Temel ile Dursun, görevli olarak Almanya’ya gitmişler. Görevlerini erken bitirmişler. Fırsat bu fırsat, hazır Almanya’ya gelmişken bir kaçamak, bir alem yapalım demişler.

Bir İtalyan, bir Fransız, bir İngiliz ve bir de Alman olmak üzere dört güzel, seksi kadınla anlaşmışlar.

Akşam olunca, içkiler, mezeler ve kadınlarla birlikte, kaldıkları otelin odasına çıkmışlar.

Başlamış alem…

Kadınlarla birlikte, kadehler kadehleri, şişeler şişeleri, kovalamış…

Gecenin ilerleyen saatlerinde, içkinin ve şehvetin verdiği hazla, al takke ve külah, haşna fişna, bir gürültü, bir patırtı…

Derken yan odadaki otel sakinleri rahatsız olmuşlar.

Durumu otel müdürüne bildirip şikayetçi olmuşlar.

Otel müdürü, yanında görevlilerle birlikte dalmışlar bizimkilerin odasına.

O da ne, boş kadehler ve şişelerle darmadağınık masa, çırılçıplak dört kadınla iki erkek, uygunsuz vaziyette…

Otel müdürü, kızgın bir ifadeyle gürlemiş:

“Bu ne gürültü, bu ne kepazelik böyle? Bu rezaleti bana açıklar mısınız?”

Temel, başını kadınların arasından müdüre doğru çevirmiş:

“Valla Müdür Bey, tam Avrupa Birliğine giriyorduk ki siz geldiniz”

Basınımızda günlerdir, “Avrupa Birliğine giriyoruz, Avrupa Birliği ile bahar havası, vize uygulamaları 2016’da kalkıyor, artık Avrupa’da serbestçe vizesiz dolaşacağı…” Türünden haberleri okudukça, yukarıdaki fıkra geldi aklıma. Yarım asırdan fazladır bizi AB (Avrupa Birliği) kapılarında oyalıyorlar.

Ne masallar dinledik bugüne kadar…

1989: Yıldırım Akbulut “girdik sayılır” demişti…

1993: Tansu Çiller “aç kapını biz geldik Avrupa” demişti…

1997: Mesut Yılmaz “AB tamam” demişti…

2004: Tayyip Erdoğan “Avrupa’ya girmenin bayramını kutluyoruz.” demişti…

2015: Ahmet Davutoğlu “Türk vatandaşlarına AB yolu açıldı” dedi…

Şimdi kim inanır Allah aşkına, “Brüksel’den büyük müjde!.. AB Türklere uyguladığı vizeleri kaldırıyor” sözlerine?

5-10 bin mülteciyi ülkelerine sokmamak için türlü bahaneler üretenler, Türkiye’ye uyguladığı vizeyi kaldıracak, 77 milyon vatandaşımıza kapılarını açacak!..

Pasaportunu cebine koyan Mehmet ağa bavulunu kapacak ver elini Almanya, Fransa, Belçika, İngiltere falan…

İşin vahim tarafı, hala bu masallara inananların olması…

Ha, bu arada az kalsın unutuyordum.

“Vize muafiyeti için 72 şartı hayata geçirmemiz” gerekiyormuş.

Eh, laf AB’den açılmışken, bir AB fıkrasıyla devam edelim.

Yıl 2050… AB Komisyon Başkanı odasında otururken, yardımcısı içeriye heyecanla girer…

-Efendim, Türkiye tüm istediklerimizi yerine getirdi. Onları AB’ye alacak mıyız?

Başkan:

-Yok canım, henüz olmaz. Git, duyur, tüm Türkiye, İngilizce konuşacak, Türkçe’yi yasaklıyorum.

-Efendim, onu 5 sene önce yaptılar. Hatırlamıyor musunuz?

-O zaman söyle Kıbrıs’ı versinler…

-Efendim onu da 40 sene önce verdiler zaten…

-O zaman söyle Güneydoğu’ya özerklik versinler.

-Aman efendim, Türkiye’de Güneydoğu mu kaldı, 20 yıl önce bağımsız devlet oldu ya orası zaten.

-O zaman söyle Ermeni soykırımını tanısınlar.

-Efendim, sadece ermeni soykırımı değil, Pontus, Yunan, Bulgar, Rus, Ukrayna, Moldova soykırımını bile tanıdılar. Hatta Çanakkale Savaşı’ndan dolayı İngiliz, Avustralya, Yeni Zelende ve Gurka soykırımını bile tanıdılar ya…

-Hmmmm… O zaman söyle kokoreç yasaklansın.

-Aman efendim, onu yemeyi 2008’de bıraktılar.

-İsa aşkına, ne bileyim? Kınayı yasaklayın, yakamasınlar.

-Oooo beyefendi, hatırlayacaksınız… Cumhuriyeti el birliğiyle yıkınca toplu kına yaktılar. Kına bu sarfiyata dayanamayıp bitince de kına yakmayı bıraktılar yıllar önce.

AB Başkanı düşünüp taşınır ve kafasını kaşır…

-Eeee… Almamak için bir sebebimiz kalmadıysa, dağıtın o zaman Avrupa Birliği’ni…

NOT: 03.12.2015 Perşembe günü yapılan CHP İlçe Kongresinde, yeniden seçilen İlçe Başkanımız R. İsmail Uygur ve Yönetim Kurulu’nu tebrik ediyor, başarılar diliyorum.

Tekrar buluşabilmek umuduyla esen kalın.