Seçime bir haftadan az bir zaman kaldı… 10 Ekim’deki kitlesel terör olayı siyasi partilerimizin seçim çalışmalarını da olumsuz etkiledi… Mitinglerin çoğu iptal edildi. Seçim çalışmaları, daha çok, yazılı ve görsel basın alanına kaydırıldı, TV reklam filmlerine yöneltti partileri.

***

Ülkemiz, koalisyon görüşmelerinde herhangi bir sonuç çıkmaması üzerine bir kasımda erken seçime gitme kararı alındı. Bana öyle geliyor ki bu defa seçmen; ülkeyi erken seçime mahkum eden siyasi partileri cezalandıracak gibi. Tepkiler o yönde bakalım, bir kasımda sonuçları göreceğiz…

Erken seçim ülkeyi iki milyar liralık bir ekonomik yük getirecek birçok kişi seçim sonuçlarının fazla değişmeyeceğini söylese de kimse kesin bir rakam veremiyor… Bu bağlamda iki seçim arasındaki süre zarfında CHP’nin tutum ve tavrını değerlendirmek istedim.

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu seçim bildirgesini açıklarken izledim. Özgüveni olan, söylediklerini gerçekleştirme inancına sahip bir lider profili çizdi… Güzel konuştu, dinlerken tat aldım, etkileyiciydi… İddialıydı, yol haritasını vadesiyle belirlemişti. İki ay, yüz gün, bir yıl, iki yıl vb. zaman dilimleri içerisinde yapacaklarını belirlemesi bu iddialarını daha somut bir duruma getiriyordu. Ekonomiyi iyi bilen kadroları olduğunu hissettirdi, seçim beyannamesinin en temel omurgasının “Gençlik” olması da önemliydi. Onlara iyi bir ülke mirası bırakmak isterken sorumluluk almaları gereğini de dillendirdi. Seçim beyannamesindeki vaatlerini anlatırken diğer parti lideriyle polemiğe girmeden konuşması da güven vericiydi; puan kazandırdı Kılıçdaroğlu’na ve CHP ye… Geçen hafta içerisinde TUSİAD’da yaptığı ekonomi ağırlıklı ve bildirgenin içerisiyle ilgili konuşması da aynı güven ve özgüveni perçinliyordu. İşveren çevresinden olumlu not aldı…

7 Haziran sonrası süreçte ülke yönetiminde sorumluluk almak için her konuda olumlu yaklaşan diğer partilere “evet” diyen, ülkemiz için ne yapacaksak birlikte yapalım diyen CHP ve Kılıçdaroğlu’nun bu davranışları halk nazarında olumlu yankı bulmuştur, diye düşünüyorum.

Ülke olayları ile ilgili Genelkurmay Başkanı’yla görüşmesi, Başbakan Davutoğlu’nun kapısını çalması seçmen tabanınca sempatiyle karşılandı. Seçmen dört parti birbiriyle konuşmaz haldeyken bunların üçüyle konuşa bilen tek partinin CHP olduğu sonucuna ulaşmıştır.

***

Önümüzdeki seçime en yüksek moralle girecek parti CHP olacağı kanısındayım. Neden mi? CHP’nin ön seçim yaparak parti içi demokrasiyi kısmen de olsa işletmesi parti tabanını diri tutmuştur. Bunun dışında hem seçme iyi hazırlandı hem de bu iki seçim arasındaki süreci iyi yönetti CHP… Koalisyon görüşmelerinde uzlaşmacı, sorumluluk sahibi ve disiplinli bir görüntü vermeleri ve masadan en son kalkan taraf olması da komisyonca olumlu karşılandı. Bu durumda CHP ye artı puan olarak dönecektir. Birçok araştırma şirketi ve köşe yarının ortak kanısına göre CHP bu seçimlerde her üç partiden de oy alabilecek potansiyele sahip tek partidir. AKP’den ekonomi seçmenini, HDP den bir önceki seçimlerde baraj için oy veren yüzde birlik seçmen grubunu, MHP’den de parti AKP’ye koltuk değneği oldu diye kızan ulusalcı seçmenin oyunu olabilir… Vatan partisine oy vermiş olan seçmen bu seçimde CHP’ye yineleyecektir diye düşünüyorum… Bütün bu olay ve nedenlerin CHP’nin oyunu arttıracağını, CHP’nin bu seçimlerde tek başına iktidar olamasa bile yüzde 30 oranını aşacağını sanıyorum bu olumlu rüzgârların çoğalması CHP oylarını da yükseltecektir.

***

Ülkemiz kötü günlerden geçiyor. İçerde ve dışarıda olumsuzluklar yaşıyoruz. Ülkemizin bugün öncelikli sorunu, bu kötü gidişin önlenmesi, demokrasimizin yeniden inşası, özgürlük ve barışın içerde ve dışarıda yeniden var edilmesidir. Bugün Türkiye’de din, mezhep, ırk ve milliyet ayrımı yapmadan, sosyal demokrasinin evrensel ilkeleri çerçevesinde herkesi kapsayan demokrasiye bağlı bir parti olduğu için CHP diyoruz.

Bu konuda desteklenmesi ülkemizdeki demokratik rejimi de güçlendireceği kanısındayım. Bu ülke hepimizin, seçim sonrası da birlikte barış içinde yaşayacağız. Dileğim kimsenin burnunun kanamadığı barış içinde bir seçim süreci yaşamamasıdır. Hepinize sağlıklar dilerim. Hoşça kalın, dostça kalın.