YURDUMUZUN dogusundaki kirli sa-vas, yaklasik 30 yildir, adresi sormadan kan almaya devam ediyor. Birçok Türk ve Kürt ailelerinin ocaklari söndü. Artik, Irak’taki gibi ölümleri kaniksar olduk. Gazete haberlerine, gözümüzün ucuyla bakar olduk. Sanki gözlerimiz kör, ku-laklarimiz sagir ve dillerimiz söylemez oldu. Gencecik evlatlarimizi, topraga verdikçe karsilikli olarak kinlerimiz biri-kiyor. Artik bu toplum, Türk gençlerini, ay yildizli tabutlarda görmek istemiyor. Kürtlerin de taziye çadirlarinin dolup tasmasini hiçbir kimse istemiyor. Söyler misiniz, insanligin var olusundan bu yana, savaslarin kazanani oldu mu? Ama nedense biz hala savastan medet umuyo-ruz. Toptan ve tüfekten huzur ariyoruz. Bu kirli savasi siddet yoluyla bitirecegi-mizi saniyoruz. Yillardir, aklimiz basimi-za gelmedi, yanlis düsündügümüzü, hala anlamis degiliz. Artik, sokaklarda, “Se-hitler ölmez vatan bölünmez”, diye bagirmakla sorunlari çözmüyor. 50 binden fazla cana kiyildi, yetmedi mi? Bu savasin kani, her yere bulasti. Kin, nefret ve korku tohumlarini eke eke bitiremedik. Ben Hasan Hüseyin Göncü olarak, utaniyorum ve sikiliyorum. Silah-lardan, savaslardan ve kandan nefret ediyorum. NEDEN! NEDEN?. Bu sa-vasi bitiremiyoruz. Çocuklarimiz, büyü-yüp askerlik çagina yaklastikça, korku-larimiz çogaliyor. Silahlarin tetiginden ellerimiz çekilsin. Toplum, silahlarin se-sini duymak istemiyor. Bir arada yasa-maktan baska çaremiz yok. Benim yaz-diklarim belki bin kez yazildi çizildi. Sa-vas bitinceye kadar da devam edecegiz, yazmaya ve konusmaya. Akan kanin dur-durdurulmasi için kiminle konusulmasi gerekiyorsa konusulmali, nereye gidil-mesi gerekiyorsa gidilmeli diyorum. Büyük Torbali Gazetesi muhabirleri, Torbali BDP’ye gitmeli, onlarin da görüsleri alinmali ve ilçemizdeki siyasi partiler ve derneklerde unutulmamalidir. Baris ortaminin filizlenmeye basladigi su günler iyi degerlendirilmelidir.

Aralarinda, Oya BAYDAR, Ahmet UMIT, Prof. Mete TUNCAY, Sevket PAMUK ve Prof. Sirin TEKELI’nin de bulundugu 169 aydin bir bildiri yayinla-di. “Baris için karsilikli olarak istek ve irade gösterilmesi gerekir. Tek tarafli ba-ris çagrisi yapmanin anlamli ve gerçekçi olmadigini bilmek zorundayiz. Sadece silahli örgüte veya onlarla ilintili görü-len Kürt siyasal çevrelerine çagri yap-mak, tüm taraflarin sorumlulugunu gör-mezden gelmek ve çözümsüzlüge dolayli yoldan göz yummak olur. Bu kosullar altinda, basta iktidar ve muhalefet parti-leri olmak üzere, Türkiye siyasetinde söz sahibi olan ve temsil gücü olan tüm siya-si çevrelerin, üzerine düsen sorumlulugu alarak, çatismalarin baslamamasi için yapici çaba göstermesini bekliyoruz. Bu-nu gerçeklestirmenin ilk ve en önemli kosulu, diyalog ve müzakere yollarinin dikkate alinmasidir. Aksi taktirde, barisçi ve demokratik çözüm yollari tikali kala-cak, Türkiye sonu belirsiz bir çatisma ortamina mahkum olacaktir. Vakit kay-betmeden BDP’ile yapici bir zeminde di-yaloglara baslamanin gerektigine inani-yoruz,” dediler. 

Ankara Universitesi’nden, PROF. Dr. Mithat Sancar’in görüsleri de söyle: “28 yildir Kürt sorununun ne olup olmadigini tartisamadik. Çünkü her sey yasakti. Bu sorunu tartisarak, demokratik yollardan çözecegimize inaniyorum. Eger, bu so-run, seytanla çözülecekse, gidip seytanla görüsülsün diyorum”.

Süleyman Demirel Universitesi (SDU) Prof. Dr. Ahmet ÖZER’in bakis açisi da söyle: “Artik, bu askeri çözüm degil. Operasyonlarla da sonuç alinamiyor. Baris dilini kullanmamiz lazim. Silah artik çözüm yolu olmaktan çikti. Asariz, keseriz ve biçeriz de ise yaramiyor. Kitlelerin, batida empati (baskalarinin acilarini kendi içinde hissetme) yapma-lari gerekir. Dogu’da vatandaslar arasin-da yapilan bir ankette %80 ayri bir dev-let kurma gibi bir düsüncelerinin olma-digi ortaya çikti. Artik bölünme fobisi (hastalik halindeki korku) de yoktur. En kestirme yol ne ise o yapilmalidir.” dedi.
Eger gerçek bir aydinlik yaratmak isti-yorsan, sönmekte olan külleri iyice üf-lemek zorundasin. (Rene Char)
Güzel günler, silahlarin çöpe atildigi zamanlarda gerçeklesecek.