Büyük Torbalı

2 LİRALIK ÇİLEKLER

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
2 LİRALIK ÇİLEKLER
330 Görüntüleme
19 Mayıs 2015 - 8:29
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Günün sözü “Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.”Mustafa Kemal Atatürk

Bizim Perşembe pazarında bazen öyle manzaralara şahit oluyorum ki, tiyatroya gitseniz ancak bu kadar seyir zevki alabilirsiniz. Mesela geçen Perşembe tezgahlar arasında gezerken böyle traji-komik hadiselerden birisine göz misafiri oldum istemeden. Malum, şu sıralar çilek, kiraz gibi ilk yaz meyveleri tezgahları süslüyor. Süslüyor ama o tezgahlara yanaşabilmek de ayrı bir cesaret istiyor. İşte,az sonra anlatacağım anektot da çileklerle ilgili. Pazardaki tezgahlardan birisinde yığınla çilek satılıyordu. Daha doğrusu aynı tezgahta iki farklı çilek yığını vardı. Rengi kırmızı olan çileklerin kilosu dört lirayken onun hemen bitişiğinde yer alan ve renkleri hiç de iç açıcı olmayan çilekler, kilosu iki liradan satılıyordu. Genç bir bayan rengi soluk çileklere yanaşıp bir tanesini eline aldı; ve satıcıya sordu: “Güzel mi bunlar?”Kırçıl bıyıklı satıcı bir şeyler söyledi ama kadın onu anlamamış olacak ki, yine aynı şeyi sordu: “Güzel mi bu çilekler?” Bu sefer satıcı dört metre ötede duran bendenizin bile kulağının gayet iyi duyduğu şu cümleyi söyledi: “Hiç İki liralık mal güzel olur mu?” Kadın, adamın ne dediğini anlamamış olacak ki, “Efendim?”dedi. Satıcı bu sefer iki eliyle ,iki liralık soluk renkli çilekleri göstererek “Hiç iki liralık mal güzel olur mu?”dedi. Bu sahneyi gören bendeniz de dayanamayıp tezgaha yanaştım ve adama sordum, “Güzel değilse ne diye koyuyorsun bunları tezgahına?”Acaba çilek yemenin insan beynine ne gibi etkileri var? Kendi sattığı malı kötüleyen bir insana da ilk defa rastlıyordum.

Dağdaki defineci

O kadar yüksekte define olabileceğini nasıl umuyordu şaşırdım doğrusu. Hem dedektörle taradığı alan bildiğiniz kayalık. Tepeye ulaştığımda fark ettim onu. Kulağında kocaman bir kulaklık elinde bir mayın arama cihazı gibi gezdirdiği gri renkli bir dedektör; diğer elinde de iki taraflı bir çapa var. Issız bir dağ başında Lidya Kralı Karun’un hazinelerini arayan bir adam. Yaptığı işe o kadar konsantre olmuş ki, kendisini toprağın altındakilere o kadar kaptırmış ki,beni fark etmedi bile. Oysaki yerden başını hafifçe kaldırsa tam karşısnda beni görecek. Acaba beni görünce ne yapardı? Hiç de tanımadığım daha önce rast gelmediğim bir adam bu. Çevredeki makilikleri kendime siper ederek etrafından dolaştım tam konsantre bu define avcısının. Onu rahatsız etmekten,hayallerini yıkmaktan çekindim belki de..Ne de olsa ikimiz de farklı amaçlar için oradaydık. Ben pekala doğa yürüyüşüne devam edebilirdim. O da heyecanla define arayışına…Tepenin çevresinden devam ettim yoluma. Bir ara dönüp arkama baktım. O hala hazineler peşindeydi kulağında kocaman kulaklığıyla… Birkaç saat sonra, dönüş yolunda mecburen tekrar o tepeden geçtim. Bizim defineci çoktan gitmişti. Tepenin üç parmağı bulmayan toprağının bazı yerlerini elindeki çapayla eşelediği belli oluyordu. Üç parmak kalınlığında toprakta ne bulmuştu acaba? Muhtemelen buradan geçen dağcıların bıraktığı boş konserve kutuları göze çarpıyordu sağda solda.

Bizdeki sevgi siyaseti

Duygusal bir millet olduğumuz öteden beri dillendirilen bir mevzudur. Doğru bir tespittir bu: duygusal ve de oldukça unutkan bir milletiz vesselam. Sevdik mi tabir yerindeyse “Allah’ına kadar” severiz. Sevmediğimizi de bir türlü sevemeyiz. Hülasa, sevgi önemli bir yaşam unsurudur bizim buralarda. Siyasette bile sevgi önceliklidir. Sevmediğimiz adama selam, sevmediğimiz lidere oy vermeyiz biz. İlla ki sevgi, illa ki sevgi… Peki böyle mi olmalı? Doğrusu bu mu? Sevdiğimiz kişi ve partilere oy vereceksek ya da sevmediklerimizin karşısında yer alacaksak bu kadar gürültüye ne gerek var? Oysa sevdiğimiz değil ; güvendiğimiz ve işin ehli olduğuna inandığımız kadrolara rey vermeli değil miyiz? Bu gibi durumlarda gönül gözünün yanına akıl gözünü de koyup mizanı ona göre dengeleyemez miyiz? Benden söylemesi; siyaset sahasında bu kadar duygusallık bizi bozuyor.

19 Mayıs ve kıymeti

18.yüzyılla birlikte yükselişe geçen emperyalizm, koca Osmanlı İmparatorluğu’nu 200 yıl içinde tarumar etti. 1919’a geldiğimizdeyse bu topraklardan yeni bir Türk devletinin neşet etme ihtimali güneşte buz bulma ihtimaline yakındı. Ancak Mustafa Kemal ve onunla birlikte yola çıkan bir avuç inanmış insan, bu mucizeye hayat verdi. Bugün, o karanlık dönemlerin mühim bir tarihi olan 19 Mayıs’ın yıldönümü. Bu yıldönümüne de duygusallıktan arınmış bir çerçeveden bakabilirsek ve bu tarihler üzerinden birbirimizi ötekileştirme aymazlığından sıyrılıp kucaklaşabilirsek gerçeklerin aydınlık yüzüyle buluşabiliriz. Bizlere iyisiyle kötüsüyle; hatalarıyla ve sevaplarıyla bu Cumhuriyet’i miras bırakan o kahramanları sevgi ve saygı ile anıyorum.

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web