“Bir Söz” : Karanligi lanetlemektense, bir mum yakin. Konfüçyus
Gözlemlerinizle bas basa kalip, birlikte yolculuga çiktiginiz oluyor mu? Her sey ne denli ters deyip hayiflaniyor musunuz? Ben “dengesizligin denge” ve aslinda olumsuzluklarin ögretmenim olduguna inananlardanim. Karnimiza sanci sokan siyasetten “keçi gribi”! nedeni iklime kadar hayatin akisinda var olan her olgu “baska türlü olunamadigi” içindir. Olaya bakisimiz etkilenme derecemizi belirliyor. Ne dersiniz?
Gerard de Nerval, (22 Mayis 1808 – 26 Ocak 1855). Fransiz sair, yazar ve gezgin Gérard de Nerval, Romantizmin en güçlü temsilcisi olup,Sembolizm (Simgecilik) ve Sürrealizm'i(Gerçeküstücülük) etkilemis, çagdas Fransiz siirinin hazirlayicilarindan olmustur. Birçok defa Türkiye'ye de ugramis, Istanbul'un en çok mezarliklarini begenmistir. Dünya edebiyat tarihinin en önemli sairlerinden ve yazarlarindan biridir.
Birçok kez akil hastanesinde tedavi gördü. Paris’te bir sokak lambasi direginde asili olarak bulundu.
Sezai Karakoç, (22 Ocak 1933), sair, yazar, mütefekkir ve siyasetçidir. Dergiler çikardi. Gençlik döneminde Pazar Postasi’nda Ikinci Yeni akimi dogrultusunda siirler yazdi. Daha sonraki yillarda tümüyle kendi siirine yöneldi. Yeni biçim arastirmalarina, degisik imgelerle kendine özgü, mistik ve Islami içerige yer veren eserleriyle kusaginin en iyi sairleri arasina girdi. Gazete yazilarinda Islam toplumlarinin çagdas dünyadaki konumlarini ele aldi. Eski Türk uygarliklarina iliskin degerlerle, çagdas bir kisilik olusturma düsüncelerini isledi.
Lord Byron (ya da George Gordon Byron) (22 Ocak 1788 – 19 Nisan 1824) Ingiliz sair ve Romantizm‘in en önemli karakterlerinden biriydi. Eserleri arasinda belki de en taninani Don Juan idi. Halen; Avrupa‘nin en büyük sairlerinden biri olarak görülür.
Lord Byron’un ünü sadece yazilarindan degil ; gösterisli yasamindan, asklarindan, borçlarindan, ayriliklarindan ve aile içi ve evlilik disi iliskilerinden de geliyordu. Lady Caroline Lamb tarafindan “kizgin, kötü ve bilinmesi tehlikeli” olarak tanimlanmisti. Italya‘nin Avusturya karsisindaki direnisi Carbonari‘de bölgesel bir liderdi ve Yunan Bagimsizlik Savasi‘nda Türklere karsi savasti ve Yunanlilar tarafindan bir kahraman olarak kabul edilir. Atesli bir hastaliktan öldü.
Siirle kalin…
“Bir Deneme”
Her Son Bir Ilke Gebedir
Rahvan atin ritmik yürüyüsünden erinçlik gibidir ilk doguslar. Ilk dokunuslarin kiskanilasi örgüsüdür tasiyan ve sonsuzluga yer çekimsiz uçusun tadi.
Göz degmesinden kivilcim, el degmesinden alev, dudak degmesinden yangina varis. Mandalina bahçesinin dayanilmaz iitrinda kelebek uçusu, siir ahenginde pinar berrakligi,
ressamin en sevdigi peyzajin naif durusu, günesi görmek her yüzde ve cennette sonsuz kaybolus.
Bir göz segirmesidir ahsap teknenin su almasi…
Noktali vuruslar kapisinin solmaz gülünden sifresi çözülmüs kirik zirha yürürüz. Bir veda havasi çalar her adimda akortsuz gitar. Yolculuk yalanci bahar gibidr
bir baska bahari gerçek tahtina oturtma çabasinda. Kekeme dil tekrari ve insafsiz denizin gel gitlerinde kumsalla ask yasamasi rüzgarin günahinda.
