1876’dan buyana anayasasıyla devlet profili çizemeyen bir milletimiz var. Açık konuşmak gerekirse şuan içinde bulunduğumuz anayasa kriz doğurmaktadır. Milletimize yabancı bir anayasa konumundadır.

Ayağı ejderhaya, kafası ördeğe, kolu kediye, gözleri kaplana benzeyen biçimsiz bir yapıdadır. Güçlü yürütme yetkisi, güçlü icra yetkisi, yeni çözümlerin üretildiği, zaman kaybetmeyen, yasamanın kendi öz gücüne kavuştuğu bir yönetime yani Başkanlık Sistemine rasyonelleşmiş bir başkanlık sistemine geçmenin zamanı gelmiş ve geçmektedir. Fakat bir kısım kişiler ve siyasetçiler başkanlık sistemini halka farklı anlatıyorlar, diktatörlük olduğunu söylüyorlar. Bir kısım siyasilerde başkanlık sisteminin ülkeyi bölme projesi olarak görüyorlar. Halbuki başkanlık sistemi iyi irdelense ülkemiz için son derece iyi olduğunu görecekler.

Geçmişten biraz ders almak lazım sevgili dostlar, mecliste bir karar alınacak ülkemiz için faydalı bir karar mesela ekonomik ve sosyal konularda fakat kararı hızla alamıyorlar birinin ak dediğine diğeri kara diyor. Yok efendim birileri diyor ki, “başkanlık sistemini Sayın Erdoğan kendi menfaati için istiyor.” Yahu kardeşim insanda biraz siyaset bilinci olur. Sayın Erdoğan şimdi değil ki, taki İstanbul Büyükşehir Başkanıyken bunu savunuyordu. Artık muhalefetin de bu ülkenin gelişmesi, büyümesi için ortaya atılan her konuda eleştiri ve itiraz getireceğine biraz katkı sunması gerekir. Halkımızın milliyetçi duygularını tahrik etmekten kaçınsınlar. “Ülkeyi Erdoğan bölecek” diyorlar. Asıl başkanlık sistemi gelmezse ülke bölünür. Niye mi? Getirin bu ülkenin başına zayıf bir hükümeti görün o zaman bu ülkenin halini. Ekonomi çökerse görün o zaman istikrarın ne demek olduğunu. Zayıf bir koalisyon hükümeti açılım sürecini yürütebilir mi? Maalesef hayır. Yıllarca kanayan yaramıza çözüm üretecek ve ayaklarına adeta prangalar bağlanmış olan Türkiye’nin zincirlerini sökmesinin yetkisini halk 7 haziranda vereceği inancındayım.

Halkımız 7 Haziranda, “Al sana 367’yi ver bana yeni anayasamı” diyerek genel seçimlerde en doğru kararı verecektir. Ankara’dan öteye rahatça gezemediğimiz bir ülkede, Doğu ve Güneydoğusunda bacası tüten fabrikaları olmayan bir ülkede, elektrik, vergi faturalarını ödemeyen bir bölgede, doğasıyla, coğrafyasıyla turizm yatağı yerine terör yatağı olan bir ülkede çözüm bulan ve 12 yıldır ülkeyi yöneten güçlü bir irade var artık bu ülkede. 7 düvele nam salmış, dünyayı yönetmiş Osmanlı’nın devamı olan Türkiye genlerinde zaten başkanlık sistemini taşımaktadır. Bilinçli bir şekilde yıllarca Avrupa Birliğinin kapısında bekletilen Türkiye artık sözle değil icraatlarıyla ben sana değil sen bana mecbursun diyerek Avrupa’ya büyüklüğünü göstermiştir. Doğu ve Güneydoğu sorunuyla iç ve dış mihrakların yıllarca ülkemize vermiş oldukları zararların haddi ve hesabını bir düşünelim.

Ne zaman büyümeye kalksak hep birileri parmağını sokmuş olmaktadır. Bugün Almanya’nın 80 yıl gerisinde olmamızın sebepleriydi bunlar. Bütün bu sorunların hepsinin cevabı Başkanlık sistemi olacaktır. Bu ülkede Doğu’da elektriğini ödemeyen bir belediye, Ege’de elektriğini ödeyen bir belediye görüntüsündedir. Doğuda vergi kaçıranların oranı yüzde 80, Egede yüzde 10′ u bulmaktadır. Bu yönetim beni temsil etmiyor diyerek yüzüne peçe bağlaya, taş atan, molotof kokteyl atan insanlar başkanlık sistemiyle artık böyle şeyler yapamayacaktır. Başkanlık sisteminde halk kendi bölgesini kalkındırmayı tercih etmiş olacaktır.. Başkanlık sistemi yerelde kalkınmayı güçlendiren bir yapı olduğu için hiç kimse, “artık ben faturamı ödemem ben vergimi ödemem, ben fabrika istemiyorum” diyemiyecektir. Tam tersine hizmet alabilmek için kendi bölgesini güçlendirme çabası içerisinde olacaktır. Egede toplanan vergi doğuya gönderilmekte, oysa başkanlık sisteminde her bölge kendi öz sermayesini büyütme gayesinde olacaktır. Bugün bir Mardin’i, bir Urfa’yı, bir Tunceli’yi gezenleriniz çok iyi bilir o bölgenin dünya turizmine hükmedecek bir coğrafi yapısı vardır. Büyük Türkiye’de başkanını seçmesi yani başkanlık sistemine geçmesi acil bir ihtiyaç haline gelmiştir. 7 Haziran’da halk bu yetkiyi hükümete vermiş olacaktır. Ben şimdiden hayırlı ve uğurlu olsun diyorum.

Sağlıcakla kalın…