok fazla begenmem, bana göre fazla oynak bestelenmis. Unlü olmayi hiç istemedim. Siir kitabi çikarmama konusunda ise yüzde 99,9 haksizim. En azindan siir okuyucusuna haksizlik ediyorum” diyor. Bir süredir yutak kanserine karsi verdigi mücadeleyi kazanan ve durumu günden güne iyiye giden Onur Senli, hayat arkadasi Kiymet Unutma Senli ile birlikte yasadiklari mütevazi evinde, hayati ve Agora Meyhanesi siiriyle açiklamalarda bulundu.
AGORA SIIRI NASIL ORTAYA ÇIKTI?
1940 yilinda Adapazari’nda dogan ve babasinin memuriyeti nedeniyle çocuklugu çesitli illerde geçen Senli, Izmir’de Namik Kemal Lisesi’nde okudugu yillarda dayisinin yaninda kalmaya baslamis. Usküdar Musiki Cemiyeti’nin kurucularindan olan babasi Sabahattin Senli’nin telkiniyle musiki dersleri alan Onur Senli, çocukluk dönemlerinden bu yana yazdigi siirlerin yaninda güzel sarki da okuyabiliyormus. Sarki haline gelerek ününe ün katan Agora Meyhanesi siirinin ortaya çikisini da yine bir sarki tetiklemis. Bir aile dostlarinin evine misafir olarak gitmeleriyle baslayan öyküyü Senli, söyle anlatiyor: “Babam, ‘Bizim oglan çok güzel sarki okur’ deyince ben kalkip Selahattin Pinar’in ‘Anladim sevmeyeceksin beni nazli çiçek’ diye baslayan hicaz sarkisini okudum. Misafir oldugumuz aile de ortanca kizlarinin sesini övdü. O kiz da gözlerini benden ayirmadan ‘Seni sevmem de haksiz, sevdim demem de haksiz, fakat neden insafsiz, simsiyah bakislarin’ tangosunu okudu. Kizin sarkiyi okurken bana bakislarindan fena halde çarpildim. Bu tanisikliga ragmen çok fazla görüsemedik. Hemen sonra okullar kapaninca onlar bir süreligine baska bir kente gitti. O sirada ikimizin de tanidigi baska bir kiz bana asik oldugunu söyledi. Ben bu teklifi kabul etmedim. Ancak okullar açilip sevdigim kiz Izmir’e döndügünde saniyorum bu meseleyi ögrenerek benimle görüsmek istemedi. Ona bir mektup yazmaya karar verdim.”
SIIR, SAIRIN UNUNU ASTI
“MEKTUBA, ‘Sana bu satirlari bir sonbahar gecesinin felç olmus kösesinden yaziyorum’ diye basladim. Sonra arkasi geldi. Kendi kendime ‘Bu siir oldu yahu’ dedim.” Ege Universitesi Tip Fakültesi’ne giren Senli, fakülte bünyesinde çikarilan Nester isimli edebiyat dergisine siirler verir. Sevgilisine yazdigi mektuptan çikan siiri, dönemin modasindan etkilenerek Ingilizce bir isimle “The Night, Wine and Love” (Gece, Sarap ve Ask) basligiyla Nester Dergisi’ni hazirlayan Oktay Dikmen’e ulastirir. Dikmen, basligin çok uzun olmasi nedeniyle mizanpajda sorun yarattigi gerekçesiyle siirin içinde tekrarlanan Agora Meyhanesi’ni basliga çeker. Dergi matbaaya baskiya gittiginde ayni matbaada basilan Ege Ekspres Gazetesi’nde sanat yazilari yazan Sadan Gökovali, tesadüfen siiri görerek çok begenir ve gazetedeki sayfasina tasir. Siir, Nester Dergisi’nden önce gazetede yayimlanir. Yayin sonrasi çok begenilen siirin sadece Izmir’den degil Diyarbakir, Samsun gibi birçok ilden tekrar yayinlanmasi talepleri gelir. O dönemde elden ele dolasan siir, ülke çapinda birçok siir dergisinde yayimlanir. Siirin bu kadar ünlü olmasina sasiran Senli, uzun bir süre bir siirin sairini asmis olmasina tepki duyar.
”AGORA TAMAMEN HAYAL URUNU”
ONUR Senli, siirde anlatilan Agora Meyhanesi’nin hayal ürünü oldugunu, o dönemde Agora semtindeki kokoreççi meyhanelerinden esinlenerek bunu kullandigini kaydederek sözlerini söyle sürdürüyor: “Içkiye bulastigimiz 19551960’li yillarda Agora semtinde kokoreççi meyhaneleri vardi. Basmane Camisi’nden Hatuniye Camisi’ne giderken sagli sollu meyhanelerdi. Ama tabelasinda Agora Meyhanesi yazan bir yer yok. Geceleri bekçi düdügü sonrasi bu meyhanelerin kepenkleri indirilir, içeride siirler okunurdu. Çok sonralari Istanbul’da bir taksi soföründen Agora Meyhanesi isimli bir meyhane oldugunu duydum. 2006 yilinda bir toplanti sirasinda rahmetli Aysel Gürel’e sordum. O da Balat’ta tarihi bir Agora Meyhanesi oldugunu, ancak kapandigini söyledi. Merak edip gittim. Anahtarini bularak içeri girdim. Içeri girince çok sasirdim. Siirde anlattigim gibi 3 köseli bir meyhaneydi. Bir tabela buldum üzerinde 1890 yaziyordu. Varligini bilmedigim bir meyhaneyi yazmis olmama hala çok sasiriyorum.” seklinde konustu.