HIÇ sasirmamak lazim…

Halkina farkli, dünyaya farkli mesajlar verme konusundaki ince ayar ustaligi bize ait…

Bize…

Komsusunun kedi, kendisinin uysal bir fare olarak, büyük dünyalarin küçücük kafesle-rinin içine tikilan ender ülkelerden biriyiz.

Varsin olsun demek kolay…

Yine de insanin agirina gidiyor. Gerçeklerimi-zin neler oldugunu bilmeden yasamak, neyin ne kadar gerçek, ne kadar ‘çakma’ oldugunun farkina varmadan kulaç atmak, biraz degil, çokça yoruyor adami …

Ecdat mabedinin önünde siyaset yapan kadrolar bizi sasirtmiyor. Biz asil:  “Yahu bu kadar da olmaz” diyenlere sasiriyoruz.

“Olur olur bal gibi olur…”

Duble yollari ‘türban’ için yaptik desem, siz de saskinlik krizine girersiniz.

Valla dogru…

Krizin ortalarinda “Öldük-bittik, tükeniyo-ruz” feryatlarini anlamli bir sekilde ‘es’ ge-çenlerin, seçime bes kala, ‘aflar-gaflar’ da-hil, birçok nefes aldirici girisimlerde bulu-nanlar için oturup, sasirmisçasina yazi yaza-mam.

Amacin,  ‘dara’ düsmüsün derdine çare olmaktan çok, AKP’nin üçüncü dönemi için devsirilecek oylarin ‘dara’ düsmemesi desem…

“Bunda sasiracak bir sey yok” diyeceksiniz

***

Referandumda oylanan o cicili-bicili paketin bir aldatmaca oldugunu, asil meramin ‘Yük-sek Yargiyi’ iktidarlarin keyfine göre sekil-lendirmek olacagini söyledigimiz zaman; sol-cu dostlarimizdan ve “Yetmez ama evet” çi demokrat figürlerden bir hayli sitem aldik…

Peki ne oldu simdi?…

Hani nerde o ‘daha çok özgürlükler?..’
Nerede o meshur pozitif ayrimciliklar?..
Hangi darbecinin yakasina yapisildi?..
Kaç iskenceciden hesap soruldu?..
Aglatan mektuplar, inleten plaklar nereye kayboldu?..

‘Hap’ görevini yapti mi ‘hap’?..
Yapti…

Hep beraber ‘hap’ yutma aliskanligi kazan-dik. Bu teknik tutmaya basladi. Bundan son-rada benzer uygulamalari görünce sasip kal-mamak gerekir.

Bu ülkede son sekiz yildir ‘gerçekleri giz-leyip, kitleleri kendi gerçeklerine mecbur etme’ uzmanlik dali gelistirdi. Bunu bir ba-sari öyküsü gibi gösterip…

“Helal olsun adamlar isi biliyor” un kolay sindirim sistemine ben sasirmiyorum.

Avrupalilar ise daha yeni yeni saskinlik nö-betlerine tutulmaya, Okyanus ötesi dostu-muzda, yarattigi oyuncagin kontrol panelinde olusan otomasyon arizalarinin ürkütücü bo-yutlara ulasmasindan endiselenmeye basladi.

Koyun can derdinde, kasap et derdinde…

Bizim endisemiz: Sicak parayla sisirilen ekonomi, borca dayali tüketim tuzaklari, cari açik, dengesiz gelir dagilimi, issizlik ve sadaka kültürü…

Kisaltip sikistirmaya çalistigimiz bu ölçütler, dogrudan dogruya insanimizi ilgilendiriyor, hem de çok…

Bir baska derdimiz de: Semt pazarina düsürülmüs, her önüne gelenin tekmelemezse yuhalandigi…

Cumhuriyetle yasit, Ulusal Bütünlük Projesi…

Bazi seylerin degeri, kaybedildikten sonra çok daha iyi anlasilir. Simdi durdugumuz yer; kaybedileceklerin degerlerinden çok, tekrar kazanilma sanslarinin yok denecek kadar az oldugu gerçegidir…

Son referandum saskinliginin, önümüzdeki genel seçime olumlu olarak yansimasini beklemekten öte yapacak çok fazla bir sey kalmiyor.

Paytak ördek…
Saskin ördek…