ÇOK stresli ve garip bir seçim geçirdik. Seçim sonuçları her ne kadarda ülkemizin menfaatine olmasa da bu durum Ak Parti’nin 13 yılda yaptığı icraatlarının yavaş yavaş anlaşılmaya başlanılmasına sebep oldu. Avrupa’nın bizi bu kadar istememesine rağmen, Ortadoğu bu kadar karışık olmasına rağmen Ak Parti tek başına iktidar sonucunu yakalayamadı. Fakat ben 7 Haziran seçiminden bu güne kadar geçen sürede halkımızın tek başına iktidarın gücünün ne kadar önemli olduğunun farkına vardığını düşünüyorum. Kolay değil di tabi ki de yüzde 41 oy alınması. İçerde ve dışarıda büyük bir karalama operasyonu, kışkırtma, algı operasyonları hep bir ağızdan koro çalışması gibi seslendirilmekteydi. Buna rağmen halk yine Ak Parti dedi. Tarihimizde üç parti yüzde 41 oy almış. Bu başarıyı gölgelemek istemektedirler. Bu ülkede yeni hava limanları yapılmasını istemeyenler, üçüncü köprü yapılmasın diyenler daha hala pişkin pişkin biz ülkemizi koruyoruz, biz ülkemizin sigortasıyız diyebilmektedirler. Aslında bunlar ülkemizin değil Batı’nın sigortasıdırlar. Her seçim sonuçlarında yenilgiye uğrarlar, iktidarı rüyalarında bile göremeyenler halkı nasıl daha fazla kandırabiliriz diye seçimlerde ekonomik bir plan uyguladılar. Emekliye iki maaş verdiler, mazotu düşürdüler iki liranın altına, asgari ücreti iki liraya yaklaştırdılar. Buna rağmen maalesef oyları artırmaya yetmedi ve yerinde saymaya devam ettiler. Ne yapmaları lazımdı? Derhal istifa etmeleri lazımdı, öyle değil mi? Onlar ne yaptılar gündemlerini değiştirdiler. Seçim meydanlarında iftiralar attıkları Ak Parti’yle koalisyon kurma telaşı içerisine girdiler. Allahtan ki Ak Parti dik durup taviz vermiyor bunlara vermeyecek de. Yağdanlığında yağ kalmamış bu kısır siyasetçilerin halka vereceği bir şeyi kalmamıştır. Ülkenin Doğusundan ve Anadolusu’ndan vekil adayı dahi çıkartamayanları bu halk iktidar yapmaz. Ülkesini tanımayan, ülkesinin gerçekleriyle yüzleşemeyen, kafatasçı, özgürlüklerden uzak, söylemleriyle icraatları bir olmayanların aslında emeklilikleri çoktan gelmiştir. Velhasıl konuyu halkı aldatanlara getirmek istiyorum. Seçimler bitti ve yeni seçilen vekiller teker teker milletvekilliği kürsüsüne çıkıp yemin ettiler. Bu durumu hepimizde seyrettik. Seyrederken vekilleri de bir bir inceledik hele bir tanesini seyrederken biraz tuhaflaşmıştım. Meclis kürsüsünden yemin ederken sol elini havaya kaldıran sağ elini göğsüne koyan CHP milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi. Ezilenlerin yanındayız işareti yapması beni düşündürmüştü. Kendi kendime ezilenlerin yanında olan bir insanın CHP’de ne işi olur diye. Belli bir zaman geçti gazeteleri okurken Yılmaz Özdil’in yazısı gözüme çarptı. Ezilenlerin yanında işareti yapan vekilin “rezidans kraliçesi” olduğu yazıyordu. 5 milyon dolar değerinde 3 lüks daire aldığı ayrıca Akit gazetesinin belgelediğini iddia ettiği Buz Residance’ta İlgezdi ailesinin 17 dairesinin olduğu da söylendi. Aslında bu yazılanlar ve mecliste ezilenlerin yanındayım diyen kişi beni hiç şaşırtmadı biliyor musunuz? Biz kapattığımız sayfada geçmişte bunları ve bunlar gibilerini çok tartışmıştık. Bir de bunlar gibilerinin çok başka özellikleridir var sevgili dostlar. Bunlar sıkıştıklarında hemen Atatürk’ün ismini ağzına alırlar. Bir yandan Atatürk derler bir yandan ezilenleri savunup müthiş derecede zenginleşirler. O değerli başkumandan Atatürk’ü mezarında bile rahat uyutmazlar. Politika hep aynıdır. Mağduru oynarlar.

ADIYAMANLI BELEDİYE BAŞKANI

Alın size güzel ülkemin küçük bir ilçesi olan Torbalı’sından bir örnek. Geçmişte 10 yıl belediye başkanlığı yapmış bir insan bir gazete röportajında, “ben bu ilçenin yerlisiyim şimdiki belediye başkanı doğulu” imasında konuşmaktadır. “Benim çocuklarım bu ilçede yaşayacak fakat belediye başkanın çocukları belki bu ilçede yaşayamayacak” sözlerini okuduk. Aslında o beynin altındaki düşüncelerini ifade etmiştir. O kafatasçı zihniyet var. Dedim ya yazımda ülkemin Doğusunda, İç Anadolusundan vekil çıkartamayanlar diye işte bu zihniyet, bu söylemler yıllarca bu ülkenin üzerine karabasan gibi çökmüştür. Bunlarda, “doğulu bizi yönetemez, biz yerliyiz biz yönetiriz” düşüncesi hakimdir. İşte o nedenle mevcut belediye başkanımızın Adıyamanlı olması hazımsızlığa yol açmıştır. Bir de benim anlam veremediğin bir durum daha vardır sevgili dostlar. Bu bir takım insanlarda biz yerliyi demeleri duygusu nerden gelmektedir buna bir türlü anlam verememekteyim. Kim bu yerliler. Başkan Adıyamanlı, bir diğer başkan Konyalı, öteki başkan Adanalı, ötekisi Diyarbakırlı peki bu yerli olanlar kim? Bu ülkenin her bir metre karesinde yaşayan, ataları, dedeleri bu vatan için savaşmış, şehit düşmüş İç Anadolu, Doğulu, Güney Doğulu insanlar yerli değil de kim bu yerliler? Biri çıkıp bana söylesin. Çok ileriye gitmeye gerek yok dedelerinizin nerden geldiğine bakınız, onun babasının nerden geldiğine bakınız hepimizin farklı illerden geldiğini anlayacağız. Hatta hatta bırakın ülkemizi Doğusunu, İç Anadolu’sunu, Yunanistan’ından, Bulgaristan’ından çıkıp gelenleri bile bizler yerli kabul ediyoruz. O vakit artık hiç kimse yerli-yabancı kelimeleri gibi kötü sözleri kullanmasın. Halkı aldatanların maskelerini düşürsün. Bizler biriz, iriyiz, diriyiz biz Türkiye’yiz….Sağlıcakla kalın..