KAPI komsum bir Kürt ailesi. Çocuklari çok ama ben Murat ve Berfin’den söz edecegim. Çogu yerde oldugu gibi sokaklar çocuklarin ortak oyun alanlari. Mahalle komsularimiz da Türk. Ortak alan sokakta çocuklar oyun oynuyorlar. Oyun bu ya, bazen de kavga çikiyor. Kavgadan sonra çocuk olur da tas atmaz mi? Çocuklarin içinde en tas atan Murat’ti. Türk ve Kürt olduklari için degil sadece oyunda mizikçilik yapildigi için. Bir de Gürol vardi, mahallemizde. Aman ne yaramazdi. Evlerin camlari çerçeveleri her gün kirilirdi. Yillar sonra gördüm, is güç sahibi olmus. Murat da tas atmayi birakti, onunla da arkadas olduk. Bunlari neden anlatiyorum? Çocuktur tas atar, belki kirar döker, bize düsen görev, sabirla bekleyip onlari affedebilmek. Polise tas atan çocuklarda yukarida anlattigim çocuklara benzer, tas ve biber gazi muhabbeti bitince polisle arkadas olup top oynamiyorlar mi? Adi üzerinde çocuk bu.
Bilirsiniz bizim meshur bir yasamiz var. Terörle mücadele kanunu (TMK). 4 bine yakin çocuk bu yasaya göre suçlu, kimi içerde, kimide, yargilaniyor. Hapiste yatmak zordur. Kuslarin kanat çirpislarindan tutun da esen deli rüzgârin sesinden hem alinirsiniz hem de ayakta durmaya çalisirsiniz. Hele içerdeki çocuksa bu is daha da zor. Çocuklarin, gözlerinin ve yüzlerinin renklerini bilmiyorum, kim olduklarini tanimiyorum ama acilarini yüregimde duyuyorum.
Geriye dönmeyi sevmem ya, tarihte geriye dönüp 4 durakta duralim. 1.Durak.
Yil 1444. Fatih Sultan Mehmet, tahta çikti. On bir aylik kardesi Ahmet’i bogdurttu.
2. Durak. Inönü’nün 1925 Sark Islahat Planindaki sözleri söyle: “Vazifemiz, Türk Vatani içinde bulunanlari mutlaka Türk yapmaktir. Türklüge ve Türkçülüge muhalefet edecek unsurlari kesip atacagiz. Vatana hizmet edecekler de, arayacagimiz niteliklerde her seyden önce adamin Türk ve Türkçü olmasidir.” Parçalanan ailelerin kiz çocuklari söyle anlatiyor. “Uç gün oruç tuttum. Hinzira yalvardim, Ya beni öldür, ya beni buradan al.” Semsi ve Sakine’nin hikâyesi: Anneleri ölene kadar kizlarinin saçlarini koynunda tasimasi. (Iki Tutam Saç, Dersim’in Kayip Kizlari Belgeselinden)
3.Durak: Yil 16 Mart 1978. 7 Universiteli ögrencinin ölümü ve 41 ögrencinin de yaralanmasi ile sonuçlanan olaylarin sorumlulari bulunamadi ve dava zaman asimina ugradi, kapandi.
4.Durak: 12 Eylül 1980. Darbeciler 17 yasindaki Erdal Eren’in yasini apar topar mahkeme karariyla büyüterek acimadan astilar.
Çocuklarimizi hiç bir zaman koruyamamisiz. Aslinda, tek ayricalikli sinif çocuklar olmalidir. Onlari en azindan büyüyene kadar kavgalarimizdan uzak tutalim. Onlar bizim kavgalarimizdan pek anlamazlar. Onlarin dünyalari çok temiz ve saftir. Onlar milliyet tanimaz, onlar dil ve din tanimaz. DOSTOYEVSKI derki, “Bir çocugun agladigini görmektense, dünyaya gelis biletimi iptal etmeyi tercih ederim” Artik para hirsimiz, siyasi kavgalarimiz ve nefretlerimiz onlari aglatmasin. Birakalim çocuklar hep gülsün. Yoksa çocuklari anasindan dogduguna pisman edecek kadar zalimlestik mi?. Onlar kirlenmesin ki gelecek için umudumuz olsun . Hiç fark etmez, ister Kürt, ister Türk, ister Alevi, ister Sünni çocugu olsun.
4 bin TMK yasa magduru ile 1657 çocugun da kayip oldugu bir ülkede yasiyoruz. Bu aci tabloyu duyan bine yakin sanatçi bir araya gelerek çocuklarla Diyarbakir’da bulustu. “Barisalim yeter, sustur savasin sesini sustur, hayat dururken ölüm savunulmaz” diyerek çocuklarla yürüdü. TMK’nin kapsaminda tutuklanan çocuklarin durumuna dikkat çekildi. “Yasa degistirilsin çocuklar ceza evinden çiksin” denildi. Ben de çocuklarin ailelerine kavusmasini diliyorum. Çocuklarimiz seker de yiyebilsinler zindanlarda çürümesinler.
“Yoksullugun hüküm sürdügü yerde, ne utanma kalir, ne suç, ne namus ne de ruh” Balzac
“Yasalar fakiri ezer ve zenginler de yasalari yönetir” Oliver Goldsmith.
Çocuklarimizin ve annelerimizin gözyaslarini dindirdigimiz zamanlar güzel. Çocuklara kiymayin efendiler!