“Bir Söz” : Zayif bir hükümet kadar baskici ve adaletsiz olani yoktur. Edmund Burke
Ben “siir yazilana kadar sairin yazildiktan sonra herkesindir” görüsüne katilanlardanim.
Özellikle internetin yayginlasmasi ile birlikte siire, sairine veya çevirene saygisizligi
gözlemliyorum. Net kolay ve hizli erisimi getirdi. Begenilen bir siir, altinda sairinin adi olmasina ragmen adsiz kopyalanip sayfalara, bloklara alinmakta ve sitelerde paylasilmakta. Çeviri siirler ise sairinin ve en çok ta çevirenin adi olmaksizin paylasilmaktadir. Hatta siirlerin altina kendi adlarini yazanlar, yorumlara da siirin sairi gibi yanitlayanlar mevcuttur. Benim en çok üzüldügüm durum budur çünkü siir bir sanattir, yazimi ve çevirisi özel bilgi ve yetenek gerektirir. Gerçek siirin olusmasi haftalar alabilmekte keza bir çeviri siirin ruhunu yansitabilmek de öyle. Siiri sevin, okuyun, paylasin ama lütfen sairine ve çevirenine saygi gösterip adlari ile birlikte paylasin.
Charles Bukowski (16 Agustos 1920-9Mart 1994), Amerikali sair ve yazar.Asil adi Heinrich Karl Bukowski'dir. Ailesiyle birlikte üç yasinda ABD'ne geldi. Babasi asker, annesi kadin terzisiydi. Çocuklugu, Los Angeles'ta geçti. Los Angeles Sehir Koleji'nde bir yil gazetecilik ve edebiyat egitimi aldi, fakat ögrenim yili sonunda okulu birakti. Ilk öyküsünü yirmi dört yasinda, ilk siirini otuz bes yasinda yazdi. Posta Idaresi dahil birçok iste çalismis, ama hiçbirinde dikis tutturamamistir. Yapitlarinin edebiyat dergilerinde yayinlanmaya deger bulunmamasi üzerine on yil kadar yazmaya ve yasamaya küsmüs, bar kelebegi (barfly) olarak kendini içkiye vermis, bir alkol komasi sonrasi öldü diye hastaneye yatirilmis, hastane çikisi bir daktilo satin alarak ABD'nde 'underworld' denilen yer alti dünyasini bütün pisligi ve bayagiyla yansitan yapitlar vermis; saçmalik ve kiskirtmanin birbirine karistigi siirler, romanlar ve gerçek bir söz yaraticiligi ile dikkat çeken öyküler yazmistir.
A.Ugur Olgar, (5 Mart 1951) Sair ve avukat. Ilkokulu Kayseri Pinarbasi'nda okudu. Istanbul Kasimpasa Kadi mehmet Ilkokulu'nu bitirdikten sonra, ortaokul ve liseyi Istanbul Bakirköy'de tamamladi. Istanbul Universitesi Hukuk Fakültesi mezunu. ögrenciyken girdigi Gümrük Teskilati'nin çesitli birimlerinde Istanbul, Kusadasi ve Sinop vilayetlerinde memur ve yönetici olarak çalisti. Dergicilik de yapmaktadir. 1990 yilinda geldigi Içel'in ilçesi Silifke'de Hazine Avukati olarak görevini yapmaktadir. Evli ve iki çocuk babasidir.
Max Jacop (1876-1944), Fransiz sair, yazar,elestirmen ve ressam. Yahudi asillidir.20’nci yy en sert ve gözüpek sairlerindendir. 1944’te Fransiz isbirlikçilerinin ihbariyla tutuklandi ve götürüldügü Drancy kampinda akciger kanamasindan öldü.
Yapitlarinda fantezi sembolizmi karisim bir dil kullandi. Sürrealizm akimi yayginlasmadan çok önce sürrealist siirler yazdi. Dinsel serüvenlerini içeren La Défense de Tartuffe adli siiri ve Saint Matorel romani sürrealisttir.
Adina ödül olusturulmus ve Özdemir Ince kazanan tek Türk sairdir.
Siirle kalin…
“Konu Sairlerden”
Neden ve Sonuç
insanlarin kendi elleri ile yaptigi
en çok görülen ölüm,alip basini gitmeleridir
ve arkada biraktiklari
asla tam olarak anlayamazlar
birinin
onlardan
kopmasini
neden isteyebilecegini
Charles Bukowski
Çeviri : Mehmet Bardakçi
…………………………………………………………………………………..
Nar Çiçegi Ayriliklari
nar damlalari
parlak kirmizi yagdi zamana
dört köse dalli agaca agdi
ayriliklar
nar gibi kizaran ekmege
ve sevgilinin nar tanesini andiran
gözlerine hasret
yasayacagiz demek
nar agaci
dikenlerinin kanattigi
yüregimden mi aldin
çiçeklerinin rengini?
nasil bakmisti
uzaklastikça büyüyen sevgiliye
sah cihan
kirmizi kumtasi mazgallardan
nar çiçeklerine
elini uzatarak
nar damlalariyla islana islana
çeker mi zaman
atar mi ayriliklari
ötesine…
A.Ugur Olgar
…………………………………………………………….
Poetika
Yavuz kisiydi sair, çekildi havuza.
Bir atesbaligiydi siir, basildi tuza.
Hey gidi atesçinin gözünde yanan atesbaligi!
Max Jacop
Çeviri:Can Yücel
………………………………………………………………………….
Kalbim, Kiralik Bir Siir
Güzel çamurun türküsü Rimbaud
kirlangiçti kuzgunun içinde ölürken
bir sikimlik macun
yoksa karbonat mi kanaviçe isleyen kizlar
o gün bugün Habesistanli sayiliriz hepimiz
tanri bakiyse insan suda naz
boyundan postundan utanmadan Fredy Mercury:
show must be go on diyor alçalarak
floyd’lar ne kadar pembe simdi
Isa geldiginde dünya olmayacak
çikmiyor üzerimden
Rimbaud’un siçrattgi güzel çamur
‘ RENT A POEM ‘
ölüm
gelip
alnima
yanasincaya
kadar
CEHENNEMDE BIR MEVSIM
siirlerimi yakar belki yazmam bir daha
burasi Mus’tur yolu yokustur diye
bir sizofreni bulup kendime
çekerim tetigi efkârlaninca
kaybolurum
güzel çamurun türküsünde
kalbim, kiralik bir siir
Uluer Aydogdu