Büyük Torbalı

7 YAŞINDA YIL SONU BALOSUNDA!

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
7 YAŞINDA YIL SONU BALOSUNDA!
400 Görüntüleme
25 Mayıs 2015 - 8:29
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Günün sözü “ Tenekeyi parlatsan hiç çeyrek altın eder mi?”Barış Manço

Şimdi burada yazacaklarımı kimse ters bir tarafından anlamaya kalkmasın. Zaten aklı başında kimseler bana hak vereceklerdir. Vermezlerse de canları sağ olsun. Ama; Halep oradaysa arşın da şurada… Bir eğitim öğretim yılının daha sonuna geldik. Eğitim sistemimizin durumu malum. Üniversite sınavlarında sıfır çekenlerin sayısını buraya bir kere daha yazmaya gerek yok. Okullarda verilen ya da verilemeyen eğitimin seviyesiyse herkesin malumu. Yalnız bir konuda çok iyiyiz: Okul eğlencelerinde. O kadar iyiyiz ki, burada bütün hünerlerimizi, becerilerimizi sergiliyoruz. Dünyada bizim kadar okul eğlencelerine müştak başka millet olduğunu sanmıyorum. Bugünlerde bu eğlenceler yine revaçta. Ne de olsa bir eğitim yılının daha sonuna geldik artık. Bakalım hangi okulun eğlencesi daha çok ses getirip velilerin sırtına daha çok masraf yükleyecek? Ya arkadaş; ilkokul birinci sınıfta yıl sonu balosu mu olur? O yaştaki bir çocuk baloyu , faloyu ne bilir? Sonra o çocuk o baloda ne yapacak? Frak giyip, kavalyesini valse mi kaldıracak? Saçmalıklar da tıpkı sorular gibi tükenmez. Durumu iyi olsun kötü olsun bütün ebeveynlerin çocuklarını bu tür eğlencelerden mahrum etmek istemeyecekleri açık. Doğal olarak, “Benim çocuğum mahrum kalmasın” anlayışıyla yıl sonu baloları için ellerinden geleni yapacaklar. Belki birçoğu, çocuğunun balo kıyafetini kredi kartına altı taksit yaptırarak alacak; ama olsun yıl sonu balosu önemli! Bütün bu hercümerçten geriye, ödenmesi gereken borçlar ve bencil, doyumsuz , fazlasıyla şımartılmış çocuklar kalacak. Bir de “eğitimde istenilen başarıyı neden yakalayamıyoruz?”sorusu. Siz boş verin onu, yıl sonu baloları hususunda başarılıyız ya,o yeter. Tövbe, tövbe…

Ben size söylemiştim!

Bu cümle, genellikle iş olup bittikten ve muhtemelen kötü neticelendikten sonra sarf edilir. Bu gibi durumlarda daha önceden konu hakkında görüş bildiren birisi ortaya çıkar ve, “Ben size söylemiştim; ama beni dinlemediniz!”der. İşte, haklı çıkmanın gururunu yaşayan o kimsenin sarf ettiği bu cümle şu anlamda tevil edilebilir: Ben ileriyi görebilen ve olacakları sezen çok akıllı bir kişiyim. Buna rağmen siz ,beni dinlemediniz ve netice olarak bu kötü sonuca düçar oldunuz.” Toplumsal yapımızda bir sürü “ben size söylemiştim ”ciler vardır. Söylemiştir belki ama bunu münasip bir şekilde söylememiştir ya da laf olsun diye söylemiştir çoğu zaman. Şimdi de ortaya çıkan olumsuz sonuçtan nemalanmak peşindedir; ve bir daha söylediklerinin yabana atılmaması için, sözlerinin bir yerine“ben size söylemiştim!”etiketi yapıştırmaktadır.

Hayatımızı kurtaran ölü

Geçenlerde ölmüşlerimize bir Fatiha okumak için mezarlığa girdim. Rahmetli ananemin kabrinin bulunduğu yere ilerlerken yol üzerindeki mezar taşlarından birisinde tanıdık bir isme rastladım. Pamukyazı’nın roman mahallesindendi bu adam ve onun bir yaz günü hayatımı, dahası hayatımızı kurtardığını çok iyi biliyordum. Yo, öyle süper kahraman filan değildi. Gariban yaşayıp gariban ölmüş romanlardan birisiydi neticede. Ama bu mezar taşının altında yatan ve hafif kambur birisi olarak aklımda kalmış bulunan o adam, bir yaz günü dört kişinin hayatını kurtarmıştı. O yaz , sondajcılık yapan dayımın yanında çalışıyordum. Pamukyazı’daki asfaltın altından bir su borusu geçirmek icap etmişti ve bu işler işçin de asfaltın bir ucundan diğerine 20 santim çapında bir delik açılması icap ediyordu. Önce asfaltın her iki tarafında kepçe yardımıyla iki büyük çukur açıldı. Sonra da dayım, ben ve iki tane de roman çocuğu o çukurlara merdivenle inip çalışmaya başladık. Bu iş için su kullandığımızdan dizimize kadar suyun içinde çalışıyorduk. Bu arada bir adam, her sabah gelip bizim çalıştığımız yaklaşık dört metre derinliğindeki çukurun başına oturuyor ve birkaç sigara içtikten sonra tarlaya gidiyordu. Bir sabah yine kendimizi işe kaptırmış o çukurun içinde çalışıyorduk. Aynı adam da yine aynı yere bir kuş gibi tünemiş hem sigarasını içiyor hem de bizi izliyordu. Adama yavaş yavaş bozulmaya başlamıştım. Başka işi yok muydu sanki, bir çukurun içinde kan ter içinde debelenen dört kişiyi seyrediyordu? Çalışmaya kendimizi iyice vermiştik; bir ara yukarıdan “Kaçın, kaçın, geliyor!”sesini işittik. Hiç tereddüt etmeden çukurun içinden yukarıya uzanan demir merdivene doğru hamle yaptık. Herkes dışarı çıktıktan sonra, çukurun doğu tarafındaki toprak blok usulca yerinden kopup, büyük bir gürültüyle çukura kapaklandı. Daha otuz saniye öncesine kadar dört kişinin içinde çalıştığı o derin çukur bu göçükle birlikte tamamen kapanmıştı. Toprağın kopup geldiğini gören ve kaçmamız için bizi uyaran kişi, her sabah çukurun başına oturup orada iki sigara içen o ihtiyar çingeneydi. Eğer o adam olmasaydı o sabah hepimiz o çukura canlı canlı gömülecektik. Ananemin mezarına geçmeden önce bu eski hikayenin kahramanına da bir fatiha borcum vardı. O mezarlığa ondan önce gitmediysem bu, onun yardımıyla olmuştu.

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web