Peygamberimizin (sav) Medine’de yaşadığı dönemde, Mekke hayatındaki kötülükleri aratmayacak çirkinliklerle karşılaştığı bir gerçektir. Bazen yemeğine zehir katılarak öldürülmek istenmiş, bazen büyük bir taşın altında kalması için tuzak kurulmuştur. Bazen de O’na büyü yapılarak zarar verilmeye çalışılmıştır.

Sanıyorum ki, büyü olayına halkımız yakın ilgi duymaktadır. Ne söylediğinin farkında olmadan “Ben büyüye falan inanmam” şeklinde konuşarak imanını tehlikeye atmaktadır.

İsterseniz bu konuda, peygamberimize yapılan, çirkin bir olayı hatırlatalım. Medine’de

Lebid (Lebid bin Asam) isimli bir Yahudi yaşamaktadır. Ve bütün Yahudiler gibi o da Peygamberimizin sinsi düşmanıdır. Lebid aynı zamanda nazar’ı ile de meşhurdur. Yani baktığı, kıskandığı kişiyi etkileyen bir yapıya sahiptir.

Diğer Yahudilerin teşvikiyle Lebid, Peygamberimizin yanına geldi, pazılarından tuttu ve “Ey Muhammed ne kadar kuvvetli pazıların var.” diyerek onu sarstı. Arkasından Lebid’in kızları da Peygamberimizin tarandıktan sonra dökülen saçlarından alarak büyü yaptılar.

MUMDAN HEYKELCİKLER

Yaptıkları bu büyü malzemesini bir hurma dalının parçasına bağladılar. Aynı malzemelerin içerisine, üzerine çeşitli tılsımlar okunarak düğümler atılmış bir yay kirişini ilave ettiler. Bir de mumdan bir heykelcik yaparak onun üzerine iğneler sapladılar ve Zervan isimli su kuyusunda bir taşın altına koydular.

Yapılan bu büyü üzerine Peygamber Efendimiz rahatsızlandı. Olay üzerine her şeyi görüp gözeten Rabbimiz, Cebrail’i (as) göndererek durumdan Peygamberimizi haberdar etti.

Aynı zamanda namazlarımızda sık sık okuduğumuz “Nas ve Felak” surelerini gönderdi.

Peygamberimiz; Hz. Ali, Hz. Zübeyr ve Hz. Ammar’ı yapılan o büyü malzemelerini, bildirilen su kuyusundan çıkarıp getirmek üzere görevlendirdi. Onlar da gidip

Zervan isimli su kuyusundan bahsedilen malzemeleri çıkarıp getirdiler.

Bunun üzerine Cebrail (as) Peygamberimize getirmiş olduğu Nas ve Felak surelerinin her bir ayetini okuyarak yay kirişine yapılan düğümleri çözdü. Böylece düğümlerin on bir tanesi de çözülünce Peygamberimiz heykelcik üzerine saplanmış olan iğneleri de birer birer çıkardı.

Peygamberimiz, düğümler çözülünce bir bağdan kurtulmuş gibi sıhhat buldu, iyileşti.

Cebrail (as) bu surelerle birlikte Peygamberimize büyüyü yapanın Lebit ve kızları olduğunu da haber vermişti. Peygamberimizin arkadaşları Lebit’in öldürülmesini teklif ettiler. O her zamanki gibi af yolunu seçti. Ancak şöyle dedi: “Allah bana afiyet verdi. Lebit’e vereceği ceza ise daha şiddetli olacaktır.”

DÜĞÜMLERE ÜFLEYENLERİN ŞERRİNDEN

Ayrıca kimsenin bilmediği bu olayı Peygamberimizin haber vermesinin, O’nun bir mucizesi olduğunu da hatırlatmaya gerek var mı bilmiyorum.

Peygamber Efendimiz bu iki sureye ihlas yani “kul hüvallahü ehad” suresini de ilave ederek, üçünü her akşam, yatmadan önce ellerine okur ve vücudunun ulaştığı yerlerini meshederdi ve sonra uykuya yatarlardı.

Kur’an-ı Kerimde Hz. Musa’ın Firavun’a karşı yaptığı mücadelede sihir ve büyünün oldukça büyük bir yer tuttuğu apaçıktır.

Konuya ilgi duyan, merak eden dostlarımızın Kur’an-ı Kerim’in tefsirinden, Nas ve Felak

surelerinin açıklamalarını okumalarını tavsiye ederiz. Tefsirler cami kitaplıklarında vardır.

Şayet bir konu Yüce Rabbimizin kitabında yer bulmuşsa bu boşuna değildir.

Özellikle bu surelerde ismi geçen varlıklar ve olaylar görünen sebeplere dayanmayan olaylardır. Mesela “De ki, düğümlere üfleyenlerin şerrinden Allah’a sığınırım.” cümlesinde insana zarar veren şey görünmeyen sebeplerdir. Ama bu görünmeyen sebepler de Rabbimizin yarattığının dışında bir şey değildir. Onun için Rabbimiz bize “Benim yarattığım cin ve insanın, şerlilerinin şerrinden bana sığının.” demektedir.

Dinimizde büyü yapmak ve yaptırmak büyük günahlardan sayılır ve Müslümanların bu günahtan uzak durmaları tavsiye edilir. Muhakkak ki, Kur’an’daki her emir ve yasak bizler için birer imtihan konusudur. Rabbim, kitabını okuyan, anlayan, gereğini yapan kullarından eylesin.

Hayırlı cumalar sevgili dostlar.