Büyük Torbalı

DAHA HAYIRLISI İÇİN..

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
DAHA HAYIRLISI İÇİN..
320 Görüntüleme
03 Ağustos 2015 - 8:29
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Evet sevgili dostlar daha hayırlısı için, daha güzeli için Rabbim bizleri devamlı sınar. Çünkü bir çok şey ibretlik için, bir çok şeyde doğruyu ve kendini bilmek için rastlar hayatımıza. Hayat sürprizlerle doludur. Tabi bu sürprizler hep olumlu sürprizler değildir. Her şey yolunda giderken bir de bakmışsınız kötü duruma düşmüşsünüz. Veya çok neşelisinizdir bir anda moraliniz alt üst olur. Sapa sağlam bir insansınızdır bir de bakmışsınız bir kaza sonucu engelli olmuşsunuz. Kurulu düzeniniz vardır birden dibe vurabilirsiniz. Kaptırmamalı insan bulunduğu mevkiye, bulunduğu durumuna veya malına mülküne. İnsan nefsidir tabi kaptırır rüzgarına unutturur şükrü, sabrı, vicdanı. Başa bir hal gelirse hatırlarsın rabbini. Çevremizde de bunun örneklerini sıkça görürüz. İnsanların nefsini kontrol etmeyip başkalarına saldırması, onları haksızca kötülemesi, çamur at izi kalsın çabası bir hayli hat safhada. Oysa dikkat edin bir anlık kontrolsüzlük, kişinin kendisini kaybedip hırsına yenilmesi kendisine muazzam bir yara vermektedir. Anca kızgınlık geçince bunu çok iyi anlar. Çünkü yapmış olduğu tüm emeklerini bir anda yok etmiş olur. Oysa en başından takdiri ilahi dese rabbine yönelse, sabrı ve suküneti seçse, isyandan uzak dursa o kişiden daha hayırlısı olmaz. O nedenle bir insanın ilkelerinden bir tanesi de “Daha hayırlısı” sözü olmalıdır.

Bununla ilgili bir kıssadan hisse paylaşmak istiyorum.. Okyanusta yol alan bir gemi kaza geçirerek batar. Gemiden sadece bir kişi sağ kurtulur. Dalgalar bu adamı küçük ıssız bir adaya kadar sürükler. Adam ilk günler kendisini kurtarması için Allahu Teala’ya yalvarır ve yardım bulurum umuduyla her gün ufka bakar durur. Ama ne gelen olur ne de giden.. Daha sonra rüzgardan yağmurdan ve vahşi hayvanlardan korunmak için ağaç dallarından bir kulübe yapar. Sahilde bulduğu gemiden arta kalan konserve gibi yiyecekleri de bu kulübeye koyar. Günler hep aynı şekilde akıp gider. Balık avlar pişirip yer ve ufku gözetlemeye devam eder. Allahu Teala’ya da dua etmeye devam eder. Bir gün tatlı su getirebilmek için yola koyulur. Döndüğünde bir de ne görsün binbir emekle yaptığı ve tek tutunduğu dal olan tahta kulübesi alevler içerisinde cayır cayır yanıyor. Başına gelebilecek en kötü şeyin bu olduğunu düşünür keder ve öfke içinde dona kalır. Artık bu ıssız ada da başını sokabileceği bir kulübesi bile kalmamıştır. Bu üzüntüyle feryat eder durur. O geceyi üzüntü ve keder içinde geçirir. O kadar dua ettiği halde bu olayı başına getirmesinden dolayı da Allahu Tealaya sitemler eder. Bu hal üzereyken uyuyuverir. Ertesi sabah erken saatlerde adaya yaklaşmakta olan bir geminin düdük sesiyle uyanır. Gemi onu kurtarmaya gelmiştir. Benim burada olduğumu nasıl anladınız? diye sorar bitkin adam kendisini kurtaranlara. Cevap onu hem şaşırtır hem de çok utandırır. Onu kurtarmaya gelenler “Dumanla verdiğiniz işareti gördük ve sizi almaya geldik” der. Anlıyorsunuz demi sevgili dostlar siz kulübenizin yandığı için rabbinize sitem ederken Rabbimiz bizler için daha hayırlısı olması için hep yardım eder. O nedenle öfkeden, sitemden, şiddetten her daim uzak olun. Siz doğru olun sizin için hayırlısı neyse o olur zaten. Önemli olan nefs yeter ki kontrolü sizde olsun.

