Haftayı MHP’yi yazmakta geçirdik, uzun bir ara verecektim ancak, Fikret Dalgıç’ın açıklamalarının üzerine eski İlçe Başkanları Musa Serbest ile Behçet Çınar da topa girince yazmak kaçınılmaz oldu. “Delinin biri kuyuya bir taş atar 50 akıllı taşı çıkarmak için uğraş verir” sözü benim MHP’deki parti içi muhalefeti yazmamla gerçek oldu. Siyasetçilerin medyatik yönü oldukça etkili olmalı. Basında çıkan açıklamaları ne kadar ses getiriyorsa o kadar halkta karşılık görür. MHP’de ki parti içi muhalefet de Yurdadoğ Mutlu, Tevfik Taner Aygüneş, Yasemin Çimi adı geçiyordu ancak Fikret Dalgıç’ın açıklamaları tabanı da tartışmaya çekti. Ben bugüne kadar eski başkanların yeni İlçe Başkanını destekleyici açıklamalarına tanık olmadım. Bu anlamda MHP’nin eski ilçe başkanları Musa Serbest ile Behçet Çınar’ın bugüne kadar görülmemiş bir adım attılar. Bu tartışmaların bu seviyeye gelmesine sebep olan Meclis Üyeleri Çimi ve Aygüneş, gerek İzmir İl Başkanlığında gördüğü ilgi, gerek Torbalı’daki bu tablodan ders çıkarmalılar. Yurdadoğ’a istediğiniz kadar zaman, imkân verin Musa Serbest ve Behçet Çınar’dan bu desteği alamazdı. Sevgili okurlar demek ki ne ekersen onu biçersin, Yurdadoğ eğer ki bu güne kadar iyi ve yerinde işler yapmasaydı bu gün Eski İlçe Başkanları kendisine sahip çıkmazdı.

DALGIÇ’IN HEP ARKASINDA DURDUM

Madem MHP ile başladık, MHP ile devam edelim. Dün bu köşede MHP’nin Torbalılı milletvekili adayı Halit Dalgıç’ın babası Fikret Dalgıç’ın açıklamalarını okudunuz. Dalgıç, oğlunun hedefleri ve nasıl vekil adayı olduğu ile ilgili çarpıcı mesajlar vermişti. Bunun üzerine MHP İlçe Başkanı Yurdadoğ Mutlu beni aradı ve süreci bir de kendisi anlattı, “Fikret Dalgıç’ın sözünü ettiği Hasan Kudayyılmaz arkadaşımız önce bana geldi adaylık için, ben de kendisini İl Başkanlığına bildirdim. Kudayyılmaz yol-yordam biliyor. İzmir’den adaylık düşünen bir profesörü bile İl Başkanlığına gönderen bir genel başkanımız varken yol-yordam bilmeden iş yapmak olmaz. Biz buna uyduk. Kaldı ki ben ilk günden son güne kadar hep Halit Dalgıç’ın arkasında durdum, hep birlikte çalıştık. O da 8. Sırada olmasına rağmen çok çalıştı. Fikret Dalgıç bu açıklamaları ile sadece oğluna zarar verir. Yakında açıklamalarım olacak. Fetrek Sultanlar Vadisi projesinin etrafındaki arazilerin sanayi imarlı olması için kimler, kimlerle görüştü tek tek açıklayacağım. Lafa gelince MHP’li görünüp kendi çıkarı peşinde koşanları açıklayacağım. Kimse kendini milletten üstün görmesin. Biz, milletin temsilcisiyiz” dedi.

Gördüğünüz gibi mesaj yüklü açıklamalar yaptı. Lafın kime gittiğini muhatapları anlar, siz hiç merak etmeyin. MHP’yi önümüzdeki günlerde daha çok takip edeceğiz demekki…

KUŞÇUBURUN’DA SİYASET HIZLI

Uzun zaman oldu gazeteci olarak Kuşçuburun’a gitmeyeli. İlk önce Mustafa Çavuşoğlu’na gittim, çayını içtim. Deveciler Derneği Başkanı Mehmet Yavaş’ın deve haberinden açılınca konu, kendisinin de bir devesinin olduğunu öğrendim. Deve güreşi organizasyonu ile bir ara ilgilenince benim de merakım oluşmuştu. Kısacası deve güreşi nasıl olur, nasıl güreşir, sağ tekçi mi, bağlıyor mu, çırpıyor mu az çok bilgi sahibi olmuştum. Torbalı Emlak’ın sahibi Necati Özlek’in yanına gittim, Torbalı siyasetini ve siyasetçisini çok iyi bilen biriyle tanışma fırsatım oldu. Torbalı’daki siyasetçilerin özgeçmişi bildiği gibi siyasetçilerin tarzını da çok iyi bilen birisi. Necati abi Torbalı siyasetinde jenerasyonun değişmesinde yana. Kuşçuburun’da gezip sorunları ve talepleri öğrenirken Muhtar Hayati Ateş’i görmeden, çayını içmeden sıcak sohbetini dinlemeden Torbalı’ya gelmek olmazdı. Muhtarın telefonu Belediye Başkanı gibi çok çalıyor, herkesin derdi ve sorununa çözüm arayan muhtar birçok muhtara örnek olsun. Mahallelinin derdi çok. 2.400 kişinin yaşadığı mahallede kanalizasyon olmaması büyük sıkıntı. İzmir-Aydın yolu mahallenin içerisinden geçiyor ancak yatırım yok. Yeni açılan kafeterya sahipsizliğe terk edilmiş, yollardaki ağaçlar ise kurumaya terk edilmiş. AK Parti CHP çekişmesine ise rastladım, oy dağılımında ise 1,5 yılda çok değişim olmuş.

TORBALISPOR’A BİR ÖNERİM VAR

İşin gerçeğini söylemek gerekirse Türk Milletinde bir gariplik var, Türk milleti kendi gelenek ve ananelerini yerine getirdiği gibi, Dünyanın farklı ülkelerindeki geleneklere de sempati duyuyor. Dün gazetemizde yayımlanan, “Brezilya usulü doğum günü” haberini okumuşsunuzdur. Kaleci antrenörü Alper Tokol’un doğum günü kutlaması Brezilya usulü yumurta ve unlu oldu. Manası nedir, neden yapılır bilmem ama bu gelenek sanırım pasta yapmayı bilmeyen beceriksiz bir aile tarafından keşfedildi. Hıristiyanlar gibi yılbaşı kutlar, Brezilyalılar gibi doğum günü kutlarız ancak Müslüman’ın bayramı olan Cuma’ya gitmeye üşeniriz. Nedir bu özenti, nedir bu kadar asimile olmamızın nedeni anlamak mümkün değil. Madem Brezilyalılar gibi doğum günü kutluyorsunuz, bu kadar özeniyorsanız Katolik ve Protestanlara maç öncesi “feijoada” yiyin, tarifini de biliyorsunuzdur. Hatırlatayım salçalı domuz sığır eti ve barbunya fasulyesi ile pişiriliyor. Yemeğin yanında garnitür olarak pirinç, lahana gibi yiyecekler yeniyor. Sakın yanlış anlamayın, “feijoada” Brezilya’nın geleneksel yemeği, geleneklerine çok önem veriyorsunuz ya.