GÜNLÜK besin ihtiyacımız için sofraya oturur yemek yeriz. Allah’a çok şükür der sofradan kalkar ve günlük hayatımıza devam ederiz. Halkımızın çoğu soframıza gelen ürünlerin nasıl geldiğini, nerden geldiğini, ürünün hangi şartlarda yetiştiğini sormaz ve araştırmaz. Mesela zihinlerde merak edilen konular arasında ülkemiz tohumu dış ülkelerden mi almaktadır? Ülke olarak yerli tohuma önem vermekte miyiz? Yerli tohum için devletimizin herhangi bir teşvik çalışması bulunuyor mu? Hepimizin kafalarındaki soruların cevapları elbette merak uyandırıyor. Tarlalarımızdan mutfağımıza giren ürünler (GDO) Yani genetiği değiştirilmiş ürünler mi?

Sevgili dostlar gıdalarımızla ilgili bir prdorofesörün çarpıcı bir yazısını okudum. Bu yazıyı kısa bir şekilde sizlerle paylaşmak istiyorum. Değinmiş olduğu konuda ülkemizde kalp, kanser, diyabet ve solunum hastalıklarında artış görünmekte olduğunu söylüyor ve ilginç tespitlerde bulunuyor. Dış ülkelerden almış olduğumuz tohumların genetik yapısının değiştirildiğini ve farklı amaçlarda kullanılabilir olduğunu iddaa ediyor. Bir başka tespitinde ise yine ülkemizde çeşitli kan bankalarının kurulduğunu, hemen hemen her ilde ve ilçede vatandaşlardan kan toplandığını belirtiyor. Bu kan bankalarının güvenirliliğinin ne derecede olduğunu, dış güçler tarafından bu kanların birazının ele geçirilme ihtimalinin olup olmadığını söylemeye çalışıyor. Şayet ele geçirilme riski var ise çalınan bu kanların genetik yapısı araştırılıp bize satılan tohumlarla eşleştirilebilme yanının olup olmadığından bahsediyor. Burada akıllara gelen soru şu; acaba son zamanlarda tarlalardan mutfağımıza gelen ürünler, insanlarda artış gösteren hastalıkların sebebi midir?

Topla tüfekle yenilmeyen bir millet gıdayla mı çökertiliyor? Ülkemizde artış gösteren hastalıklar neyin habercisi? Dışarıdan ülkemize gelen tohumların genetiğinin değiştirilip değiştirilmediğini anlayan ve bu konuda testten geçiren bir mekanizma var mıdır? Zaman zaman dedelerimiz bizlere hastane yüzü görmediğini anlatırdı. Eski insanların yemiş içmiş olduğu ürünler doğaldı. Şimdi ise yiyip içmekte olduğumuz ürünlerin ne derece sağlıklı olup olmadığını bilmemekteyiz. Her ülkenin değerleri vardır. Gıda da o değerler arasında olmalıdır. Dışarıdan tohum almak yerine yerli tohumu desteklemeliyiz. Halkımızın üzerinde bir boş vermişlik duygusu artmış durumda. Sormaz, araştırmaz, düşünmez hale geldik. Çocuklarımızın geleceğini düşünmeliyiz ve gıda konusunda bilinçli tüketici haline dönüşmeliyiz. Peki, sorun sadece tüketicide mi? Maalesef değil… Yetkililerimiz gıdayla ilgili “Halk sağlığı merkezleri” neden kurmuyor? Halkımız böyle kurumlara yönlendirilmelidir. Söylemiş olduğumuz gibi işin başı yerli tohuma dönmemizden geçmektedir. Aksi halde “Çılgın Türkler” yerine “Hasta Türkler” olarak anılma riskimiz var. Sayın Cumhurbaşkanımız konuyla yakından ilgilendiğini ifade etti. Ve ünlü bir gıda doktorunu görevlendirdiğini biliyoruz. İnşallah yakın zamanda bu sorun tamamen giderilecektir.

Sağlıcakla kalın.