Herkesin dilinde bir ‘barış‘ kelimesi. Sokaklarda, eylemlerde, meydanlarda, gazetelerde, sosyal medyada. Ülkemizde barışı istemeyen yok herhalde. Tek derdimiz barış. Bir türlü ulaşamadık barışa. Hep bir fitne, hep bir kavga ortamında ülkemiz. Hiç bitmiyor belalar, hiç durmuyor akan kan, hiç de dinmiyor acılar. Allah’a şükür ki bir Suriye, Irak, Filistin gibi değiliz.

Ha sıkıntılı günlerden geçtiğimiz doğru. Terör olayları yaşanıyor. Canlarımız yitip gidiyor. Olaylara sağduyulu yaklaşmaktan başka çaremiz yok. Silahla çözülmüyor işte sorunlar. Kim çözmüş sorununu kan dökerek. Tatlı dildir yılanı deliğinden çıkaran. Değil midir ki insanlığa gönderilen Rahmet Peygamberi Efendimiz (s.a.v.), kendisine ve ashabına yapılan onca zulme rağmen muhabbet yolundan ayrılmayan. Bize de düşen Fahri Kainat Efendimiz’in (s.a.v.) gösterdiği bu yoldan gitmek.

Bize kardeşlik yakışır barış. Hepimizin dilinde madem barış var ise neden gelmiyor. Demek ki samimiyetsizlik var. Dilimizdekiyle, aklımızdaki-kalbimizdeki bir değil. Sosyal medyayı takip eden arkadaşlar bilir. Adeta vahşi hayvanlar gibi birbirlerini parçalayacak insanlar var. Nereye gidiyoruz, ne yapıyoruz, sorularını sormamız lazım kendimize.

Maalesef bu şer ortamından faydalanan insancıklar var. Bu ortamda halen siyaset yapıp, oy kapma derdine düşenler. Sizleri Allah’a havale ediyoruz. Bu masum insanların, arkalarında bıraktıkları gözü yaşlı sevenlerinin ahı hep üzerinizde olacak.

Kalemden ilim akmalı, kağıttan ilim kokmalı. Fitne fesat, nefret ve kin rayihası yaymamalı (Muhammed Saki El-Hüseyni)

EN BÜYÜK GÖREV DİN GÖREVLİLERİMİZE DÜŞÜYOR

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu yıl 11-18 Ekim tarihleri arasında kutlanan ve teması “Cami ve Namazla Arınma” olarak belirlenen “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” ülke genelinde olduğu gibi ilçemizde de kutlanmaya başlandı.

60’dan fazla camiye ev sahipliği yapan ilçemizde 100’e yakın din görevlisi bulunuyor. Tüm din görevlilerimizin Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nı buradan en içten dileklerimle kutluyorum.

Ülkemiz, milletimiz böylesine zorlu bir süreçten geçerken belki de en önemli görev din görevlilerimize düşüyor. Ne zaman ki, dinin emirlerinden, örf ve ananelerimizden uzaklaştık, kardeşlik bağlarımız zayıfladı, birbirimize düştük. Bu yüzden din görevlilerimize buradan sesleniyorum. Cemaatle birlikte daha fazla vakit geçirin. İnsanlara iyiliği, güzelliği anlatın. Dinimizin, kardeşlik ve muhabbet dini olduğunu. Belki de o körelen kalplerimizde umut yeniden yeşerir.

EN AKILLICA ÇÖZÜM

Avrupai Kavşak namıyla bilinin Kemalpaşa Kavşağı, hizmete açıldığı günden bu yana kazaların ve trafik sıkışıklıklarının adresi haline geldi. Bir türlü sorun çözülemedi. Aslında kavşakta sorun yoktu. Sorun tamamen araç sahiplerindeydi. Çünkü kavşak maalesef doğru bir şekilde kullanılmıyordu.

Neyse bu konuyu daha fazla uzatmayayım. Ancak bu kavşakla ilgili olarak çok acilen bir çalışma başlatılmalı. Çünkü sürücülerin, kendilerini düzelteceği yok. Bari Karayolları Genel Müdürlüğü birkaç küçük rötuşla sorunu çözebilir.

Geçtiğimiz hafta bir rüzgar gülünü taşıyan TIR’ların kavşağa girmesiyle birlikte trafik alt üst oldu. Araçlar saatlerce bekledi. Vatandaşlar yollara düştü. İstanbul trafiğini gerçekten de yaşadık bir an.

Karayolları Bölge Müdürlüğü’nün bu kavşak ile ilgili olarak bir projesinin olduğunu biliyorum. Geçtiğimiz günlerde kavşağa akıllıca bir dokunuş yaparak sorunu bir nebze olsun çözmüşler. Fakat yeterli değil. Acil olarak Kemalpaşa Kavşağı battılı-çıktılı olarak düzenlenmeli. İzmir ve Aydın istikametinden gelen araçlar hiç durmadan geçmeli. İlçe merkezine, sanayiye veya Kemalpaşa’ya gidecek olan araçlar içinde yollar belirlenmeli.

En akıllıca çözüm bu. Bunun dışında ne yapılırsa yapılsın, sorunu kesin ve kalıcı olarak çözmez. Bu çalışma da öyle çok büyük bir zaman ve maliyet gerektirmez. İzmir-Aydın karayollarını her gün binlerce araç kullanıyor. Bu çalışma bir an önce gerçekleştirilmeli.