KULLANDIGIMIZ lisan, toplumsal hayatimizin da aynasini teskil eder.
Edebiyatçilar ve dilbilimciler bu yüzden “Dil, bir toplumun aynasidir” derler. Yani bir toplumu anlamak istiyorsaniz kullandigi dili etüt edeceksiniz.
Bilmem siz de farkinda misiniz?
Zaman geçtikçe acayip kelimeler, cümleler icat eder olduk.
Dil’de meydana gelen bu degisimlerin toplumsal ve psikolojik arka planlari var süphesiz.
Örnegin “ben kaçiyorum” sözcügü, son zamanlarda çok sikça duydugum ve duymaktan rahatsiz oldugum bir sözcük.
Çok dikkat ediyorum insanlar bir yerden ayrilirken artik “Allah’a ismarladik” ya da “hosçakal” gibi klasik tabirleri kullanmiyor.
Onun yerine “haydi ben kaçtim”, yahut “ben kaçiyorum” diyor.
Bu sözcük nasil türedi?
Bu aliskanlik nasil olustu?
Neden kaçmaktan bahsediyoruz?
Son zamanlarda kafama takilan bir mesele oldu çikti.
Bence bu sözcük yasadigimiz travmatik durumlarin dilimize yansimasiyla olustu.
Bogulurcasina sürekli bir seylerden kaçan insanimiz artik vedalarda bile kaçma sözcügünü kullaniyor.
Bu durumun sosyal bir ifadesi oldugunu da düsünüyorum.
Toplumsal hayat, insan iliskileri günümüzde o kadar laçkalasti ki kisi, karsisindakine bütün nezaket kurallarini hiçe sayarak “ben muhabbetten sikildim artik kaçiyorum” diyor.

BASBAKAN UÇUYOR MU?

BU kösenin müdavimleri bilirler, ulusal konularda kolay kolay kalem oynatmam.
Genelde yerel gündemi, Torbali’yi degerlendiririm.
Bugün bir farklilik yapip, ulusal konulara temas edelim istedim.
Basbakan Recep Tayyip Erdogan, Süper Projesini nihayet açikladi.
Istanbul’un iki yakasina iki ayri kent kuracaklarmis.
Mimarlar ve sehir planlamacilari kuskusuz bu meselelere bizlerden daha vakiftir ve onlarin bu konudaki fikirleri daha isabetlidir.
Ancak biraz kafasi çalisan herkes sehirlerin topraktan biter gibi, bir anda yükselmedigini bilir ve anlar.
Sehirler, asirlik çinarlar gibidir, hatta Istanbul gibi binlerce yillik mazisi olan sehirler daha bir sehirdir.
Çünkü bu sehirler üzerinde hüküm sürmüs medeniyetlerin izlerini tasiyan birer açik hava müzesi gibidir.
Bir sehir, tarih ile cografya ile çevresindeki medeniyet ve kültür katmanlariyla yogrularak hüviyet kazanir.
Izmir, Istanbul, Paris, Londra, Urfa, Diyarbakir böyle tarihsel dönüsümlerden geçmis ve kent kimligini yüzyillarin aynasinda edinmis sehirlerdendir.
Sizi bilmem ama Basbakan Erdogan’in mega projesi beni hayal kirikligina ugratti.
Sehirlesmeyi becerememis bir ülkede yeni sehirler kurmak, üstelik kurmaca sehirler hayal etmek akil ve mantik disi…
Türk milletinin su seçim zamani duyduklarinin bilmem ki cihanda bir benzeri var mi?