Miyomu büyümüs kadindir korkularin saklanisi, inis ve çikislarindan biliriz afise saklabanlari, sir kaplar en asifte halimiz, donuk ve yorgun gözlerimiz
isiksizdir dinlenmesiz uykularda. 30 Subat beklentisi törpüler inancimizi, gelmeyen mutun aslinda vaktinden önce geçmis bir meçhule kalkan gemi oldugu
gerçegi çarpar çikmaz sokagimizin uyumsuz duvarina. Titreyen ellerin tapinmasi vedaya.
Her gidis bir gelisin öyküsünü yazar pembe kalemle. Her sönüs en güzel ilk içindir çünkü her yangin yeni bir ilktir, her son yeni bir ilke gebedir.
Unutma ki ölüm öpüsüdür aslinda gökkusaginin ahengi…
Pembe pancurlu evlerin kireç badanasinda kaç söylenmemis al gül gizli? Her yagmurda, çatlayan yüzünden hüzüncül rayiha yayilir
erken gelmis baharin güzel tenine, her yagmurda sizili bir iç çekis olur bitmemis cümleye, her yagmurda gülümsemeye giden bir yol olur
ve bir gün izi silik çiçekçi kiz sepetinde baska al güller birikir.
Bitmeyen bir öyküdür yangin her noktadan sonra büyük harfle yeniden baslayan…
Mehmet Bardakçi
………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
“Konu Sairlerden”
Ilk Sevgililer
Nerde bizi seven kizlar?
Hepsi kara topraklarda.
Daha sen daha gamsizlar;
Daha güzel bir diyarda.
Meleklerle beraberler,
Mavi semanin dibinde;
Meryem Ana’yi ögerler;
Coskun ilâhilerinde.
Sen ey bembeyaz nisanli!
Baharindaki bakire.
Sararmis, garip sevdali,
Verip kendini kedere.
Gözlerimizde bir derin
Ebediyet vardi gülen.
Sönmüs isiklari yerin,
Yanin göklerde yeniden.
Çeviri : Orhan Veli
……………………………………………………………………………………………………………
Adak Isigi
Sicak yaz göklerinde
Önde uzanan ovada
Birden bir isik sagdan
Bir isik soldan çikar
Ve bunlar
Simsek hiziyla birbirlerine ulasirlar
Bunu halk adak için ugur sayar
Derler: Leyla ile Mecnun bulustular
Bu göz açip kapama aninda
Ne varsa dile muradinda
Mutlak yerine gelir arzun
Yerde kavusmayanlar gökte kavusurlar
Ve bir ugurlu anda
Kavusmak isteyenleri kavustururlar
Sezai Karakoç
……………………………………………………………………………………………………………….
Gözyasini Gördüm
Gözyasini gördüm –iri, saydam gözyasini
O mavi gözden akan;
Ve sonra düstügünü gördüm
Menekse çiy tanesinin;
Gülücügü, safirin isigini gördüm
Senin yaninda soldu
Güçlü isinlarla dolu bakisinin
Yeri doldurulamadi;
Bulutlar uzaklardaki günesten
Aksamin karanligini
Urküten koyu, tatli bir renk aldiginda
En karamsar insanlara
Ilettigin o kivançli, sen yanini
Gökten usulca siler;
Oysa gözlerinin arkasindaki isik
Solmaz yüreklerden.
Lord Byron
Çeviri:Tozan Alkan
…………………………………………………………………………………
Bilemem
Neyim vardi, harcadim.
Az miydi, çok mu…
Bilemem;
Kâbiliyete mâlik olmak mi önemli,
Yoksa salt INSAN olmak mi…
Bilemem;
Çok kereler, türkü çagirmaktansa
INSAN’a, salt el salladim,
Hayati, böylesine yasadim
Kötü müydü, iyi mi… Bilemem.
Silva Gabudikyan
…………………………………………………………….