Günün sözü “ Sebepler beni sonuçlardan daha çok ilgilendiriyor.”Napolyon Bonapart

Gündem icabı siyasete kilitlendiğimiz şu aralar Torbalı’da sanat adına da iyi şeyler oluyor. Zaten, dünya kendisini tekrar etmeye başladığında insan için sanattan daha iyi bir kaçış yoktur. Sanat, duyularımızı ve zihnimizi bir dengeye oturtur; kimi zamanda içinizde sizi bilinmedik yerlere götüren yeni koridorlar açar. Şu sıralar Torbalı Kız Meslek Lisesi’nin bahçesinde mütevazı ama bir o kadar da anlamlı bir sanat çalışması var. Dün, o civardan geçerken okulun bahçesinde açılan “sanat sokağı” dikkatimi çekti. Öğrenciler tarafından yapılan ve bahçede sergilenen resimleri incelemek için sanat sokağına daldım. Burada sergilenen eserlerin hemen hepsi tanıdık ressamlara aitti. Yani, bu resimler orijinal yaratı ürünleri değil; reprodüksiyon denilen daha önce yapılmış bir eserin taklidinden ibaret. Ancak sergilenen resimleri asıllarından ayırt etmek neredeyse imkânsız. Bu arada, sanat sokağı çalışmasının mimarı olan Kız Meslek Lisesi resim öğretmeni Meltem Koşan ile de tanıştık. Sergide Meltem Hanım’ın da resimleri yer alıyor; ama bunlar röprodüksiyon değil, bilakis hocanın kendi orijinal çalışmaları. Meltem hoca, öğrencilerin sergiye gösterdiği alakadan son derece memnun. Bu vesileyle gençlerde sanata karşı bir alaka uyandırmayı hedefliyor. Bunda da başarılı olmuş gibi. Çünkü öğrenciler orada sergilenen resimlere fazlasıyla alakadarlar. Vaktiniz olursa ve yolunuz o civara düşerse sanat sokağını bir gezin derim. Zira, sergi yarın son buluyor.

Asuman Hanım’ın ricası

Dün sabah telefon eden Asuman Irmak isimli okuyucumuz, üç ayları idrak ettiğimiz şu mübarek zaman diliminde köşemizde hayvan sevgisini de işlememizi istediğini belirtti. Karakuyu Mahallesi’nde yaşayan ve hayvan sever kişiliğiyle bilinen Asuman Hanım’a bu naif düşüncesinden ötürü teşekkür etmek gerekiyor. Hayvanlara karşı sevgi beslemeyen kişiliklerin insanlara karşı da sevgi beslemeyeceği gerçeğini göz ardı etmeyelim. Ve çevremizdeki bütün canlılara karşı saygılı davranmaya gayret edelim. Çünkü bu dünya sadece bize ait değil.

Koruluktaki güllere ne oldu?

Geçenlerde Torbalı’nın tanınmış eğitimcilerinden olan Şefik Saral bana telefon ederek bir husustaki rahatsızlığını dile getirdi. Şefik hoca, Muzaffer Kebapçıgil Koruluğu’ndaki güllerin bakımsızlıktan solduğundan dert yanıyor. Saral, güllerin bu durumun sebebinin yanlış ilaçlama olduğunu düşündüğünü de dile getirdi. Konuya tam vakıf olmadığım için bir şey diyemeyeceğim. Ancak o işlerle alakadar olan arkadaşların bu yazıyı okuduktan sonra bir hal çaresine bakacaklarını umuyorum.

Kalk Eğitim Merkezi!

Konu başlığındaki “Kalk” ifadesini yanlışlıkla değil; bilinçli olarak kullandım. Çünkü Halk Eğitim Merkezi’nin gerçekten de kendisine gelmesi yani kalkması lazım. Geçenlerde bu köşeden kurumu eleştiren bir yazı kaleme aldım. Sonrasında Halk Eğitim yetkilileri beni arayarak görüşmek istediklerini belirttiler. Görüşme günü gelince randevuyu başka bir tarihe tehir ettiler. Sonrasında randevuyu yine başka bir güne attılar. Şimdi de arayıp sordukları bile yok. Hem görüşmek isteyenler kendileri hem de işi gargaraya getirdiler sanki. Onlar unuttu ya da öyle bir hava veriyorlar; ama biz unutmayız. Zaten bu saten sonra özel uçak gönderseler de Halk Eğitim’e gidip görüşmem olası değil. Basınla olan randevuyu bile unutan bir kurumdan hayır beklenmez. Haydi size kolay gelsin!

Bir sitem de Jandarma Komutanlığı’na

Meşhur anekdottur; Anadolu’nun bir köyünde karın lapa lapa yağdığı, son derece şiddetli bir kış günü kahvede oturan kişilerden birisi pencereden bakar ve uzaklarda karaltılar görür. Sonra da kahvede oturanlara bu durumu haber vermek için “Dışarıda bir şeyler var!”der. Orada oturan ihtiyarlardan birisi, “Boş ver oğlum! Bu havada dışarıda ya jandarma olur ya da kurt ”der. Evet; bu anekdot jandarmanın nasıl koşullar altında görev yaptığına dair güzel bir misaldir. Bu hikayeyi şu yüzden anlattım: Torbalı Jandarma Komutanlığı’nın yerel basına uyguladığı akreditasyonun devam ettiğine dair duyumlar alıyorum. Basın, dolayısıyla halk, jandarmanın Torbalı’da neler yaptığından ne tür operasyonlara imza attığından habersiz. Bildiğim kadarıyla Jandarma Komutanı, bir muhabirin yaptığı habere kızdıktan sonra böyle bir emir vermiş. Bir muhabir yüzünden bütün basına kapı kapatmanın doğru bir yaklaşım olduğunu sanmıyorum. Bu durumun bir an evvel düzeltilmesini ve halkın haber alma hakkının teslim edilmesini temenni ediyorum.