VAN depremi sonrasi, aslinda ulusumuzda var olan, paylasma duygusu, yardimlasma düsünceleri insani degerleri yeniden ayaga kaldirarak birlik ve bütünlügümüzü perçinledi. Bu soku atlatmak iyilesmek yeniden ayaga kalkmak bilimsel verilere dayali çalismak, yeni yapilanmalara yönelirken devlet sefkatini de kullanarak gerçeklesir. Yilmadan, usanmadan çalisip yenilmemekten geçer. Tabi;bu süreci iyi yönetecek, organize edecek kadrolarla gerçeklesir, acilari azaltmanin yolu budur. AKP hükümetinin bu süreci iyi yönetebildigini söylemek mümkün mü?
***
Ulkemiz jeolojik yapisi geregi bir deprem kusaginda… Bilim insanlari her an hazirlikli olmamizi söylüyorlar. Van’da artçi sarsintilar devam ederken Ege’de de bir deprem yasadik. Korktuk. Izmir’imiz de binalarin yüzde yetmise yakininin 6.2’lik bir deprem dahi dayanamayacagi söyleniyor. Bayrakli Belediyesi Deprem Etüt Merkezi’nin 18 kamu binasinda yaptigi dayaniklilik testi sonucunda tamaminin riskli oldugunu okurken içim titredi. Hani Van’da küçük bir kiz çocugunun Cumhurbaskanimiz Sayin Abdullah Gül’den çorap istemesi hepimizin içini titretmisti ya iste titredi. Ne desin yavrucak? Ayaklari kar suyu içinde morarmis, üsüyor…

Deprem sonrasi bölge insaninin psikolojik çöküntü yasadigini da tahmin etmemek mümkün mü?

Kar altinda, isitilamayan çadirlarda üsüyen insanlarin tepkisi normal degil mi? Yardimlarin dagitilmasinda ki aksakliklardan Vali’yi sorumlu tutan yurttaslarin “Vali istifa” deyislerine bile tahammülsüz bir “ileri demokrasi” de polisin biber gazi sikarak insanlari dagitmasi, depremin en kazinin sokunu yasayan yöre insanimiz üzerinde psikolojik bir çöküntü yaratmistir. Enkazdan çikan insanina  devletin biber gazi sikmasi hangi hakli gerekçeye dayandirilabilinir?

Hükümet bu süreci iyi yönetemedigi gerçekligini kabul etmelidir. “Deprem vergilerini yol, okul vb yerlere kullandik” diyen Maliye Bakani’ndan sonra “Böyle bir vergi türü yok” diyen yöneticiler çelismiyor mu? “Bu kis zor geçecek” diyen Basbakan’in sözleri “Bu kis zorda kalacaksiniz” anlamina gelmez mi? Bu sözler sok geçirmis insanlari sakinlestirir mi?

Artçi sarsintilar sürerken sehir ve sehircilik Bakani Bayraktar’in; “Kontrol ettik, çatlaklara aldirmayin, evlerinizde oturabilirsiniz” dedikten sonra 5.4 siddetindeki artçi ile yitirdigimiz elliye yakin insanimizin ölümünden kim sorumlu olacak?
***
Van’da artçi sarsintilar devam ederken Izmir de sallandi… Torbali’miz da seksen yildir uyuyan bir fay hatti üzerinde. Allah ülkemizi ve tüm insanligi büyük felaketlerden korusun. Lakin bize verdigi akli kullanmak gerekmez mi? Ne diyor bilim adamlari: Deprem öldürmez, bina öldürür. Bu gerçegi unutmadan, yasadigimiz binalari ona göre yapmaliyiz.
Van depreminin ortaya çikardigi gerçeklikleri görmemiz gerekiyor.

Önlemlerimizi ona göre almali ve gerekli dersleri çikarmaliyiz. Van’da artçi sarsintilar devam ediyor ve gerçekler ortada. Bölgeye kurtarma ekiplerinin sevki ve bu ekiplerin organize edilmesi konusunda yurt disindan yardim kabul etmemenin yanlisligi anlasilmistir. Yardim dagitiminda önemli eksiklikler oldugu için zaman zaman yardim kamyonlarinin yagmalandigina tanik olduk.

Deprem sonrasi dogan güven boslugu nedeniyle 500 bin kisiye yakin insanimiz kenti terk etmis. Hasarli hastanelerde hizmet verilmeye devam edildigi için en küçük artçi depremlerde bile hasta ve saglik personeli binalari bosaltmak zorunda kaliyor, korkudan, geceyi bahçe ve sokaklarda geçiriyorlar.

Okullarin durumu da hastanelerden farksiz. Buna ragmen egitime baslanmasi dogru mu? Düsündürücü bir durum. Çadir kentlerde ciddi sorunlar var. Isinma, barinma, yemek, tuvalet ve banyo ihtiyaçlari konusu henüz rayina oturtulamamis. Deprem sonrasi soguk ya da yangindan can veren çocuklarin sayisi sekize yükselmis. Çadir kentlerde bulasici hastaliklarin tehdit unsuru oldugu söyleniyor. Bölgede baska bir çok sorun yasanmakta artçi sarsintilar da devam ediyor. Yaralarin sarilmasi ne kadar zaman alir, bilemiyorum.

Belirttigimiz sorunlar bu konunun gerçekligidir. Dilegimiz en kisa zamanda çözüme kavusturulmasidir. Sagliklar diliyorum.
Hosça kalin, dostça kalin