CEMRE; “kor, ateş, ısınma” demektir. Halk kendi arasında baharın müjdecisi olarak cemrelerin düşmesini görmektedir. 20 Şubat 1. cemre havaya, (havaların ısınması) başlıyor. 27 Şubat 2. cemre suya, (suların ısınması), 6 Mart 3. cemre toprağa (toprağın ısınması, toprağa su yürümesi) düşmektedir. Cemrelerin düşmesiyle ağaçlar canlanmakta, çiçekler açmakta, havalar ısınmaktadır. 8-9 Mart kalem aşısı, bağ budama zamanı, 11 Mart kocakarı soğukları, 15 mart kırlangıçların (göçmen kuşların) gelmesi, 17 mart kocakarı soğukları, 18 mart kırlangıç fırtınası, 20 mart Hamsi sonu( bu tarihlerde, dağda eriyen karların denize ulaşması ile, denizdeki tuz oranının değiştiği böylece “hamsinin kulağına kar suyu kaçtı” inancıyla tadının bozulduğu için hamsi yenmediği bilinmektedir.)

21 Mart Nevruz, gece ile gündüzün eşit olduğu gündür. Türk kültüründe bir tabiat, varoluş, diriliş bayramıdır. Kelime anlamı yeni gün, yeni başlangıç demektir. Nevroz ile ilgili birçok rivayetler vardır. Ortak konu barış, eğlence, birlik, dilek dileme, kötülüklerden korunma, sağlıktır. Hiçbir şekilde kavga, kan, dövüş, kötülük yoktur. Bazı bölgelerde “Mart dokuzu” olarak da adlandırılmaktadır. 22 Mart Mart 9’u, 23 Mart Kozkavuran fırtınası, 26 Mart çaylak fırtınası, 28 Mart haşaratların canlanması, 29 Mart Leyleklerin gelme zamanı (leylekler baharı müjdeleyen canlılardır, çünkü onlar sıcağı severler ve her yıl aynı yolu izleyerek gider ve gelirler) olarak bilinmektedir. Fakat bizim ülkemizde Nevroz bayramı yıllarca kolluk kuvvetlerinin önceden hazırlandığı bir durumdu.Bayram şöleni değil, zulmün habercisi gibiydi. Dünyanın dört bir köşesinde bayram şöleni gören Nevruz, bizim ülkemizde kavga ve ölümler getiriyordu. Öyle değil mi? Sevgili dostlar. Özetle geriye dönüp baktığımızda ve bugünle kıyaslamaya gittiğimizde Türkiye’nin demokratikleşme yolunda ne kadar sağlam ve emin adımlarla ilerlediğini görmekteyiz. Devletimiz Nevroz’a bir kara gün gibi değil, kardeşlik, birlik, beraberlik mesajlarının verildiği gün olarak bakıyor. Bugünlere kolay gelmedik, operasyonlar, ölümler, suikastlar, sabotajlar binlerce insan kaybetti bu ülke. Canımız çok yandı, analar ağladı, çocuklar babalarının ardından hep gözyaşı döktü bunlardan bizler ders çıkarmalıyız. Nevroz bayramı artık ülkemizde gerçek kimliğine kavuşma aşamasına gelmiştir. Umarım bu bayramı eskiden olduğu gibi fırsat kollayıp sabote etmeye çalışmazlar. Tüm Türkiye’nin Nevroz Bayramı Kutlu olsun. Barışın, kardeşliğin habercisi olması dileğiyle Kürtçe Nevroz şiiriyle sağlıcakla kalın.

Dısahatibihare

(Yine geldi bahar)

Çave’m yar dıgere

(Gözlerim yâri arar)

Jiberkuıronewroz’e

(Çünkü bugün newrozdur)

Govenda me bo doz e

(Halayımız davamız)

SEÇİM ŞARKISI BENDEN

Türkiye’de siyasi parti sayısının 90’ın üzerinde olduğunu biliyor musunuz? Seçime kadar bu sayı 100’ü bulur.. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Gerçekten zor bir konu.. Şimdi çıkıp bu partilerden ne köy olur ne kasaba desem veya şansları sıfır desek.. Yeni parti kuran veya kurmaya çalışanlar alınacaklar. Veya çıkıp da bu partilerin toplumda karşılığı var.. Seçimde iyi oy alırlar desek.. Yalan yazmış oluruz. Göz göre göre yalan söylemekte olmaz. En iyisi bırakalım kursunlar. İnsan hayalle yaşar. Namık Kemal’in dediği gibi yaşayanı bir, yaşamayanı iki. Bende hayalsiz yaşam olmaz diye düşünenlerdenim. Fakat bu kadar partide olmaz ki demeden geçemeyeceğim. Memleketimde 4 partinin mecliste temsil edildiği 5-6 partinin 0 ile 10 barajı arasında kaldığı bir tabloda 100’e yakın partinin olması düşündürücüdür. Madem böyle yeni parti kurmak moda olmuş. Bende buradan yıllar önce yeni kurulan bir parti için çıkarılmaya çalışılmış şarkı sözlerini bu yeni parti kuranlara armağan ediyorum. Şarkı aynen şöyle; “Gözünü sevdiğim seçmen gardaşım, bizi oylarından mahrum eyleme.Çoluk çocuğunun zekatı olsun, bizi oylarından mahrum eyleme, sağcıysan sağcıyız, solcuysan solcu. Sen bir kervansaray bizler bir yolcu. Ta Başkent’e gider bu yolun ucu,bizi oylarından mahrum eyleme.. Halkımız yeni kurulan partileri hayretle seyrediyor fakat nezaket gereği bu seçim şarkısıda benden olsun…