ERTAN Unver ile yaklasik 1,5 saat süren uzun bir sohbetin ardindan pastaneden çikmis onun baba yadigâri eski evine dogru konusarak ilerliyoruz.
Ve üstadin sohbete nihayet veren son cümlesi iyice soguyan havada yanki ya-piyor: “Yahu Kubilay ben Everest’in te-pesinde etrafimi huriler sarmis bir sekil-de duruyorum, bir de elime yarim bir si-gara izmariti almisim keyfime bakiyo-rum. Asagidakiler de beni yanlarina çagiriyor ‘Buraya gel!’ diyorlar. Ben de ‘hadi oradan be’ diyorum.”
Amacim 70 yili devirmis ve bana göre yasadigi çagi, zamani asmis bu adami övmek degil.
Hayir, Ertan Unver’i göklere çikarmak niyetinde degilim; fakat Sezar’in hakkini Sezar’a vermek hala bir erdem sayili-yorsa Ertan Unver’in hakkini da kendi-sine teslim etmek gerektigi kanisindayim.
Buradaki yazilarimda zaman zaman Ustat ile gerçeklestirdigimiz sohbetlerden süz-dügüm düsünce kirintilarina yer veriyo-rum.
Bu yazilarin yayinlanmalarinin akabinde ilçe kamuoyunda da genis yankilar yap-tigini müsahede ediyorum. Su makalenin de onlardan birisi olacagindan eminim.
Bir kimsenin Ertan Unver’i anlamak için her seyden önce komplekslerinden arinmis olmasi gerekiyor. Kompleksi olanlarin bu çabaya girismemesini de tavsiye ettigimi belirtmeliyim. Iste Everest’in tepesindeki adamla yapilan bir sohbetten geriye kalan bazi satir baslari:

OSB VE ÇÖP TORBALI’NIN KADERI

BEN ölümümden sonra Torbali’nin hiçbir sokagina, caddesine, vesaire adimin veril-mesini istemiyorum. Neden? Çünkü böy-lesi acayipliklerin kol kola oldugu bir yer-lesim yerine Ertan Unver’in isminin verilmesi benim zekâ formatima hakare-ttir. Iste buyurun Kabacakiri’na, Metro-polis Antik Kenti’nin dibine Organize Sanayi Bölgesi kuruluyor. Bu ucubelik ancak Torbali’da olur.
Ben buraya OSB kurulmamasi için müca-dele ettigimde bazi odaklar sirf ben bu meseleyle ilgileniyorum diye oraya OSB kurulmasinin önünü açma yarisina girdiler.
Diger taraftan Izmir’in çöplügü Taskesik’e tasinmak üzere. OSB ve çöp Torbali’nin kaderi, bunu da Torbali’da hiç kimse degistiremez.
Sivil Inisiyatif simdi buna muhalefet edi-yor gibi görünüyor; ama sundan eminim ki belediyeyi alsalar onlar da çöpü savunurlar.

“HALA TENEKELERIN ALTIN OLMASINI BEKLIYORUM”

TURKIYE’DE mevcut siyasi atmosfer böyle devam edecek olursa Recep Tayyip üç genel seçimi daha garanti alir. Bu arada muhalefetin tavrinin da sifir seviyesinde gezdigini söylemeliyim. Muhalefet ne yaptigini kendisi de bilmiyor.
Recep Tayyip Erdogan’in hakkindan gelecek tek sey sinir savasidir. Onu da bir tek Ertan yapar. Ben hala tenekelerin altina dönüsmesini bekliyorum; ama olmuyor teneke altina dönüsür mü hiç?
CHP’nin yeni yönetimi son zamanlarda sik sik ariyorlar ve beni partiye davet ediyor-lar.
Bu saatten sonra partiyi önüme koysalar, genel baskanlik makamini verseler de kabul etmem. Bu hâle gelmis bir CHP’de yer almam mümkün degil.

TEKNOLOJIK TAHRIBAT VE KAHT-I RICAL

KAHT-I rical yani çekip çeviren, yöneten adam yoklugu, bu Türkiye’nin de yüz-yüze kaldigi en büyük sikintilardan birisi. Bunun da en bariz sebebi teknolojik tahri-batin zihinlerde yarattigi asinma. Insanlar tarihte esine rastlanmayan bir sekilde agir bir bilisim ve teknoloji tazyikine maruz kaliyor. Adam evinde çorba içerken, televizyonda üstelik canli yayinda Saddam Hüseyin’in idamini izliyor. Saddam’in ka-fasi adamin içtigi çorbanin içine düsü-yor. Zihinlerin böylesine tahribata ugra-digi bir dünyada kaht-i rical in belirme-sinden daha normal ne olabilir?