Büyük Torbalı

Nerede boynu bükük bir garip görsen…

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
Nerede boynu bükük bir garip görsen…
282 Görüntüleme
01 Ağustos 2010 - 21:49
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

“GARIBAN” kelimesi ve bu kelime-nin ifade ettigi anlam son zamanlarda kafami oldukça kurcalayan bir konu haline geldi.
Sanki son üç yüz yillik hengâmemiz ve bugün yasadigimiz kaotik ortam bu kav-rama yeterince egildigimizde daha iyi anlasilacakmis gibime geliyor.
Gariban kelimesini ilk duydugum yer dogup büyüdügüm Pamukyazi Köyü oldu.
Köyün ücra bir kösesindeki saz evle-rin olusturdugu “Çingene Mahallesi” yiginla garibana ev sahipligi yapardi.
Evin en küçügü oldugum için annem bakkala genellikle beni gönderirdi.
Bakkalda çogu zaman üstü basi dökülen gariban vatandaslara rastlardim.
Bakkaldan yüz gram toz seker, iki üç dal sigara, yarim paket sana yagi alan insanciklar dikkatimi çekerdi.
Kisin ayaklarinda delik desik ayakkabi-lariyla, yagmur birikintilerinden sekerek geçen kara kuru çingene çocuklari, ömür boyu tasimak zorunda olduklari gariban yaftasini temsil etmek için bu dünyaya gelmis gibiydiler.
Isçilik yaptigim fabrikalarda da yi-ginla gariban tanidim. Zayif kemikli elleriyle hayata tutunmaya çalisan soluk renkli simalar… Hayatlari aci-masiz bir firtinaya tutulmusçasina savrulup duran gölgeler…
Bu manzaralara ilk tanik oldugum za-manlardan bugüne kadar neredeyse 20 sene geçti ama garibanlik olarak tabir edilen sefalet derecesindeki yoksulluk azalmak bir tarafa daha da artti.
Kayitsizligin, sahipsizligin ve kabullen-misligin bahçelerinde boy atti gari-banlik.
Bu topraklarda senare edilen bütün ay-dinlanma ve aydinlatma teraneleri gari-banligin sagir kulaklarina asla ulasmadi.
Olimposlarin rüzgârli zirvelerinde yankilanan seçkinci sesler de yillar ve yillar boyunca kendileri çalip kendi-leri oynamanin lüksünü yasadilar doyasiya…
Garibanlar, içlerinden tanrisal atesi yeryüzüne indirecek bir Promethe çikaramayacak kadar düskündüler düskünlüklere…
Kültürün esamisinin okunmadigi mah-fillerde bol acili arabesk müzik eslik etti garibanliklarina..
“Batsin bu dünya” sarkisina sarila-rak teselli ettiler örselenmisliklerini.
Kendi küçük dünyalarinda kalmis yarim yamalak sözcükler gibi yitip gittiler bir cümle olusturamamanin burukluguyla.. 
Ne Cumhuriyet’in alti oku’nu ne de parlamenter Demokrasinin ne oldu-gunu hiçbir zaman merak etmeyen hiçbir zaman da ögrenemeyecek olan yüz binler dogurdu bu topraklar.
Sabahtan aksama kadar yoksullugun agir yükünü omuzlamaya çalisan, haya-tin hep çileden ibaret oldugunu düsünen yüzbinlerdi onlar…
Bu topraklar onlara “gariban” dedi. Dedi ve geçti…
Gariban vücutlarini ücra daglarda kalasnikof kursunu buldugunda “za-ten olan hep gariban çocuklarina olu-yor” dedik. Dedik ve geçtik…
Galiba bu topraklarda, garibanligi, varsilliktan keskin hatlarla ayirmak hiçbir zaman mümkün olmayacak. Benim ki de sadece bir anlamlandir-ma çabasi.
“Garibin çilesi ölünce biter” deyip geç-mek lazim vesselam…
Sen yine de “Nerede boynu bükük bir garip görsen, hor görme kim bilir ne derdi vardir?” diye düsün…

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web