INSANOGLU 5000 yildir okuma ve yazma becerisine sahiptir. Bu okuma ve yazma eyleminde toplumun içinde serpilip gelisen, siniflar ve katmanlar kendi çikarlari için yapilan kavga ve liderlerini kaç yil geçerse geçsin unutmamislardir. Örnegin: Hazreti Muhammet, Hazreti Ali, Haci Bektasi Veli, Atatürk, Lenin, Karl Marks, Spar-taküs, Seyh Bedrettin, Pir Sultan Abdal, Nazim Hikmet, Deniz Gezmis, Behice Boran ve yakinda kaybettigimiz Yilmaz Güney, Ahmet Kaya, Nihat Sargin ve daha niceleri. Degerli canlarimizin mezar-lari ve mezar taslari bile olmasa, artik onlar halkin yüregindedirler, unutulmazlar. Onla-ra zulüm ve iskence yapanlarin adi sani çoktan unutulmus gitmis, tarihin çöplügüne atilmislardir. Peki bunca kavgaya ve cana karsin, dünyayi düzeltebilmisler mi? En bü-yük ahlaksizlik olan, insanin insani sömür-mesinin önüne geçebilmisler mi? Siniflari ortadan kaldirabilmisler mi? Hayir. Ama haksizliklar karsisinda, yasamlarini ve can-larini ortaya koymuslar. Zenginlesmek için degil, yasamak için disarida kalanlari, ba-sini kaldiramayanlari da kavgaya ve diren-meye çagirmislardir. Yani, agaçlar gibi ayakta ölmüslerdir. Direnmislerdir ama yenilmemislerdir, yine altini çizelim, agaç-lar gibi ayakta durmuslardir.
Çogunun, “Ben, kirmizi gülün dikeni-yim”, diyen Seyh Bedrettin gibi mezari bile yoktur. Bedrettin’in de 1923’de kemikleri Türkiye’ye Drama’dan getirilmis (1420-1923),kemikleri çinko bir kutunun içinde gelmis. Cagaloglu’na gömülmüs, tasi bile yok ama ziyaretgâh hâline dönüsmüs. “Acaba diyorum, 500 sene sonra, Deniz Gezmis’in ve Hüseyin Inan’in mezarlari da birdenbire ziyaretgâh hâline gelecek mi?” (Tuncel Kurtiz)
CHP Genel Baskani, Sosyalist Enternas-yonal toplantisina katilmak için Avrupa’ya gitti.
Orada, Yilmaz Güneyin ve Ahmet Kaya’nin mezarlarini ziyaret ederek, kirmizi karanfil birakti. Anilarina saygi duydu. Dogru ve onurlu bir davranisti. Iyi ki, Sayin Kiliç-daroglu bu davranisi yurt disinda yapti.
Ulkemizde yapsaydi, ya sorusturmaya ug-rar, ya da baska türlü zorluk çikarilirdi. Umarim, Kiliçdaroglu
Deniz Gezmislerin ve Erdal Erenlerin mezarlarina da birer kirmizi karanfil birakir.
Simdi gelelim, Sosyalist Enternasyonala… Nedir anlami? Sözcük anlamiyla, sosyalist bir toplanti filan degildir. Sosyalist Enter-nasyonala  üye olan partiler, sosyal demok-rat partilerdir. NATO’da ve G 20’lerde (Zengin ülkeler anlaminda) neler konusu-luyorsa, bu Enternasyonalda da onlar ko-nusuluyor. Yani, kapitalizmi, Serbest Pazar ekonomisini ayakta tutmak için ne gerek-liyse o düsünceler tartisiliyor. Emperya-lizmin, Avrupa Birliginin, ABD’nin, kisa-casi bu küresel sömürü düzeninin devam etmesi için eskiyen ve yipranan yerleri onarmak ve tamir etmektir görevleri.
Basbakanimizin katildigi G-20’lerin toplan-tisi, CHP Genel Baskanimizin katildigi, Sosyalist Enternasyonal toplantisi ve NATO’nun Füze Kalkan Toplantisi üçüz kardes gibidirler. Amaçlari ülkeleri çaga uygun silahlandirilarak, sanal düsmanlar yaratmak, çatirdayan ve köhnemis bu sis-temi yeniden canlandirmaya çalismak. Iste 21.yüzyilda, öve öve bitiremedikleri kapi-talizmin vardigi yer. IMF Baskani söyle di-yor: “Önümüzdeki yillarda 400.000.000 isçi issiz kalacak, küresel kriz dünya genelinde 30 milyon issiz yaratti. ” Uluslararasi Çalis-ma Örgütü (ILO)verilerine göre, küresel bazda 210milyon issiz bulunuyor ve gele-cek on yilda 440 milyon genç issiz kalacak, deniliyor. Demek ki, bu kapitalizmin övüle-cek hiçbir yani yok. Dünyadaki, ekonomist-lerde, sosyologlarda ve bilim adamlari da, “bu sistem insanlarin sorunlarini yillardir çözemedi, dünya baska bir sistem arayisina girmelidir,” görüsünde birlestiler. Dünyanin gidisati da bu görüs dogrultusunda oldugu-nu saniyorum. Dünya ne zaman düzelir bilemiyorum ama tek bildigim ve güven-digim, örgütlenerek hem dünyayi yorumla-mak hem de degistirmek, baska çikar yol yok.
Saygiyla aniyorum, “Yarin yanagindan gayri, her seyi paylasmak” için mücadele edenleri.  Güzel günler, paylasarak gelecek.