BIR adim attim…
Bir daha…

Baktim ta deniz kiyisina kadar gelmisim. Önümde uçsuz bucaksiz derinlik. Tepemde uçusan beyaz kanatli kuslar. Içimde anlatilmasi güç sikintilar.

Ruhum daraliyor. Uç arti bir daire almis memur emeklisinin gözlerindeki pariltilar bile içimdeki isyani dindirmiyor.

Listeler hazirlaniyor…

Yeniden döndüm kalabaliklarin lükse kaçan gürültülerinin içerisine…

Bir adim attim…
Önümde kocaman bir arsa. Içi lebelep araç dolu. “Bir depo daha yapmayi düsünüyoruz” diyor birileri, ayaklarinin ucuyla üç tane küçük tasi bir arada yuvarlama umursamazligiyla…

Kapida küçük bir levha: “Yeddiemin Deposu”.

Adettendir… “Isler nasil” diye sordum. “Abi…Iyi, Allah bereket versin diyecegim ama, bana kizacaksin” dese de…

Kime kizacaksin…Neye kizacaksin?..

Listeler kolilendi koçum. Arabalarin bagajlarina konuldu…

Arabamdan sol adimimi yere atip, tam direksiyona abanip dogrulayim derken…
Gençten bir adam…
“Abi ne is olsa yaparim. Issizim…”
“Kelin merhemi olsa basina sürer” dercesine yüzüne baktim… Bakmaz olaydim…
“Açim” dediginde basimi yerden kaldiramadim.

Tam da listeler Yüksek Seçim Kuruluna teslim edilirken…

Içimdeki denizlerin tusunamiye dönüsmesine neredeyse bese on, bilemedin on bes dakika var..

Pazi, turp otu, radika, gelincik, ille de sarmasik…

Toprak ana bereket yarisinda…
Fukaranin tenceresi otla kayniyor…
Duydunuz mu ey millet, “memleket zenginlesmis…”

Bilen bilmeyene ögretsin…

Listeyi kapan mikrofona dogru yanassin…
Eli kulaginda…

Bir adim attim…
Bir dahi…

NOT:
Sag olsun yazar dostlarimiz bizim ‘gazli arabamizla’, ‘gazla yazi yazmayi’ birbirlerine karistirmislar.

Her elestiriden sonra yaptigimiz gibi, boy ölçümüzü boy aynasinda bir kere daha kontrol ederiz.
Yani yazdiklarimiza tekrar bakmak ihtiyaci duyariz.

‘Yasini basini almis yazar agabeyler olarak’ YGS, ya da ‘sifre’ kaosu üzerine,  Mustafa Yetkil,  Armagan Kars, bir de ben; kaygilari kuskulari ortak olan yazilar yazmisiz.

Iyi de yapmisiz…

Ömürlerini dersliklerde, sinav salonlarinda geçirmis bu iki saygin egitimcinin konuyla ilgili tespit ve degerlendirmeleri benim içinde oldukça önemli. Yazilarini bir kere daha okudum. Onlari bu ‘gazli, tuzlu’ hafifligin disinda tutmaya özen göstererek,  bir iki not düsmek gerekti.

Yetkil ve Kars, kendi konulari olan ‘sinavin’, ‘ölçmedegerlendirmenin’ tekniklerini benden çok daha iyi biliyorlar. Bizimkisi biraz ‘tangurtungur’, biraz ‘siyaset kokan’ bir yazi olmus.

Olmus da…
Yazinin, birilerinin ‘gaziyla’ kaleme alindigi iddiasiyla hiç örtüsmüyor.

Biz birilerinin gazina gelerek yazi yazmayiz ki… Bunu, benim CHP’yi elestiren bir çok yazimda görebilirsiniz.
Hem de sifresiz olarak.

Ayrica yine biz; gece derslerinden sonra, yazilacak yazinin kodlarini elimize tutusturmaya çalisan bazi odaklara hiçbir zaman mecbur olmadik. Karsimiza dikilip, “Siyaseten suralara da dokunsan iyi olur” diyecek bir Allahin kuluna;  o teklifi yapma cesareti göstermesi için en ufak bir imada dahi bulunmadik.
Hep inandigimizi, dogru bildiklerimizi yazdik.

Ve…

Kim olursa olsun, isterse bizimle beraber yillarca düsünce birligi içerisinde bulunsun…

Hirsizi hiç korumadik…

Çünkü biliyoruz ki… ‘Birileri yipranmasin endisesiyle’ hirsizi kollamak, en az onun kadar hirsizliga ortak olmak demektir.

Ille de bir gaz ariyorsaniz…
Yazilari hep bu hassasiyetin ‘gaz’iyla yazdik…