GUNAYDIN kumsal sakinleri…

Günaydin, iflah olmaz tartismalarin tarihsel kalintilarinin merkezkaç kuvvetine direnen CHP düskünleri…
Günaydin ülkemin yarinlarindan ‘korku’, ‘kaygi’, ‘endise’ duyan fedakar-cefakar insanlar…

Günaydin…

Bugün 20 Ekim Çarsamba…

Deniz dalgali, hava yagmurlu geçecek. Deniz suyu sicakligi 21 derece, hava sicakligi 22-23 derece dolaylarinda seyredecek. Bugün siz de tipki kumsali olmayanlar gibi evinizin en sev-diginiz kösesine oturup, en sevdiginiz fincan-dan en sevdiginiz ayarda sekeri katilmis kahvenizi yudumlayin.

Sol elinizi ‘küçük yumruk’ yaparak masaya otuz bes derecelik açiyla, üst dislerinizin biti-miyle sakak kemiginizin arasina söyle hafifçe yerlestirip, memleketi içerisine düsürdügünüz durumu düsünmeye baslayin.

‘Hayir’ siz evlatlar.

Bakin, gücüne sorgu-sual olmaz iktidarimiz, sizin ‘neden’ ‘hayir’ siz oldugunuz üzerine kafa yormaya baslamis.

Yine yaptiniz yapacaginizi…
Dünya liderligini mesgul ettiniz…

Simdi kalkip biz; “Siz Sivas’tan Dogu’ya gidemiyorsunuz” benzeri bir söylemle ‘garp vilayetlerini’ isaret edecek kadar sig siyasi analiz yapacak degiliz.

Memleket severlik anlayisimiz, bölgeler arasi ayirimcilik veya etnik aymazlik veya inanç tabanli yapay bölünmelere pirim vermeyecek kadar engin ve geleneksel…

Icraatin içerisinde olanlarin yaptiklari ve oynanan orta oyunlarin karsisinda kumsalin tepkilerini yalniz bir ‘kaygi refleksi’ olarak yorumlayip, ‘basitlestirmek’, artik çok net olarak görülmeye baslanilan bir stratejinin çok dikkatlice planlanmis kendi içerisinde tutarli bir parçasidir.

‘Kazanmak’ ayri sey…
‘Yutmak’ baska bir sey…

Simdi biz yutulma evresindeyiz.

***
Kazanmak mi?..
Hadi canim sizde…

Ama siz: “Hele bir kosullarini sirala, dilin mi asinir?” derseniz…

Peki… Sayalim bakalim neler lazim:

Atatürk ilke ve devrimlerini, sadece yemin metinlerinde ciliz bir sesle savusturmayip, kitleler önünde yüksek sesle dillendirip, içsellestirmediginiz sürece…

Kürt sorununu bildik usullerle…
Alevi sorununu kendi inanç ekseninizi dayatarak çözmeyi tartismaya açmakla…

Kadinlara özgürlügü yalnizca türbana endeksleyerek halletme yolunu seçmekle…

Bundan böyle basi açik ögrencilerin azinlik güvencelerini YÖK baskaninin vicdanina ve insafina havale eden anlayisla…

Meclisteki çogunluk destegi ve diger parti-lerle uzlasarak siyasi partiler ve seçim ka-nunlarini daha efektif hale getirmeme di-renciyle…

Avrupa birligi yalaniyla…

Daha çagdas, daha demokrat bir ülke palavrasinin, sulu boya peyzaj çalismasiyla…

Uretiminiz olan sadakaya muhtaç insan yiginlarini yalnizca seçmen kütüklerinde var sayarak…

Köylüyü-çiftçiyi ikinci-üçüncü sinif vatandaslar olarak görmeye devam ettiginiz sürece…

Siz…
Yüzde 42 ‘Hayir’ciyi kazanamazsiniz…

Yorulmayin, çabalamayin…

Baska bölgelerde sergilenen ve kismen basari elde edilen yöntemler, bu yörelerde kabul görmez.

Bura insanlari:

Tanriyla kendi arasinda Ankara’yi görmekten haz etmezler…

Bagimsizlik mücadelesinde çok büyük bedeller ödemis olan bu insanlar, iç ve dis politikalarda ‘bagimlilik’ kokusunu hissettiklerinde irkilirler.

Isiniz zor…
“Zor dostum zor.”