Günün sözü “Olabileceğim en kötü şey herkesle aynı olmak, kimseden farkımın olmamasıdır.”Arnold Schwarzenegger

Torbalı’da ilk olarak açılan özel okul yanılmıyorsam Olgun Koleji. Olgun’un 1998 yılında açıldığını düşünecek olursak geçtiğimiz uzun yıllar boyunca ilçede Olgun Koleji haricinde neredeyse hiçbir özel okul açılmadı. Fakat son iki yılda Torbalı’da birden bire bir kolej furyası başladı. Genelde bir sanayi bölgesi olarak bilinen Yazıbaşı’da birbiri ardına kolejler filizlendi. Son olarak Yıldırım Baytekin, Türkiye’nin en seçkin kolejlerinden sayılan Bahçeşehir’i Torbalı’ya getirmek için düğmeye bastı. Bahçeşehir Koleji Eylül ayında eğitim öğretime başlıyor. Fabrikaların hemen yanı başında faaliyete giren bu kolejler henüz test sürüşünde. Yani, Torbalı’da kalıcı olup olmayacakları daha net değil. Çünkü özel okulların burada kalıcı olup olmaması hususunu ilçenin ekonomik koşulları belirleyecek. Daha doğrusu çocuklarını bu okullara gönderen velilerin ekonomik koşulları belirleyecek. Sağlık ve eğitim hususundaki özel harcamalar, lüks harcama sınıfına girer. Yani, bir özel hastanede tedavi olmak ya da çocuğunuzu bir özel okula kaydettirmek size ekstradan mali külfetler yükler. Bu külfetleri sırtlayabilmek de elbette sizin mali gücünüzle doğru orantılıdır. Açılan ve açılacak olan bu kolejler şayet Torbalı’da beş yıl boyunca ayakta kalabilirlerse yolun yarısını aşmış olacaklardır. Onların ayakta kalması demek de Torbalı’nın ekonomik bakımdan kolejleri besleyecek raddeye ulaşmış olması manasına gelecektir.

Gazetecileri unutmuşlar mı?

Torbalı Belediyesi’nin ilçede bulunan kanaat önderlerine bir iftar verdiğini yerel gazetelerden okudum. Ne de olsa iyi bir gazete okuyucusuyum. O değil de biz de o iftarda olmak isterdik. Çünkü okuduğum haberlerde iftarın “kanaat önderlerine” verildiği yazıyor. Yanlışım varsa büyüklerim beni düzeltsinler; kanaat önderi deyince benim aklıma ilk olarak gazeteciler geliyor. Zaten literatürde de bu böyledir. Bir hemşehri derneğinin başkanı mı, yoksa bir gazeteci mi topluma direkt mesaj verme ayrıcalığına sahiptir? Eğer öyleyse ben bu köşeyi herhangi bir hemşehri derneği başkanına vermeye hazırım. Bir mahalle muhtarı mı, yoksa bir yazar mı toplumun fikirlerini şekillendirmede etkilidir? Siz hiç haber yapıp yorum yazan ve bu şekilde toplumun kanaatlerini etkileyen, değiştiren bir mahalle muhtarına denk geldiniz mi? Gazeteciler olmasa muhtarlar bile topluma mesaj veremez. O halde neden Belediyenin düzenlediği o iftara gerçek kanaat önderleri olan gazeteciler davet edilmedi? Unutulduk mu yoksa? Bu saatten sonra Torbalı Belediyesi’nin yapacağı tek şey var: İlçedeki yerel basın mensuplarına da ayrıca bir iftar yemeği vermek. Yani ilçedeki gerçek kanaat önderlerine…

Konu sıkıntısı yaşıyor muyuz?

Şöyle ifade edeyim; bir yılı aşkın bir süreden beri bu gazetenin arka sayfasında Pazar günleri hariç her gün yazılarım yayımlanıyor. Elbette ki, her gün yazmak öyle basit bir mesele değil. Her gün farklı konularda kalem oynatmaksa hiç de basit bir mesele değil. Ama bizim şöyle bir avantajımız olduğunu düşünüyorum, bir kere on yıldan bu yana yerel basınla iç içeyim. Yani bu gazetenin arka sayfasına gökten düşmüş değilim. Dedik ya, on yıldan beri Torbalı yerel basınındayız. Bu süre zarfında Torbalı’nın tanımadığım kişisi ya da köşesi kalmadı desem abartmış sayılmam. Bu kadar iyi tanıdığım bir ilçeden her gün malzeme devşirmek benim için çok da zor bir mesele değil. Fakat ben, yazılarımda orijinal konuları gündeme taşıma gayretindeyim. O nedenle benim için her gün yazmak sıkıntılı değil ama yazmaya değecek olan orijinal konular bulmak biraz sıkıntılı. Yerel basında çalışan ve her gün sahayı tarayan muhabirler bile orijinal bir habere imza atamazken günlük yazan bir kalemin de orijinal konu sıkıntısı çekmesi gayet doğal.

Hasan ile rakip olunca…

Yaklaşık üç aydan beri, her pazartesi akşamı halı sahada futbol müsabakası yapıyoruz. Arada gelip gidenler olsa da takımlar genelde aynı kişilerden oluşuyor. Geçen haftaki müsabakada ilk kez takım arkadaşım olan Hasan Kudayyılmaz ile rakip olduk. Daha doğrusu karşı takım sahaya bir kişi eksik çıkınca Hasan, o tarafa geçmek mecburiyetinde kaldı. Netice olarak, epey zor da olsa iki sayı farkla maçı bizim takım kazandı. Belki de yanılıyorumdur ama maçı kazanmamızda Hasan’ın bize rakip olmasının etkili olduğunu düşünüyorum.