Ege Çinar Özel Egitim ve Rehabilitasyon Merkezi ögretmenlerinden Psikolog Özlem Altuner, televizyona bagli kalmis çocuklarda tepkisizlik ve saldirganlik gibi olumsuz durumlar görülebilecegi uyarisinda bulundu.

ÇAGIMIZIN en güçlü kitle iletisim kaynaklarindan biri olan televizyon, bilgisayar ve yasamimiza birden bire giren internet bilgilenme, islem yürütme, haberlesme, egitim ve eglence fonksiyonlariyla hayatimizin ayrilmaz bir parçasi olmustur. Ilerleyen teknoloji, agirlasan yasam sartlari, aileler arasindaki iletisimi ciddî ölçüde sekteye ugratmakta. Özellikle de televizyon ailelerin tek ailelerin tek aktivitesi, tek paylasim noktasi olmus durumda. Uzmanlar ise bu konuda ciddi uyarilarda bulunuyor. Ege Çinar Özel Egitim ve Rehabilitasyon Merkezi ögretmenlerinden Psikolog Özlem Altuner, aile içi iletisimsizlik hakkinda gazetemize çarpici açiklamalarda bulundu.

TELEVIYON YALNIZLASTIRIYOR

ÖZELLIKLE çocuklarin sanal alemden kopartilip daha sosyal yasama yönlendirilmesi gerektigi uyarisinda bulunan psikologlar, aile içi iletisimi saglamak adina televizyon ve internet gibi iletisim kaynaklarindan büyük ölçüde uzak durma uyarilarinda bulunuyorlar. Konu ile görüslerini aldigimiz Ege Çinar Özel Egitim ve Rehabilitasyon Merkezi ögretmenlerinden Psikolog Özlem Altuner, televizyon ve bilgisayar kullaniminin çocuklar ve aileler üzerindeki etkilerini anlatti. Altuner, televizyona bagli kalmis çocuklarda tepkisizlik ve saldirganlik gibi olumsuz durumlar görülebilecegi uyarisinda bulundu. Altuner: “Televiz-yon aslinda aile bireyleri üzerinde her gün yükselen duvarlar örüyor. Iletisimi ve etkiletisimi azaltiyor. Televizyon aile içi iletisimi olumsuz yönde etkiler. Paylasimi azaltir. Aile bireylerinin her biri daha fazla yalnizlasmaya baslar. Halbuki her bireyin daha fazla konusmaya, sanattan, siyasetten, spordan konusmaya ihtiyaci vardir. Televizyonun yerine konabilecek alternatif bir eglence, ailenin sahip oldugu sosyal, kültürel ve ekonomik özelliklerine göre degisiklik gösterir. Birlikte yapilan bir aksam yemegi sonrasi yürüyüs, tiyatro, konser gibi sanatsal etkinlikler yapabilirler. Yenen bir aksam yemeginde her bir ale üyesinin gün içinde yaptiklari, kizdigi, üzüldügü sevindigi durumu paylasmasi birlikte televizyon izlemekten daha keyifli ve anlamli olur.” dedi.

TEKNOLOJI ILE GEÇIRILEN VAKIT SINIRLANDIRILMALI

TELEVIZYONUN özellikle de çocuklarda olumsuz etkiler ya-rattigini dile getiren Altuner: “Televizyonun çocuklar üzerin-de söyle bir etkisi vardir. Tele-vizyon, yogun bir uyaran özel-ligi tasidigi için yeterli miktar-da izlemek faydali olabilir. Gör-sel ve isitsel algi üzerinde olumlu etkisi olabilir. Ancak, her gün saatlerce televizyon seyretmek ne yazikki hiç bir olumlu etki saglamaz. Aksine çocuklarin ve gençlerin zihin-sel, duygusal gelisimini ciddi ölçüde olumsuz yönde etkile-mektedir. Çok fazla televizyona maruz kalmis çocuklarda, tep-kisizlik, saldirganlik gibi olum-suz durumlar görülebilmek-tedir” dedi. Teknolojinin yay-ginlasmasinin çocuklar tarafin-dan kullanilmasi zekâ gelisi-mlerinin pozitif yönde etkile-digini ancak asirisnin zararli olabilecegini dile getiren Altu-ner: “Teknojinin çocuklar tarafindan kullanilmasi zeka gelisimleri açisindan pozitif bir gelismedir. Ancak bireylerin bu teknolojik ürünle ne kadar vakit geçirdigi öneki bir noktadir. Bu abartili bir süre kullaniliyorsa negatif sonuçlar dogurur. Süre-kli televizyon, internet, basinda bulunmak, cep telefonlari ile mesajlasmak oyun oynamak kisileri yalnizlastirir. Tepkile-rinde bir yavaslama ve donuk-luk göze çarpar. Bahsi geçen konularda eger birey bir ög-renci ise elbette dersleri de kötü yönde etkilenir. Tüm aile birey-leri birbirleri ile sikça vakit ge-çirerek sosyal alanlara yönlen-meli. Sosyallik arttikça çocuk-larin ve gençlerin kendine gü-venleri artar” diyerek sözlerini noktaladi.