Cuma akşamı hepimiz için çok uzun bir gece oldu. Neredeyse bitmek bilmedi. Aslında gittiğim düğünle hızlı başladığım bu akşamın böyle biteceği aklımın ucundan bile geçmemişti. Düğüne giderken, köprülerin askerler tarafından kapatıldığı haberini okudum ancak son dönemlerdeki olaylara yormuştum bu durumu. Dönüş yolunda ise darbe girişimine maruz kaldığımızı öğrendim. Hal böyle olunca ilçede durumun ne olduğunu bilmek için kameramı kaptığım gibi önce emniyete ardından jandarma karakoluna gittim. İkisinde de olağanüstü hal vardı. Emniyette polisler çelik yeleklerini giyerken, her birinde ayrı bir telaş vardı. Jandarma Karakolu’nda da aynı durum olunca gerildim biraz. Ardından girdiğim bir dükkanda TRT’de yayınlanan bildiriyi dinledim. Buz kestim. Birileri “Darbe yapıyoruz” diyordu. Sebebi ne olursa olsun hiçbir darbe girişimi desteklenemez. Halen bir darbe anayasasıyla yönetiliyoruz. Yıllar öncesinde bu ülke bu sıkıntıları fazlasıyla yaşadı. Bu bilinçte olan binlerce kişi belediye meydanına geldi. Ülkücüler, AK Partililer, CHP ve HDP’liler vs.

SEÇİMLE GELEN SEÇİMLE GİDER DARBEYLE DEĞİL

Sanırım “Toplanın” çağrısı sadece AK Parti’den yapılınca gerçekleşen ayaklanmanın AK Partililerce yapıldığı sanıldı. Ancak orada her partiden ve görüşten insan vardı. Sol yumruğunu kaldıran da gördüm bozkurt işareti yapan da. Aslında bu tür durumlarda tek yürek olmak çok önemli bir şey. İstanbul ve Ankara’da bu durum dozu fazlasıyla aştı. Emir kulu erler linç edildi, öldürüldü. Kesinlikle yakışmayan bir hareketti bu. Ancak Torbalı güzel bir tavır koydu ortaya. Taşkınlık yaşanmadı. Küfür, hakaret söylemleri de yoktu. Dualar edildi. Darbe girişimi kınandı. Camiden okunan sela ve meydana davet anonslarından sonra bir anda on bini bulan kalabalık sabah kadar bekledi. Bazı siyasi partiler de sokağa çıkılmaması gerektiğini söyledi. Aslında o partilerin de haklı olduğunu düşünebiliriz. Tabi darbe girişimini bir kurgu olarak görenler de var. Her görüşe saygılı olmak gerek. Bunun bir girişim mi ya da kurgu mu olduğunu tam anlamıyla kimse bilemez ama her ne olursa olsun darbe de girişimi de kabul edilemez. Seçimle gelen seçimle gider o kadar. Benim Cuma akşamı gördüğüm, gözlemlediğim şu; vatandaş sağduyulu davrandı, sükunetle izliyor ve neler olduğunu anlamaya çalışıyor. Ki ben bütün gecedışardaydım ve gördüm ki halk bu girişime, darbeye izin vermedi. Vermeyecek de. Ve her ne olursa olsun, milletimiz sükuneti elden bırakmasın, galeyana gelmesin; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bütün sıkıntıların üstünden gelebilecek güçtedir buna da emin olsun.

20’LİK GÜNAHSIZ ASKERLER

Kuşkusuz darbe girişimi olarak adlandırılan bu durumda en masum 20’lik erler oldu. Bir anda kendilerine verilen emirle kendilerini bir yerlerde buldular. Aslında sokağa çıkan herkes onların emir kulu olduğunu, suçsuz olduğunu biliyordu. Ancak teslim olmalarına ya da yaralı olmalarına rağmen yaşanmaması gereken şeyler yaşadılar. Boğazı kesilen, yaralıyken tekmelenen askerlerin günahı bizim boynumuza unutmayın. 20 yaşında vatani görevini yapmak için askere giden çocuk komutanı nereye git derse oraya gider.Gitmeseydi diyenler hayatında kamuflaj giymeyenler sanırım.Güvenlik güçleri bu ülkenin teminatıdır.Elinde kemerle erlere vuran,palayla boğazını kesen,linç eden grubun derdi de demokrasi falan değil.Emir geliyor, Boğaziçi Köprüsü’ne gidiyorsun, kafanı kesip vatan haini diyorlar. Emir geliyor, doğuya gidiyorsun, ölüyorsun şehit diyorlar. İşte durumun özeti bu.

BU GİRİŞİME ÜLKENİN İHTİYACI YOK

Aslında ihtilali yapanların gerekçesini dinlemek ve duymak gerek, gazetemiz baskıya girene dek yapılan tatmin edici bir açıklama olmadığı için kanaat belirtmek için henüz erken olur. Ancak şu haliyle darbe belirtileri çok fazla olmasa da durum bir darbe girişimini de gözler önüne seriyor. O yüzden gelişmelerin nasıl değerlendirileceği ile ilgili tam kanaat oluşması için detaylı açıklamaların beklenmesi gerekir. Ki bence her ne sebeple olursa olsun gereksiz bir girişim olmuştur, bu tür girişimlere ülkenin ihtiyacı yoktur