BİRİLERİ UYGUR TÜRKLERİNE BİZİM

ÇİNLİ OLDUĞUMUZU SÖYLESİN

Uzun zamandır televizyon seyretmiyorum. Bir tek haber saatinde haberlere bakıyorum. Dedim, ‘biraz şu televizyona bir bakınayım da memleketimde neler oluyor’ diye. Elime kumandayı aldım kanalları geziniyorum. O kadar çok kanal var ki A’dan Z’ye kadar her türden kanal var. Kanalın birinde hararetli bir tartışma var Uygur Türkleri tartışılıyor. O insanların çektikleri sıkıntıları, çileleri göstermekteler. Bir yandan da Çin lokantasının taşlanılışını ve camlarının kırılmalarını göstererek övünmekteler. İnanın o Çin’de yaşayan o Türklerin halini görünce içim burkuldu. Fakat Çin lokantasını taşlamışlar haberini görünce gülümsedim. Hüzne ram olmuş yüreğimle yüzümü somurtarak güldüm. Dedim ki, ‘vay anasını Çinliler, Çinlilerin lokantasını taşlıyor’ diye… Be mübarek adamlar ne diye elin lokantasını taşlarsınız, taşlanacak bir yer varsa o da sizin evinizin mutfağıdır, sizin kullandığınız eşyalardır. Bakınız en sevdiğimiz kuru fasulyeyi bile Çin’den getirtiyoruz, kabak çekirdeğini, sarımsağı, soğanı, karabiberi Çin’den getirtiyoruz. Meyve tohumunu Çin’den alırız. Bebek mamasını Çin’den alırız daha sayayım mı? Buna rağmen siz hala Türk mutfağı diyorsanız bence artık uyanmalısınız. Türk mutfağı yerine Çin mutfağı dersek daha doğru olur öyle değil mi? O nedenle Çin lokantalarını sakın ola taşlamayın ha taşlanacak yer varsa o da kendi mutfağımızdır. Bizim Milliyetçilerimiz de daha hala bağıra bağıra eylem yapıyorlar bir buçuk milyara yakın nüfusa sahip olan Çin duysun diye… Tam bilmiyorum ama belki bu yazımı kaleme alırken elimde tuttuğum kalem bile Çin malıdır. Yazdığım defter, silgi, kalemtıraş, kalem kutusu, beslenme çantası, kağıt, karton, mürekkep Çin malı. Duvardaki harita, termometre, yakamızdaki kravat çocuklarımızın sırtındaki 5 çantadan 4’ü Çin malı. Üzerinde gezdiğimiz halı Çin malı. Üzerimize giydiğimiz kıyafetler Çin malı. Tekerlekli sandalye, memeye takılan silikon, diş dolgusu, sargı bezi, şırınga Çin’den geliyor. Tüm kozmetik ürünler, peruk, kirpik, kaş, sakal, cımbız Çin’den getirtiyoruz. İğneden ipliğe, donumuza kadar Çin’den geliyor. Takke, tespih, zikirmatik, kefen bezi, kıbleyi gösteren pusula Çin’den getirtiyoruz. Ha Çin lokantasının camını kıran kardeşim göklerde dalgalanan bayrağımızın bezi bile Çin’den geliyor sen neyin kafasını yaşıyorsun. Sevgili dostlar biz ülke politikası olarak her ülkeden mal alıp satabiliriz bundan hiç şüphemiz yok. Her şeyi devletten beklemekte olmaz. Biz millet olarak ne yapıyoruz ona bakalım. Çin’de Uygur Türkleri ölüyor biz buna nasıl bir tepki veriyoruz. Sizce sokaklarda bağırıp çağırmak ve Çin lokantasını taşlamak mı daha doğru yoksa Çin’den gelen malları kullanmayarak tepkimizi koymamız mı daha doğru olur karar sizlerin. O nedenle Çin’de yaşayan Türk kardeşlerimize yapılan haksızlıklara dur demenin en iyi yolu bilinçli vatandaş olmaktan geçmektedir. O nedenle meydanlarda bağırırken kafanda Çin şapkası, sırtında Çin elbisesiyle protesto yapmak sadece maceradan ötürüdür. Sıkıysa ucuz diye sarıldığın Çin mallarını almada ben o zaman adamın dibisin diyeyim..

Sağlıcakla kalın…

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web