“BU maden, bir daha açilmayacak. Bun-dan sonra maden isçileri, insanlik disi ko-sullarda çalistirilmasina izin verilmeye-cek. Sili, asker postallariyla anilmak is-temiyor” dedi, Sili Devlet Baskani Pinera. Dünyanin, gözü, kulagi Sili’deydi. 33 ma-denci, 69 gün sonra 622 metre yerin al-tindan sapasaglam, tere yagindan kil çe-ker gibi çikarildilar. Dünya, bu kurtarma isine, sasti kaldi. ABD Baskani Barak Hüseyin Obama bile dua okumakla ye-tindi. 33 madencinin, kurtulus yankilari hala sürüyor. Bu ülkeyi, ”Venseremos, venseremos!/ Kiralim zincirlerimizi/ Zulme ve yoksulluga paydos!” diye, dar-beye direnen halkindan taniyoruz. Sili halki, fasist ve darbeci general, A.Pinochet yandaslarini yargilatti. Simdi çogu cezaevinde. Sili Devleti, darbeden zarar görenlerin ka-yiplarini karsilayarak, özür diledi. Kisacasi darbecilerle hesap-lasildi. Ya biz de; 30 senedir,12 Eylül dar-becileri, ellerini kollarini sallaya sallaya gül gibi yasa-yip gidiyorlar. Darbeden zarar gören-lerin kayiplari hiç gündeme gelmiyor.
Zümrüdü Anka Kapsülü ile 33madenci bi-rer birer çikarilirken, ekran karsisinda-kilerin madencilerin sevinç çigliklari kar-sisinda gözleri yasardi; benim gibi. Ça-lisma ve Sosyal Güvenlik Bakani,
“Böyle bir kaza bizde olsaydi 3 günde çikarirdik,”dedi. Sanki ülkemizde maden kazalari olmamis gibi.
Zonguldak’ta 6 aydir,2 madencinin cesedi hala çikaril(a)madi. Zonguldak Karadon-da göçük altinda kalan 30 madencimiz için en yetkili sorumlumuz da, “Kaderleri böyle,” anlamina gelen sözler söylemisti. Çalisma ve Sosyal Güvenlik bakanimizda , 28 madencinin cesedinin çikarilmasin-dan sonra,”aci çekmediklerini ve fiziki olarak da güzel öldüklerini söyleyebili-rim”, dedi. Sili’de 33 madencinin durumu kader degildi, doya doya sevdikleriyle ya-samakti. Sili’li madencilerde sevinç gözyaslari vardi. Karadon da ise bir daha geri dönme-yeceklerin yakinlarinin üzün-tü gözyaslari vardi.
Toprak altindan çikaril(a)mayan, Engin Düzcük ve Dursun Kartal’in aileleri Si-li’deki kurtulan madencileri gördükçe, eslerimizden bir parça bulsunlar “belki de canlilar”, diye yetkililere gözyaslariyla seslendiler. Ama bizim 30 madencimiz, Sili’li madenciler kadar sansli degillerdi.
Ulkemizde ki, 400 yer alti madeninde sadece 4’ünde kurtarma odasi vardi. Si-li’de ise bütün ocaklarda saglam korunak-lar var, her hangi bir tehlike karsisinda isçiler korunaklara siginiyorlar. Iste bir göçükte korunaklarina kaçtilar. Maden-ciler, 48 saatte bir iki kaçik ton baligi, bir yudum süt, bir parça kraker, bir dilim sef-tali yiyerek 17 gün dayandilar. 17 gün sonra sondaj borusuna; ”33’ümüzde biz siginakta iyiyiz”   notunu takarak, sapa-saglam olduklarini yukariya duyurdu-lar.30 derece sicaklik,%80 nem orani olan 622 metre yer altindaki siginakta tam 69 gün yasayan madenciler yeryüzüne çik-tiklarinda 10 ar kilogram erimislerdi.
Ulkemizdeki durumu da, Türkiye Maden Mühendisler Odasi Yönetim Kurulu Bas-kani Mehmet Torun’dan dinleyelim. ”Tür-kiye ile Sili arasinda gelismislik açisindan fark var ancak asil fark, insana bakis, in-san öncelikli bakis. Teknik olarak ileri bir ülke degil ama insana verilen deger var. Oldukça hassas bir çalisma yapiliyor, ol-masi gereken de budur. Yerin yüzlerce metre altinda kalan madenciler, siginma odasinda kalarak 69 gün yasadi. Burasi çok önemli. Siginma odalari sayesinde ayakta kaldilar. Türkiye’de,4 maden de,20 isçinin 55 saat yasayabilecegi odalari var. 400 yer alti isletmesinin bulundugu ülke-mizde 4 siginma odalarinin olmasi çok az. Siirt’teki Madenköy Bakir madeni, Kasta-monu’daki Eti Bakir Isletmeleri, Rize Çayeli’ndeki Bakir Madeni ile Bergama-daki Koza Altin Isletmesinde siginma odalari mevcut. Siginma odalari yasayla zorunluluk haline getirilmelidir” dedi. “Yasamak direnmektir!”  Madenlerimizde, gözyasi ve kan akmadigi zaman güzel günler görecegiz.