Büyük Torbalı

Çiftçi ne yapsin

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
Çiftçi ne yapsin
Mustafa YETKIL( mustafayetkil@buyuktorbali.com )
357 Görüntüleme
31 Ocak 2012 - 22:05
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Günümüz çiftçisi karamsar, yarinindan endiseli, örgütsüz bir yasam sürmeye çalisiyor… Kendisini sahipsiz hisseden bir ruh hali içinde. Borç bataginda, basi önde, çaresiz.
Ilkokulda bizim kusaga; “Dünyada kendine yeten birkaç ülkeden biriyiz” diye ögretilirdi… Simdilerde tarim ürünleri ve hayvan ithal eden bir ülke olduk. Cumhuriyetimizin ilk yillarinda; “Köylü milletin efendisidir” diyen ve çiftçi sorunlarini dinleyen bir liderin ardindan yeserdi Anadolu boz kirlari. Atatürk’ün yurt gezilerinde eli nasirli çiftçilerimizin ellerini ne karda içten, samimi, deger veren bir anlayisla siktigini gösteren bir çok fotografini sizler de görmüssünüzdür. Kurtulus savasini gerçeklestiren bu insanlarimizin yanik yüzleri, nasirli elleriyle Cumhuriyetin yerlesip güçlenmesine ve bugünlere ulasmamiza katki sunmuslardir… Simdilerde sorunlarini anlatmak isteyen çiftçiye “Anani da al git!” diyen bir basbakanin ülkesinde yasiyoruz… Çiftçi ikinci sinif vatandas gibi. AKP iktidari döneminde Türkiye yoksullasiyor, gelir dagilimi dengesiz… On bin dolar kisi basina gelirden söz ediliyor fakat halkin büyük bir bölümü yoksullasiyor. Yoksul ve zengin arasinda ki uçurum açiliyor. Adaletli bir dagilimdan söz etmek mümkün degil. Küçük çiftçi, hayvancinin cebinde para yok. Geçen gün bir çiftçi arkadasim durdurup: “Mustafa’cim, yasimiz 60’lara gidiyor. Geçmiste böyle sikinti içinde yasamadik. Cüzdanimizin bir kösesinde ya da bir yerde bes on bin liramiz olurdu. 170 dekar yer isliyorum ama param yok. Inan, çocuklar ya da hanim bir sey isteyecek diye evimden erkenden çikiyorum. Köylünün cebinde çay parasi yok, kahveye çikamiyorlar. Çocuklarimizdan utanir olduk.” Diyordu.
***
Ulke olarak, ürün çesidi bakimindan çok zenginiz. Basi karli daglarda kardelenler açarken dagin eteklerinde limon yetisiyor. Her türlü sebze, meyve ve sanayi ürününün yetistirilmesine el verisli bir cografyadayiz. Hayvanciliga el verisli bir iklimde yasiyoruz. Yagin litresi bes lira, süt sudan ucuz, bugday bir ekmek parasi degil, findik aracinin kazandigi bir ürün, pamuk bes alti yildir yüz kurus ile yüz elli kurus arasinda. Hayvan ithal ediyoruz. Masraflar artarken üretici çiftçi daha da yoksullasiyor. Çiftçi; tarim isçisi, emek ortagi, toprak kölesi… Siyaseten de deger verilmiyor. Hangi partide köylüçiftçi milletvekili var? Sorunlari dillendiriliyor mu?
***
On yil öncesine kadar ülke nüfusumuzun yüzde 3035’e yakini tarimdan geçinirken neoliberal sistem sahiplerince yüzde yirmilerin altina çekilmeye çalisildi. Sayin Canan Yarar’in pazartesi günkü yazisinda belirttigi gibi ülkemizin köylü nüfusunda bir azalma var, göç var. Büyük kentlerimizin varoslarinda nicelik artarken nitelik bakimindan gelistiremedigimiz çiftçiisçi arasi niteliksiz, köyden beslenen bir ara katman, kentlesen ama kentlilesemeyen, kentli kültürü olmayan insanlarimiz yasiyor. Artan kent nüfuslariyla birlikte; açlik, yoksulluk yaninda suç oranlarinda da bir artis yasaniyor. Torbali’miz da bu kentlerden biridir.
***
Çiftçimiz AKP iktidari döneminde daha da yoksullasti. Bu durumu rakamlarla da anlatabiliyoruz. 2000 yilinda bir kilogram pamuk 75 kurus, bir litre mazot 75 kurus, bir çuval gübre 5 liraydi. 2012’de pamuk 1.30 1.50 arasinda, bir litre mazot bes kat, gübre 15 kat artmis demektir. Ithal ve hibrit tohumlarin artis hesabi yapilacak gibi degil. GDO’lu tohumlarin sagligimiza verdigi zarar ve yerli tohumlarin kaybolmasi da cabasi. Son yillar da yerli tohumlara da organik tarima dönüs çabalarini takdirle izliyorum. Çiftçimiz ne yapsin nereye gitsin? Tarim politikasi olmayan bir ülkede ne üretse para etmiyor, devlet destegi de yok. Ustüne üstlük dogal afetlere karsi da korumasiz. Ulkemiz ovalari, seralari bahçeleri sular altinda. Gelecegini; oglunun dügününü, kizinin çeyiz hazirligini sular altinda kalan ürünlere baglamisti. Delikanlilarin, genç kizlarin hayalleri bir baska yila ertelendi. Çünkü borç bataginda çiftçi. Hükümetin çiftçi borçlarini silmesi, tarimi ve çiftçiyi desteklemesi. Mazotta ÖTV’yi kaldirarak fiyati yari yariya indirmesi gerekmez mi? Balikçilarimizin ekmek teknesi için yaptigini çiftçi için niçin yapmaz?
***
Çeliskiler ülkesindeyiz. Gübrenin KDV orani yüzde 18. 1 Agustos 2004’ten bu yana pirlanta, elmas ve yakutun KDV orani ise yüzde sifir. Yani zenginlerin kullandigi süs esyasi, degerli taslardan KDV alinmiyor. Tamam bir sey demiyoruz ama gübre ve tezegin KDV’sine de pirlanta, elmas ve yakutun tarifesi uygulansa olmaz mi? Olmuyor! Çiftçimiz bunun ne anlama geldigini anlamistir sanirim.
Çiftçi örgütsüz. Tarim kredi, Taris, Ziraat Odasi gibi kurumlarin yetkileri ellerinden kismen  alinip hükümete baglandi. Sorunlarin kökten çözümü örgütlenmekten geçer. Bati ülkelerinde oldugu gibi “çiftçi sendikalari’nin örgütlenmesi geregine inaniyorum… Urettigi; pamugun, yagin, narenciyenin, karnabaharin, bugdayin vb fiyatini kendi belirlemelidir. Köylümüzün, çiftçimizin gerçek anlamda “milletin efendisi” olmasinin yolu budur.
Kolay gelsin, iyi ürünler, iyi fiyatlar çiftçi arkadaslar.
Hosça kalin, dostça kalin

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web