A, AB, B ve 0  Rh pozitif ve negatif kan gruplarini biliyorduk. Meger bir kan grubu daha varmis da haberimiz yokmus. Onun da adi “a.k.p. kan grubu” imis. Hadi canim, demeyin. Koskoca milletvekili yalan mi söyleyecek? Geçtigimiz hafta içinde, “Bize karsi çikanlarin kani bozuktur, tahlile göndermek gerekir” diyen AKP milletvekili diger kan gruplarini silip atmadi mi? Yani, AKP’ye oy vermediyseniz ya da verdiginize pisman olduysaniz yandiniz. Sizin de kaniniz bozuk. Daha önceki bir yazimda “seçilmisligi hak etmeyen seçilmisler” ifadesini kullanirken ne kadar hakli oldugum bir kez daha ortaya çikti böylece. Gelinen noktaya dikkatle bakiniz. Kendinden olmayani yok sayan bir zihniyetle karsi karsiyayiz. Bu vekilin zihniyetinde bir okul müdürü düsünün. Ögretmen, ögrenci, memur ve diger personel kan gruplarini ispatlamak için kuyruga girecek. Müdür Bey’in kan grubunu tasimayanlar kapi disari konacak. Çünkü onlar zaten “yok”turlar. “Fasist”, “diktatör” kelimeleri hafif kaliyor. Düpedüz “Ortaçag” kafasidir bu kafa. Bu vekilin su asamada özel yetkili “yetenekli” savci oldugunu düsünebiliyor musunuz? Herhalde dosyanizda görmek isteyecegi ilk belge “kan grubunuzla” ilgili olacaktir. Onun kan grubunu tasimiyorsaniz isiniz zor. Davayi bastan kaybettiniz. Geçen hafta dogum gününde Sayin Basbakan; sorumsuzca yazdiklarini iddia ettigi köse yazarlarindan onlara maas ödeyen gazete patronlarinin sorumlu olduklari ve onlari gazetelerinden kovmalari gerektigi dogrultusunda bir açiklamada bulundu. Bu mantiktan hareket edersek, partileri adina konusma yaparken suç isleyen milletvekillerinden kim sorumlu olacak? Onlari aday gösterenler mi, oylariyla seçenler mi yoksa bizzat kendileri mi? Isine gelince “yargiyi rahat birakin” nutuklari çekip, isine gelmeyen kararlar karsisinda yargiyi elestiri topuna tutanlari özellikle iktidar içerisinde görmek artik ne yazik ki siradan bir hâl almis bulunuyor. Buradan bakildiginda, AKP Çorum Milletvekili Ahmet Aydogmus’ un  bir kisim halki, özellikle de iktidarlarini elestirenleri “kani bozuk” olarak nitelemesi en hafif deyimiyle alenen ve resmen “bölücülük” yapmaktir. Siyasi Partiler Kanunu’nu ve seçimlerdeki yüzde on barajini degistirmeyen, söz verdikleri halde dokunulmazliklara dokunmayan siyasilerin, arkasina sigindigi “millî irade” iste budur. “Dagdaki çobanla, iki üniversite bitirmis vatandasin oyu bir olur mu” dedigi için acimasizca hedef gösterilen mankenin aslinda ne demek istedigini çok iyi anladiklari halde, sirf islerine öyle geldigi için, sözüm ona “çoban vatandas” nutuklari atanlarin, arkasina saklandiklari “millî irade” iste budur. Milletin bir kismini “kani bozuk” ilân eden iradeye “millî irade” demeyi akliniz kabul ediyor mu? Bu arada sunu da belirtmeliyim ki AKP’ye oy veren seçmenin oldukça önemli bir bölümünün, adi geçen AKP milletvekilinin bu sorumsuz ve seviyesiz davranisini onayladiklari kanaatini tasimiyorum. Bu nedenledir ki, önümüzdeki ilk genel seçimde oylarini kullanirken kendilerinin, çocuklarinin ve ülkemizin çikarlari için iki kez düsüneceklerine inaniyorum. Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandasi olarak, kendisi ve partisi gibi düsünmeyenleri “kani bozuk” ilân etme cüretini kendinde gören  bu milletvekilini “vekilim” olarak göremiyorum. KDV (Katma Deger Vergisi) uygulamasinin basladigi  tarihlerde  vatandasi yeni uygulamaya alistirmak amaciyla televizyonda bir reklâm vardi, hatirlar misiniz? “Bir alis veris, bir fis”. Vatandasi “fisleme” özelligiyle övünen AKP Kahramanmaras Milletvekili Avni Dogan’in bu reklâmla bir ilgisi oldugunu sanmayin. O sadece söyle dedi geçen hafta: “40 sene boyunca onlar fisledi. Simdi biz fisliyoruz.” Gel de sapka çikarma böylesi bir ifade karsisinda, gel de alkislama! Lâfa bakin: “Onlar ve biz!” Yoksa bölücüyü dagda aramakla hata mi ediyoruz, diye sorasi geliyor insanin. Eskilerin bir sözü vardir: “Secaat arz ederken sirkatin söyler”. Günümüz Türkçesinde karsiligi: “Kendini överken ayibini ortaya döker” demektir tam tamina. Sayin vekilin ve kendisi gibi düsünenlerin ne de övünülesi marifetleri varmis gördünüz mü? Nasildi reklâm? “Bir alis veris, bir fis”. Ne de olsa ögretmen emeklisiyim ve aklima söyle bir soru geliyor: Yaklasik 20 yil süren bir egitimin sonunda “ögretmen” olmaya hak kazanan gençlerimizi meslege baslatmadan önce sinava tabi tutuyoruz da, bizleri temsil edecek, yeri geldiginde nutuk atip adimiza konusacak milletvekillerini seçmeden önce adaylik sinavindan niçin geçirmiyoruz? Ne dersiniz? Haksiz miyim? Gözünü sevdigim “MILLÎ IRADE” ! Iyi ki varsin. Bugünkü yazimi Sayin Basbakan’in geçen hafta söyledigi bir sözle noktaliyor ve yorumu size birakiyorum. Saygilarimla.

“Yasananlar ileri demokrasinin ayak sesleridir” -R.Tayyip ERDOGAN-