Günün sözü “Bir adam köprü yapar,bin adam üstünden geçer.”Çin atasözü

Geçtiğimiz Pazar günü, Torbalı’da bir zamanlar İlçe Tarım Müdürlüğü yapmış olan Muhittin Cengiz ile birlikte Çaybaşı’daki bir şeftali bahçesindeydik. Muhittin Bey, memuriyetten emekli olduktan sonra bir köşeye çekilmek yerine uzmanlık alanı olan ziraat hususunda çalışmalarına devam ediyor. Ve bildiğim kadarıyla Torbalı’da “iyi tarım” uygulamaları üzerine danışmanlık faaliyeti yürüten tek kişi. İştigal alanı dolayısıyla ilçenin tarımsal potansiyeline ve bu alanda yaşanan sıkıntıları detaylarıyla hakim. İşinde de son derece titiz davranıyor; üstelik işini de aşkla bağlı. Cumartesi günü beni arayıp dilersem kendisiyle gelebileceğimi teklif ettiğinde duraksamadan “Olur” dedim. Pazar sabahı erken denilebilecek bir saatte araçla yola çıktık. Çaybaşı hudutlarında bulunan ve Erdal Karatoklu ile oğlu İsa Karatoklu’ya ait şeftali bahçesine vasıl olduk. Buradaki şeftali bahçesi yaklaşık 115 dönüm. Ve biz oraya vardığımızda bahçede elliye yakın kişi bahçenin 13 dönümlük kısmında harıl harıl çalışmaktaydı. Bahçedeki ilk hasat günü bu. İşçilerin neredeyse tamamı genç ve pek çoğu da bayan. Dalından kopan şeftaliler, bahçenin hemen yanına yanaşmış bulunan bir kamyona kasa halinde istif edilmekteydi. Bu kamyonun birkaç saat sonra Ankara Hali’ne doğru yol alacağını öğrendik. Torbalı’daki bu bahçelerde toplanan şeftaliler kim bilir hangi sofralara konuk olacaktı? Erdal ve İsa Karatoklu bizi samimi ve sıcak bir şekilde karşıladılar. Erdal Bey, bizi ve yazılarımızı gazeteden tanıyor; ama bıyıklarımızı kestiğimiz ve de o esnada güneş gözlüğü taktığımız için bizi tanıması kolay olmadı haliyle. Erdal Karatoklu’nun yanında henüz iki buçuk yaşında olan torunu Erdal da var. Dede, baba ve oğul… Üç kuşak da üretimin içinde. Muhittin Cengiz, elinde bulunan dosyaya bir takım bilgiler kaydetmek üzere bir dedektif titizliğiyle bahçenin gerekli bütün köşelerini gezdi. İşçilerin başında bulunan dayı başıya bir takım sorular sorarak belgelere imzasını attırdı. Bu esnada bana, iyi tarım uygulamalarıyla amaçlanan hedeflerden bahsetti. Tarım Bakanlığı ile üretici arasında bir tür köprü vazifesi gördüklerini ve üreticilerin iyi tarım sertifikası almaları adına çalışmalar yürüttüklerini dile getirdi. İyi tarım uygulamasına geçen bir çiftçi devletten dekar başına 50 liralık bir destekleme alıyor. Aynı zamanda bu çiftçi bankadan kredi çektiğinde bu kredinin yüzde elli oranında faiz indiriminden yararlanıyor. Ve çiftçinin malı hale ulaştığında bu üründen hal rüsumu alınmıyor. Yani; iyi tarım sertifikasına sahip olmak hem çiftçi için büyük kolaylıklar sağlıyor hem de ürünlerin son derece sağlıklı koşullarda tüketiciye ulaşmasının önü açılıyor. O şeftali bahçesindeyken ilçenin tarım potansiyelinin ne kadar zengin olduğunu bir kere daha kavradım. Elbette ki, var olan bu potansiyelin iyi tarım uygulamaları gibi verim ve kalite artırıcı olgularla desteklenmesi gerekiyor. İlçenin var olan bu potansiyelini maksimum seviyeye çıkarmak için herkese büyük görevler düşüyor.

Tam bir yıldır bu köşede…

Bu köşede günlük yazılar serdetmeye geçtiğimiz yılın haziran ayında başlamıştık. Demek ki, tam bir yıldan bu yana bu köşeden Büyük Torbalı okurlarına seslenmekteyiz. Biz yazmaya başladığımız gün doğan bir bebek, şu an yürümeye başlamıştır. Bana sorarsanız yazmaya sanki dün başlamış gibiyim. Ama geriye dönüp de yazdıklarımıza şöyle bir göz atınca aslında hiç de öyle olmadığı anlaşılıyor. Pazar günleri gazetenin çıkmadığını hesaplayacak olursak bu son bir yılda yaklaşık olarak 310 gün sizlerle birlikte olmuşuz. Her yazının bir sayfaya tekabül ettiğini varsayacak olursak da bu gazetenin arka sayfasında 310 sayfalık bir kitap hacminde yazmışız demektir.

Yüzde bir sağlam!

Dün gazetemizde çok enteresan, enteresan olduğu kadar da korkutucu bir haber vardı.11.sayfada yer aldığı için pek dikkat çekmediğini düşündüğüm bu habere dikkat çekmek istedim. Haberde, ilçede faaliyet gösteren Kamer Kentsel Dönüşüm Firması’nın Torbalı’da yaptığı bina sağlamlık analizlerinden bahsediliyordu. Firmanın yaptığı tetkikler neticesinde Torbalı’daki yüz binadan bir tanesi depreme dayanıklılık testinden başarıyla geçmiş. Eğer bu veriler doğruysa durum hakikaten korkutucu. Çünkü birinci derece deprem kuşağı üzerindeyiz. Ve bu afet her yüzyılda en az bir kere ciddi yüzünü sergiliyor. Torbalı’da meydana gelen son şedit depremin 1930 senesinde vuku bulduğunu göz önüne alacak olursak böyle bir afetin tekrar vuku bulması halinde neler olabileceğini düşünmek bile ürkütücü.