ADAMIN elini yakiyor…

Kahveden vazgeçmek gibi niyetimiz yok, yok olmasina da…

Fincanda kulp yok…

Elimize tutusturulan kulpsuz fincanlarla gündelik sinavlarin birinden çikip, digerine giriyoruz.

Karnemiz Allah ne verdiyse ‘kirik’ la dolu…
Herkes barut fiçisi, herkes de gizli ‘öç’ alma duygusu…

Sadakat rafta…

Ifakat mutfakta…
***
Garson çaresiz. Kasap, manav el yakiyor…

Geçim derdi yagsiz ilmik gibi dar gelirlinin boynunda…

Ne gam…

Göstergeler rekor üstüne rekor kiriyor.

Söhretimiz denizleri okyanuslari asti. Basari öykümüzü duymayan bir ‘Laponlar’, bir de “Essah mi bilader” diyen Göllüceli Rakip Dayi kaldi…
Avuçlar patlayincaya kadar alkis alanlarin derdi parapul, garipguraba degil…
Iki avucumuzun arasina tutusturulan kulpsuz fincanlar…

***
Söhretine kandik…

Markasina aldandik…

“Bunlar ‘kalp’, sakin aldanmayin” diyenlerin tümünü, azili katil sandik…

Katilleri saldik…

Kalem tutanlara “Agzinizla kus tutsaniz bile size gün yüzü yok” dedik…

Herkes…

Ama herkes, diz çöküp, biat zinciri tamamlanincaya kadar bu serüven devam edecek gibi görünüyor…

Anlayana saz, anlamayana az…

“Bak ‘demokrasi fincani’ elimizde. Allahtan daha ne istiyorsun?…”

Ey benim güzel ‘sari öküzüm…’
Kinali kuzum, yasmakli yoksullugum…
Fincan el yakiyor…
Kulpu birilerinin kasasinda kilitli kaldi…

***
Bu alem, ne ‘sahlar’, ne ‘sultanlar’ gördü görmesine de…

“Görüp göreceginiz bu kadar” diyebilen fincanci ‘ustalariyla’ ilk defa karsilasir olduk.
Bu alem her seferinde sapkadan üç tavsan çikarabilen ne hokkabazlar gördü. Ilk kez; üç labutla üç topu ayni anda havada çevirip, sag ayagiyla memlekete ters taklalar attiran ustalarla tanisma serefine eristik…

Uyanigin bilançosundaki aktiflere, ‘Allah yürü ya kulum’ dedi…

Fakirin elinde kulpsuz fincan kaldi…

***

“Herkes memnun ki halinden…

Azalma yok oy hesabindan…”

Diyen sairin merami, ne memnuniyet, ne de sikayet…

Azicik tarihten gelen evham… Bildik senaryolarin bu insanlara dayatilmasi, Anadolu’yu yillarca yurt edinmis bu güzel insanlara, ortak kültürlerine, ortak yasam alanlarina zarar ziyan verilecegi endiselerinden…

O yüzden as, is kadar ‘güçlü demokrasiyi…’
O yüzden hukuksal güvenceler giydirilmis ‘bireysel hak ve özgürlüklerini…’

Isitip isitip önünüze koymaya çalisiyoruz.

Sagi solu tirtiklanip, yontuldukça önemi daha da artmaya…

Avucumuzdaki sicaklik giderek yüregimizi yakmaya basladi…
Da ondan…

“Yok kardesim bunlar bas agrisi…”

“Bana ne senin demokrasi tutkundan, insan hak ve özgürlükler nutuklarindan” diyorsaniz…

Elinizdeki fincanla yetineceksiniz…