ÇOK önem verdiğim konulardan biridir Başkanlık Sistemi. Hep beraber tartışmamız gereken bir konu. Çünkü önümüzdeki genel seçimlerden sonra ülkemizin gündemi tamamen bu konuya odaklanacaktır. Ön yargılı yaklaşımlar, CHP ve MHP çatısı altında siyaset yapanların büyük çoğunluğu bu rejimin gelmesini istemiyorlar. İstememe nedenlerinin ana maddesi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu rejimi arzulamış olmasıdır onun için mevzu bahsini bile yapmadan rafa kaldırıyorlar. Oysa kamuoyu doğru tespitlerde bulunsa bu rejimi ortaya atan ilk insan Sayın Erdoğan değil, Turgut Özal’dır. Eğer ömrü yetseydi şimdi Türkiye başkanlık sistemiyle yönetiliyor olacaktı. O yıllarda iyi bir teşhis yapan Sayın Özal bu ülke ne çektiyse parlamenter sistemden çekmiştir teşhisi koyup ülkeyi yeni bir rejimle büyütme sevdasındaydı. Aslında sadece Özal değil sağlıklı düşünen her insan ülkemizin siyasi tarihine baktığı zaman her koalisyon hükümeti bizi 10-15 yıl geriye götürdüğünü görecektir. Bizim ülkemiz liderin gücüyle, ismiyle, karizmasıyla tek başına iktidarlar döneminde ilerleme kaydetmiştir. Yani başkanlık sistemi gibi. Şimdi çıkıp nasıl yani diyeceksiniz? Bir anekdot yapalım hep beraber. Sn. Recep Tayyip Erdoğan çıkıp dese ki, “arkadaşlar benden bu kadar ne haliniz varsa görün”, iktidar darmadağın olur. İlk seçimde oy oranı yarı yarıya düşer. Türkiye kendisini 15 yıl geriye götüren bir koalisyon hükümetiyle karşı karşıya kalır. Ak Parti iktidar olma gücünü Erdoğan’dan almaktadır. Yani Erdoğan olmadan Ak Parti olmaz! Yani bu ne demek oluyor bu topraklar asırlardır olduğu gibi şimdi de güçlü, karizmatik ve tek adamı seviyor. Yani başkanlık sistemine bizim genlerimiz yabancı değil. Artık herkesin doğru tespit yapma zamanı gelmedi mi? 1950’den 2015’e gelirken ülkemiz 1950-1960 menderes döneminde,1964-1970 Demirel,1983-1990 Özal ve 2002’den günümüze Erdoğan döneminde rahat nefes almıştır. Herkes biliyor ki koalisyon hükümetlerinde icraat sürekliliği yoktur. Demek ki o zaman başkanlık sistemini tartışmamız gerekliliği bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Sırf Erdoğan’a karşı oldukları için bu rejimi tartışmayan insanlar var. Oysa bu rejim Erdoğan’ın siyasi kariyerini değil, Türkiye’nin geleceğini şekillendirmek için konuşulmalıdır. Bana göre ülkemizin bir an önce başkanlık sistemine geçmesi gerekir.

Güçlü Türkiye, Yeni Türkiye her alanda köklü reformlar yapabilmesi için bu rejimden başka da çaresi yoktur. Parlamenter sistemi savunarak ülke sevilmez asıl olan ülkeyi kalkındıracak sistemler konuşularak ülkeyi sevmeliyiz. Nedeni ise, artık gözle görülür bir şekil alan anayasanın değiştirilme zamanın geldiğidir. Sıfır kilometre bir anayasayla tanışmak, istikrarın sürmesi, güçlü, yeni Türkiye’nin kararlı adımlar atması 7 Hazirandır sevgili dostlar. Ya 367 milletvekili yada yıllarca bıktığımız o koalisyon hükümetlerinin kısır döngü kavgaları. Karar sizin…

İŞİTME ENGELLİLER

Aslına bakarsanız bende ilk gördüğümde büyük bir şaşkınlık içerisindeydim. Çünkü ilçede bu kadar çok işitme engellilerimiz olduğunu bilmiyordum. Onları bir arada görmek, elleriyle birbirlerine iletişim kurmaları ve o müthiş özverileri beni çok duygulandırdı. Duygulanmamda asıl önemli olan konu ise yıllarca yok sayılan bu işitme engelli kardeşlerimizin kıymetini bilen, onlara değer veren ve onları toplumla kaynaştıran bir belediye başkanına sahip olmamızdır. Belediye başkanımız Sayın Adnan Yaşar Görmez’e ilçemizde bir ilki gerçekleştirerek engellisine sahip çıkan bir kişi olduğu için ne kadar teşekkür etsek azdır. İşitme engelli kardeşlerimizin bu heyecanı ve çalışmaları göz kamaştırmaya devam edeceğe benziyor. Tüm ilçe halkı olarak manevi desteğimizi bu arkadaşlarımızın üzerinden eksik etmeyelim sevgili dostlar. Unutmayalım ki hepimiz birer engelli adayıyız. İşitme engelli kardeşlerimizi de buradan kutluyorum.Sağlıcakla kalın..