İki berduş, kasaba meydanında avare avare dolaşırken bir kalabalığa rastlamış. Bakınırlarken bir güvercin uçup berduşlardan birinin başına konmuş.

Meğerse o gün meydanda padişahlık seçimi yapılıyormuş. Halk toplanıp “Yaşasın! Artık padişahımız sensin!” diye bağırmış.

Berduş aynı gün padişahlığa başlayıp, arkadaşını da sadrazam yapmış. Ancak halka hep zulüm yapıyor, boyun vuruyor, vergi salıyormuş. Arkadaşı:

“Yapma birader, halka yazık değil mi?” deyince berduş padişah şöyle cevap vermiş:

“Güvercin uçurup padişah seçen halka böylesi az bile!”

Haklı söz Hacı Emmi’yi eşekten indirir.

Padişah doğru söylemiş… Böyle başa böyle tarak.

Geçenlerde çarşıda ayakkabılarımı boyatayım dedim. Ayağımı boyacının sandığına koydum. Başladı boyamaya…

Boyacı ayakkabılarımı boyarken ben de onunla laflıyorum…

“işlerin nasıl, çorba çıkıyor mu?

“Eh işte” der gibi başını sallıyor.

“Günde ne kadar kazanıyorsun?”

“Valla belli olmuyor abi, bazı gün on lira, bazı gün 15 lira.”

“Seçimde oyunu hangi partiye vericen?”

“Akepeye abi.”

“Neden Akepeye?”

“istikrar bozulmasın abi!”

Boyacı haklı…

Doğru söze Hacı Emmi ne desin.

Boyacı ayakkabılara kadife çekerken, “sen” dedim. “Devletin, milletin istikrarını boşver de, senin şu güzelim istikrarın hiç bozulmasın, aman ha…”

Memlekette demokrasi var. Herkes kendi istikrarını düşünecek tabii…

Yanından ayrılırken: “Siyasilerin aldıkları aylıklardan, yararlandıkları imkanlardan, ayrıcalıklardan haberin var mı? Diye sordum.

“Normal be abi, büyüklerimiz kendilerine iyi bakacaklar ki, bizi daha iyi halletsinler, yani işlerimizi görsünler be ya.”

Eh o da doğru. Hayırlı işler deyip uzaklaştım.

Berduş Padişah, halkına çok vergi salmış ama, şimdiki politikacılar çok kurnaz.

Kimden çok alınır, kimden az alınır, kimden hiç vergi alınmaz biliyorlar. Eski Maliye Bakanlarından İsmet Atilla’ya sorarlar:

-Sayın bakanım, taksiciler ve berberler az vergi ödüyorlar. Onların vergilerini arttırmayı düşünüyor musunuz?

-Hayır düşünmüyorum. Aklı başında hiçbir Maliye Bakanı, taksiciler ile berberleri karşısına almaz. Çünkü onların her biri en az yüz seçmen demektir!

– Nasıl oluyor Sayın Bakanım?

-Anlatayım… Bir taksiye akşama kadar çok sayıda insan biner ve iner. Aynı durum berbere gelen müşteriler için de söz konusu.

Taksici yolcuyu gideceği yere götürürken, berber traş ederken sohbet eder. Onları karşımıza alırsak, her biri en az yüz seçmeni etkiler. O nedenle ben her taksiciye ve berbere en az yüz seçmen gözü ile bakarım ve onları kızdıracak düzenlemeler yapmam!..

SAYGIN BOTANİK

20 Ekim Salı günü SAYGIN BOTANİK’i yerinde ziyaret ettim.

Coşkun Ateş…

Yazıbaşı’dan komşumuz Mustafa amcanın oğlu…

Çocukluğundan beri bilirim. Hayatı kısıtlı imkânlar içerisinde, hep mücadelelerle geçmiş. Deri işinden sigorta ve takip işlerine, emlakçılıktan peyzaj işlerine kadar girmediği, yapmadığı iş kalmamış.

Hep dişiyle, tırnağıyla…

Bütün bu zorlu yolların sonunda varılan yer “SAYGIN BOTANİK”

Şimdi onlarca işçiye ekmek kapısı olan, çok güzel bir işletmeye sahip. Anadolu’nun her tarafına botanik, peyzaj işleri yapıyorlar.

Yurtdışına bile uzanmışlar. Gerçekten işçisiyle, güler yüzlü personeliyle kurumsallaşmış güzel bir işletme…

Coşkun’u tebrik ediyorum, başarılarının devamını diliyorum.

BAHÇEŞEHİR KOLEJİ

21 Ekim Çarşamba günü, BAHÇEŞEHİR KOLEJİ’nde basın mensuplarına verilen kahvaltılı tanıtım toplantısına katıldım.

Yıldırım BAYTEKİN…

İşini çok iyi yapan bir eğitimci…

Torbalı’nın tozlu eğitim yollarındaki başarı basamaklarını birer birer çıkışını imrenerek izlemişimdir, hepinizin izlediği gibi…

Ve varılan nokta… “BAHÇEŞEHİR KOLEJİ”

İçerisine girer girmez, sizi karşılayan güler yüzlü personeliyle, çağdaş normlarda yapılmış sınıfları ve donanımlarıyla, “hah işte eğitim kurum böyle olur” dedirten Avrupai bir eğitim Kurumu…

Onlarca insana istihdam, yüzlerce öğrenciye kaliteli eğitim sunan bu güzel müesseseyi görüp tanımaktan çok mutlu oldum.

Yıldırım Baytekin’i kutluyorum, başarılarının devamını diliyorum.

Tekrar buluşabilmek umuduyla esen kalın.