KEFEN bezi sandiktan yeniden çikarildigina göre… Seçimin eli kulaginda demektir…
Biz millet olarak severiz böyle seyleri. Bir basbakan hiç mi hiçi ne asildi diye baskalarinin da yanlarinda kefen tasimalari mi gerekiyor?..
Geçti o günler, bu ülke o filmi bir kez daha seyretmez…
Her ne kadar biz demokrasi kitabinin pek çok semasina uymayan seçim ve siyasi partiler kanunlariyla, adi ‘güçlü’ olsun da nasil olursa olsuna getirilen çarpik anlayisla üç dönemlik iktidar ürettiysek de…
Demokratik egilimlerde dünya ortalamasinin bir firt üstündeyiz…
Bu saatten sonra havada kefen bezi sallamak, yahut ‘koltuguma da mal olsa’ gibi uçlara uçmak, bazi islerin hesapsiz kitapsiz yapildigi izlenimini, kimi islerin insanlarimiz ikna edilmeden kotarildigi izlenimini vermiyor mu? Izlemek lazim…
Bir basbakan;  “bizim kafamizin arkasinda öyle niyet okuyanlarin söyledigi gibi basak seyler yok” a getiren sözler söylüyorsa inanmak lazim…
Bir yandan da, bu sözü söylemeye mecbur birakan hiçbir sey yok mu diye de bakmak lazim…
Söz uçar 444 tahtada kalir…
Bir basbakan;  “biz muhafazakar demokrat partiyiz” diyorsa bundan rahatsiz olmamak lazim… Dünyada örnekleri bol…
Isin ‘muhafazakarlik’ yani tartisilir. Muhterem muhafazakarlik kisiden kisiye, anlayistan anlayisa kafasina göre yol alir gider…
Ucu açik, nerede duracagini önceden kestirmek mümkün degil…
Herkesin gönlünde ‘muhafaza’ etmek istedigi çesit çesit aslanlar yatar…
Ama isin ‘demokratlik’ yani biraz farkli…
Evrensel kaliplari yüzyillara dayanan ve ‘sinama yanilma’ yöntemiyle olusmus kültürel olguya verilen addir demokrasi…
Merkezinde bireysel haklarla donanmis insan oturur… Çevresini hukuk ve tartisma kültürü sarip sarmalar…
Dis çeperinde ise, sayisal olarak yetersiz kalanlarinda ‘ayni’ kabul edilmeleri ve esit haklara sahip olmalari gibi son derece ahlaki bir katman bulunur…
‘Igne ve çuvaldiz…’
Naif bir koza gibi görünse de demokrasiyi gerçek anlamda içlerine sindirebilmis toplumlar kendi içlerinde son derece tutarli ve ödün vermez yapilara sahipler…
Topluma karsi islenmis suçlar bireylere karsi islenenlerden çok daha fazla azar alir…
Aldigi hediyeleri abartan bir Cumhurbaskaninin yüzüne bakilmaz, herkes selami sabahi keser o da zaten o koltukta daha fazla oturmaz…
Siyasetçinin dayisinin, amcasinin, çolugunun çocugunun bindigi arabanin modeli yükseldiginde, banka hesaplari kabardiginda demokratlik damarlar daha fazla kabarmaya baslar… Meret böyle bir sey…
‘Bal’ ve ‘parmak’ islemiyor…
Bir demokratin muhafazakar olmasinda hiçbir sakinca yok. Esas sorun muhafazakarligin demokratligi bir araç olarak görmesi ve onu bir atlama tasi olarak kullanmasi…
Türkiye de yasanan trajikomedinin tam tanimi bu…
Demokrasiyi dilden düsürmemek, onu yere göge sigdirmamak ama gereklerini de nedense bir türlü yerine getirmemek…
***
Siz ‘Muhafazakar Demokrat misiniz?..’
Eyvallah… Pankart açan ögrencilere sekiz yil reva görülen bir ülkede… Gazetecilerin içerde oldugu bir ülkede…
Yaziyi, çiziyi, kültürü, tiyatroyu bir posetin içerisinde Sarayburnundan denize boca ettiginiz bir ülkede…
Yarattiginiz hukuk düzeniyle her an herkesin birer örgüt üyesi, birer hain olmasi için havada hafif bir nemin bile yeterli oldugu bir ülkede…
Hak arayanin artik SMS’le kapinin önüne konuldugu bir ülkede… Siz olsaniz olsaniz ancak ‘muhafazakar’ olursunuz… Basligin diger kelimesini soruyorsaniz…
‘Iiih…’