Büyük Torbalı

ESKİMEYEN KENTLER

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
ESKİMEYEN KENTLER
Mustafa YETKIL( mustafayetkil@buyuktorbali.com )
411 Görüntüleme
07 Mayıs 2015 - 8:29
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

ESKİMEYEN kentler vardır. Binlerce yıldır içinde yaşanılan mekânlarıyla… Roma, Paris, Moskova, Venedik, Madrit ve birazcık da hala direnen İstanbul gibi… Kentleşme uzmanları Paris’in altında bir Paris daha vardır derken kentin altyapı güçlülüğünden söz ederler. Atık suların aktığı, temiz su borularının geçtiği telekomünikasyon sistemlerinin döşeli olduğu, binlerce yoksulun içinde yaşadığı bir altyapıdan söz ederler.

“Tüm yollar Roma’ya çıkar” sözü laf olsun diye söylenmemiştir. İnsanlar bu kentleri görmeye, yaşamaya giderler. Bunlara müze kent de denilir… Bizim şehirlerimiz eski ve yeni diye ayrılır. Geçen yıl tekrar gittiğim eski Mardin müze kent gibidir. Urfa’nın, Bursa’nın eski çarşıları… Beton yığınına dönüştürmeye çalıştığımız şehirler padişahı canım İstanbul da hala direniyor Sanki yüksek katlı dev binalar yapmak medeniyetin göstergesiymiş gibi… Değil değil! Ranta kurban ettik diğerleri gibi İstanbul’u muzu da. İlçemiz gibi İstanbul’da Araç çokluğundan park yeri bulamıyor. İnsanımız kaldırımlar park yeri gibi kullanılıyor. Dün bu nedenle bir araba çarptığı için bir yurttaşımızın yaşamını yitirmesi haber konusuydu. Suçu ne belediye ne valilik ne devlet kabulleniyor. Ucuz ölümler ülkesiyiz vesselam…

Sevgili Can Yücel, İstanbul’un rant uğruna yok edilişini ne kadar çarpıcı anlatır: “Ah İstanbul ah! / Sen bugünleride mi görecektin./ Onca saltanattan sonra/ müflis bir bankaya mı dönecektin.” Yada daüssıla şiirindeki deyişle: “Hani nerde o İstanbul / Nassı koymuşlar ki O’na, / İstanbul’u kodunsa bul!”

***

Gelelim muradımıza. Denizden İzmir’e hiç baktınız mı? Deniz kenarında sekiz-on katlı evler… İyot kokusunu da imbatı da salmıyor kent içine. Bu ülkede bilim insanları, mimarlar, mühendisler, aydınlar, hukukçular ne derse hep tersi yapılıyor… Eskimeden katlediliyor. Kentler. İzmir’imiz buna rağmen dünyanın en iyi yerleşim yerlerinden biriymiş. Şimdi sıkı durun; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle Konak Meydanı- Alsancak limanı arası Kordonda bulunan binaları on metre daha yükseltme kararı almış. Yani deniz kenarındaki binalar ortalama dört kat daha yükseltilebilecek… Rant uğruna bir kent katledilecek!! Uzaydan bakıldığında Çin Seddi gibi bir yükselti girecek denizle İzmir’in arasına, Kent hapsolacak…

Eski İzmir iki katlı, bahçeli Cumbalı Rum evlerini yıllar önce ranta teslim ettik kimse durdurmadı… Güzelyalı, Göztepe, Balçova, Narlıdere taraflarında evleri içinden denize inen merdivenlerinde tekneleri bağlı yalıları, 45-50 yıl öncesinin İzmir’i çocukluk anılarımızda ve dönem resimlerinde kaldı… Artık; “Denizi kız, kızı deniz./ Sokakları hem kız, hem deniz kokan.” İzmir’de şiirlerde kalacak… Camileri, kiliseleri, sinagogları, Asansörü, Kemeraltı çarşısı ve etrafında restore edilmiş birkaç hanıyla eskimeyen İzmir buralarıya soluk alıyor, direniyor… Eskimeyen kentleri seviyorum. İzmir’de Kordondaki binaların rant uğruna on metre daha yükseltilmesi deliliktir…

***

Kentlerin, binaların, sokaklarında bir ruhu, kişiliği olduğuna inanırım. Sinan’ın bir eserine dokunduğumda Sinan’ın eline değer elim. Metropoliste iki bin yıl önce yaşanmış hemşerilerimin ellerine dokunur elim. Her binanın, kentin, sokağın bir hikâyesi vardır. Torbalı’mızın da binlerce öyküsü yok mu? Var! Belediye meydanlarından Ertuğrul kavşağına 45-50 yıl öncesini düşünün bir. Bahçelerinde meyve ağaçları, çiçekler, tulumbası olan tek katlı, iki katlı bahçeli evler. Nefes alan bir Torbalı vardı… Şimdilerde Belediye Meydanı’ndan Ertuğrul’a kalın duvarlı bir labirentte hiç hava almadan, güneşi görmeden yürüyormuşum gibi geliyor. Geçmişte kalan Torbalı daha kişilikli bir kent değil miydi?

İki çay arasında bulunan verimli toprakların rant uğruna imara açılmasına akıl sır erdiremiyorum. Yakın dağların eteklerine uydu kentler yapılsaydı hem çaylarımızı hem topraklarımızı kurtaramaz mıydık? Çok mu geç kaldık?

Sabah yürüyüşlerim sırasında Kipa’nın arkasındaki arazilerin de imara açıldığına tanık oldum… Toprağın böğrünü hançerlercesine binalar yükseliyor. Çocukluğumuzu yaşadığımız; ballı incirlerin, altın sarısı üzümlerin, kokulu armutların, çağla bademlerin yanında her türlü sebze ve meyvenin yetiştirildiği yılda iki ürünün alınan bu toprakları imara açmak doğru mudur? Fabrika yapan fabrikalar kurabilirsiniz ama toprak yapan fabrika yoktur. İnce bir toprak tabakasının milyonlarca yılda oluştuğunu biliyoruz. Bu verimli arazileri rant uğruna betonlaştırmak yazık değil mi?

Yazık oluyor bu ilçeye de ülkeye de kentli olamıyor, kentlilik bilinci de oluşturamıyoruz, kentlilik kültürü de oluşturamıyoruz… Biz eskimeyen kentler yaratamadık. Havasız, güneşsiz, ruhsuz, kişiliksiz yaşanmaz şehirler yaratıyoruz. Yazık!

Hoşça kalın, dostça kalın.

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web