Günün sözü “Her şey biter; sessizlik kalır.” William Shaekspeare

Gerçekten de tarihi bir seçimi noktaladık.Ve şu atmosferde önümüzdeki süreci hesaplayabilmek kolay görünmüyor.Bugünkü yazımızda iki yazıdır konu edindiğimiz yerel siyaseti kısmen atlayıp Türkiye’ye dönük kimi tespit ve tahminlerimizi paylaşacağız.İşte o hususlar:

–Uzun bir süreden beri Ak Parti’yi ve onun gündeme getirdiği “açılım süreci” ni destekleyen Kürt seçmen, bu seçimde bağımsızlığını ilan etmiştir. Daha doğrusu kendi kimliği içinden neşet eden ve kendi siyasal söylemine daha yakın bulduğu HDP’yi baraj ötesine taşımıştır. Ak Parti’nin yumuşak karnı olan Kürt seçmenin bu kopuşu, ülke siyasal haritasını değiştiren en başat etmen olarak öne çıkmıştır.

–Vesayetlere ve ayrıcalıklara karşı mücadele bayrağı açarak Türkiye’nin dümenine oturan Ak Parti, sahip olduğu“halkçı” çizgisinden uzaklaşmanın bedelini ağır şekilde ödemiştir. İktidar kontrolü hususunda açığa düşen ve kimi sahalarda “iktidar sarhoşluğu” diyebileceğimiz hatalı uygulamalara imza atan Ak Parti, şimdiki süreçte bunun getirdiği sonuçlarla karşı karşıyadır.

–CHP, ikinci parti olmuştur; ancak henüz bir iktidar alternatifi olmaktan uzak bir görüntü çizmektedir. Türkiye’nin (Karadeniz hariç)kıyısında hüküm süren CHP’nin tam anlamıyla bir halk partisi olamadığı bu seçimle bir kere daha anlaşılmıştır. CHP, her ne kadar “laiklik ve Kemalizm” gibi unsurları eskisi gibi ön plana çıkarmasa da, halka yeni şeyler söylemedeki kısırlık ve partinin Kürt meselesi gibi hususlarda sağlam bir söylem geliştirememiş olması partiyi, rüzgarlı havada yelkensiz bırakmıştır. Ancak, CHP için de önümüzdeki süreç büyük fırsatlar sunmaktadır. Tek mesele bu fırsatların hangi kadrolarla ve hangi stratejilerle kuşatılacağı sorunsalıdır. Eğer CHP, ülkenin doğusunu ve batısını kuşatan gerçek bir halk partisi hüviyeti inşa edebilirse zafer ufuklarını görebilecek çaptadır.

–Türkiye siyasetinde önümüzdeki dönemde yükselen bir milliyetçilik dalgasına şahit olmamız kaçınılmaz görünmektedir. HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, seçim sonrası yaptığı konuşmada barajı aşmalarını Türkiye solunun bir başarısı olarak gösterse de, bu söylem asıl gerçeği perdeleme amacı taşımaktadır. HDP’nin barajı aşmasında asıl müsebbip Türkiye solu değil; Kürt seçmenin adeta tek vücut olmasıdır. Bu sahnenin akabinde önümüzdeki günler, Türkiye siyasasının Ak Parti’nin düşüşüne MHP’nin ise yükselişine sahne olacağını ön görmekteyim. Ak Parti’yi destekleyenlerin çoğunluğunun Milliyetçi Hareket Partisi’ne kayması kaçınılmaz görünmektedir. Korkulan nokta ise yükselen Türk ve Kürt milliyetçiliklerinin çatışma ortamına çekilmesi olasılığıdır.

–Bu seçimle birlikte “İslamcı” olarak lanse edilen siyasal oluşumların miadı büyük ölçüde dolmuş görünmektedir. Ak Parti’nin Türkiye’de tek başına iktidar olduğu uzun yıllar boyunca, tarihinde ilk kez bu kadar geniş bir manevra sahası elde eden İslamcı siyaset ,yapılan kimi hatalarla açığa düşmüş ve Türkiye’yi yeni alternatif arayışlarına itmiştir. Önümüzdeki süreçte Türkiye siyasasının İslamcılıktan milliyetçiliğe avdet etmesi kaçınılmaz görünmektedir.

Millet vekili adaylarımız

Torbalı’dan iki parti; MHP ve Ak Parti milletvekili adayı çıkarabildi. Halit Dalgıç, MHP’den; Atilla Kaya da Ak Parti’den seçime dahil oldu. İkisinin de meclise girme şansı mucize ötesi mucizelere bağlıydı; buna rağmen her ikisi de canla başla çalıştılar, sahanın bütün tozunu yuttular. Halit Dalgıç’ın dahil olduğu ilk seçimdi bu; Atilla Kaya için ise tam bir seçim kurdu desek yanlış olmaz sanırım.

Kaya, bir gün mutlaka!

Atilla Kaya, bu zaman kadar birçok ilçe kongresi iki tane de yerel seçim süreci atlattı. Ak Parti’nin İzmir’de sekizinci sıraya koyduğu Atilla Kaya için siyaset bundan sonra başka kanallarda devam edecektir. Kaya’nın bu kadar tecrübeyi yabana atmaması lazım ve kimi hususlarda da kendisini geliştirmesi gerekiyor. Çoğu kişi onun bir gün bir şekilde zafere ulaşacağını düşünüyor. Neden olmasın? Atilla Kaya henüz çok genç bir sima ve siyasetin staj kısmını bitirdi; bundan sonra profesyonelliğe adım atacaktır.

Dalgıç daha çok pişmeli

Halit Dalgıç da bu seçim vesilesiyle ilçe kamuoyuna kendisini tanıttı. Yalnız, kamuoyunun onun idarecilik vasıfları hakkında bir şey bildiği söylenemez. Daha doğrusu Dalgıç’ın nasıl bir siyaset anlayışına sahip olduğu muğlak bir husus. Bundan sonraki süreçte Halit Dalgıç’ın MHP içerisinde daha çok söz sahibi olmak için çabalayacağı ön görülüyor. Elbette genç Dalgıç’ın ilçedeki yerel siyasetin kendine has dinamiklerini özümsemesi ve kendisini ispat edebilmesi için epey bir çabaya ve zamana ihtiyacı bulunuyor. Bu hususta avantajları olduğu kadar kimi dezavantajları olduğu da görülüyor. Zamana ve tecrübeye ihtiyaç var.