HUKUMETIN, meclisten bazi basliklar altinda Kanun Hükmünde Kararlar çikarma yetkisini talep ettigi günden bu yana…
Bende uyku nanay…Sabahlari sabah ediyordum…
Içimdeki süpheler karanliklarla beraber devlesip, gün agarincaya kadar hesabi kitabi tutulamayacak kadar ‘alver’lerle birlikte ben aciz kulunuz, bir o yana bir bu yana dönüp duruyordum.
Durup dururken, hem de yeni mebus adaylarimizin listeleri yayinlanip, AKP küskünlerinin salonu ve kulisleri bir anda bosaltmaya baslamadan bir firt önce, çarçabuk derdest edilen ve kapsami; istenilirse bir adamin ayagindan pantolonu bile çekip alinacak kadar yuvarlak ifadelerle donanimli genis bir yetkiyi ne diye isterler?..
Allah Allah!..
Bende göz fildir fildir…
Bir yandan çikarilan eski KHK’lara göz atiyor, bir yandan da kulagim radyoda,   yapilacak açiklamalari bekliyordum. Ki…
Benim kabuslarimi bir çirpida silip atan, içimi bahar esintisi gibi sarip sarmalayan beklenen o açiklama, Hükümet Sözcüsünden geldi.
Hem de bir soruya yanit vererek:
“Çikarilacak Kanun Hükmündeki Kararnamenin sürdürülen davalarla hiçbir ilgisi yok.”
Oh be… Iste bu. Benim aradigim cevapla tipatip örtüsüyor…
Demek oluyor ki: “Bu KHK’nin Silivri de görülen o malum davalarla dogrudan ilgisi var…”
Rahatladim. Dünya varmis… Belirsizlik kadar kötü bir sey var mi?.. Bakin simdi her sey piril piril…
Hükümet ‘yok’ diyor… Demek ki ‘var…’
Bu noktaya nasil geldigim mi merak ediyorsunuz?..
Kararname çikarilmadan anlatmaya çalisayim.
Eski DGM’ler kaldirilirken yazilanlara ve söylenenlere tekrar göz attigimda, hala gözlerim dolar. Bu DGM’ler (Devlet Güvenlik Mahkemeleri) meger ne haltlar etmis, insan hak ve özgürlükleri kiyim kiyim kiyilmis, bu yolla demokrasinin dibi oyulmus.
Vesaire, vesaire… Gel de zirlama…
Benim gibi demokrasiye gönül vermis saflar, o gün, o karari ayakta hep beraber alkisladik. ‘Bravo’ nidalari arasinda o ucubeyi tarihteki ait oldugu yere havale ettik
Sonra ne mi oldu?..
Neler oldugunu hep beraber gördük. DGM’leri mumla aratacak ‘Özel Yetkili Mahkemeler’ e yol vermisiz de, haberimiz yok.
Gel de simdi onlarin ‘yok’ dediklerine ‘amin’ deyin…
Hadi diyelim o bir yanlisti…
Son Referandumla dayatilan iki madde için üretilen laf kalabaliginin; “Ulkeyi ileri demokrasilere ve daha çok özgürlüklere kavusturmak için yapiliyor” un su katilmamis bir palavra oldugunu söylememize…
“Amacin adi, yarginin siyasallasmasidir” öngörümüz dogrulandigi halde… Simdi bu KHK’ ye siz olsaydiniz nasil bakardiniz?..
Bakanliklarin yapisinin degismesinin gerekliligi seçimlerden üç ay önce mi ortaya çikti?.. Hayir…
Amaç: Tipki referandumda oldugu gibi seçmeni, darbe endisesiyle seçim sabahina ulastirabilmek.
Beyinlerden kitap silme ‘ileri ifade özgürlügüne’ ulastigimiz su son günlerde, imaj zedelenmesine ugrayan ‘darbe opsiyonu’ için yeni argümanlar lazim.
KHK buna merhem olur mu?.. Olur…
Bugüne kadar yapilanlardan yola çikarak bu sonuca varabilmek için insanin ille de ‘yargi duayeni’ olmasi mi gerekiyor?..
“Efendim yargi bagimsiz, bizim hiçbir katkimiz yok.”
Bu lafi bir kalemde geçiniz…
Her geçen gün “Yeni cephanelikler bulduk”, “Az sonra…Az sonra” ürküntüleri  ve sayfa sayilari yüz binleri asan iddianamelerle, ucu açik tutulan bu davalarin ‘bitirilmeme kurgusuyla’ sürdürülmesinin artik kamu vicdani üzerinde agir bir yük olusturdugu gün gibi açiga çikmistir.
Yeni bir seyler lazim…
Seçmeni 12 Haziran sabahina kadar ‘darbe korkusuyla’ diken üstünde tutmaya yarayacak yeni bir seyler lazim.
Çünkü AKP’nin ‘darbe öcüsünden’ baska bu millete söyleyebilecegi baska bir sey kalmadi.
Kemal hepsini aldi götürdü…
Yoksa bugüne kadar KHK çikarmayan AKP, neden simdi bu yola basvursun ki?..
Isin içinde is var…