AKP iktidari TV dizilerine vardirdigi toplum mühendisligi projelerini uyguluyor. Iktidar her alanda yaptigi müdahalelerle toplumsal insaat sürecini uyguluyor. Ancak insa edilen sifirdan yeni bir toplum degil. 12 Eylül darbesinin yaratmak istedigi arsiz ve izansiz liberalizm. Karsi çikanlari tasfiye ediyor. AKP özel ve kamusal alanlarin her metrekaresine müdahale ettigi bir toplum yaratma pesinde, demokrasiyi hala oy çoklugu sanan anlayisini sürdürüyor.
Parasiz egitim isteyen çocuklarin yargilanip hapsedildigi bir ülkede düsüncelerimizi hapsederek sessiz kalmak ülkemiz gelecegine ve çocuklarimiza haksizliktir. Bu nedenle iktidarin, yasamda karsiligi olmayan, haksiz söylemlerini halkimiza anlatacak birikim ve bilinçte, ciddi bir siyasal muhalefetin yerelde de yapilanmasi geregine inaniyorum. Bu konuda gerekirse; siyaset biliminden söz eden ve ögüt veren siyasetnamelerin de geçmis deneyimlerin de okunmasindan yanayim. Yoksa bugün oldugu gibi tek kisiye bagli bir yönetim ve TV dizilerinin yönetime dahi müdahale eden basbakanin muhtesem fermanlariyla yönetilen bir ülkede yasamaya devam ederiz.
***
Siyasi partiler, ortak düsünce ve görüsleri paylasanlarin olusturduklari topluluklardir. Ayni partinin düsünce ve görüslerini savunan kisilerin desteklenmesi geregine inaniyorum. Ancak kayirmadaki hosgörü bir yanlisin yerlesmesine yol açmamalidir. Yoksa çözümü belirsiz bir yanlis yerlesir. Sol partiler bu anlamda parti içi demokrasi, elestiri ve özelestiriye açik bir gelenegi sürdürürler. Sosyal demokrat partiler de emekçi, toplum kesimlerinin çikarlarinin korunmasi ve üretimi arttirmak yaninda hakça bölümünü de ön planda tutan kitle partileridir. Bu nedenle partililerden üç maymunu oynar gibi sessiz, sagir ve kör olmasini isteyemeyiz. Geleneklerimiz ve topluma duyarsizlik yaninda insani da metalastiran yeni dünya düzeni ile süratle bütünlesmeye sessiz kalinamaz. Dikkatli bir siyaset izlemek gerekir. Muhalefet etmenin geregi de budur.
Siyaseti kariyer için yapanlar parti içi hiyerarsinin de etkisiyle parti içi sorunlara kayitsiz parti tabani yaratmaya çalisirlar. Oysa gerçekte soldaki siyasi partiler emekçi sinifinin ve üretenlerin sorunlarinin demokratik bir biçimde özgürce tartisildigi, sorunlarin dillendirildigi ve kamuoyunun bilgilendirilip uyarildigi örgütlenmelerdir. CHP ilçe yönetiminin bunu ne kadar gerçeklestirdigini takdirlerinize birakiyorum. Demokrasi göstermelik sergilenen bir oyun degildir. Genisletilmis toplantilarla mahalle, köy, belde partililerinin olusturacagi danisma meclislerine islerlik kazandirmak gerekir. Köy, belde ve mahallelere gidip sorunlarin tespit edilmesi gerekmez mi? Batida sosyal demokrat partilerin yerellerde de kurumsallasmis ve sürekli kendini yenileyen bir düsünce mutfagi oldugunu biliyoruz. Bir çok yörede de bu yöntem varken ilçemizde niçin uygulanmiyor? Dostlarla, kafa kol iliskileriyle siyaset bitti artik. Ilçemizde yüz otuz bini asan nüfusuyla siyaseti bire bir insanla yapmaliyiz. Siyaset tabanin düsünceleri alinarak, ortak akilla ve gönüllü çalisanlar yaratarak yapilir günümüzde… Parti içinde en çok oyu alan yahut tek liste ile mesru oldugunu söylemek ülke genelinde yüzde elli oy alan AKP iktidari anlayisindan farkli degildir.
***
Ilçemiz ve ülkemizin her yaninda iktidar yanlisi cemaat ve tarikatlar seçim stardini çoktan verdiler… Son seçimlerden sonra muhalefet partilerince ugranilmayan köyler, mahalleler ve beldelerde onere edilmeyen partililerle siyaseten ilgilenilmesi gerekmez mi?
Yerel gazetelerde Faruk Sigis ve Hasan Yilmaz’in açiklamalari sonrasi yönetim yanlisi tepkileri anlamsiz buluyorum. Esasen; tabanin sesine kulak vermeyen bir yönetim olusmussa duyarli partililerin susmasi etik degildir diye düsünüyorum.
***
Ulkemizde ilçemizde de yalnizca muhalefet degil AKP’ye oy vermis yurttaslarimizda huzursuz. Muhalefetin onlari da örgütlemesini istiyorlar. Uzun bir yaz dönemi geçirdik. Çiftçimiz perisan. Muhalefetteki tüm partilerin milletvekillerine rastlayamadik. Vekiller köylerde kalarak sorunlari yerinde belirlemeliydi. Ankara’da oturarak muhalefet olmaz! Siyaset insanla yapilirsa çiftçinin, hayvancinin, üretici köylünün, dar gelirli yoksulun yaninda oldugumuzu anlatabilmenin baska bir yöntemi var mi? Hasat zamaniydi…. Iktidara kirgin ve dargin, yoksullasan üretici köylünün derdini yerinde görmeden nasil anlar ve çözüm önerebilirsiniz? Ilçe yönetimleri niçin bir program yapip vekilleri görevlendirmez, kendileri niçin dolasmazlar? Ihtiyaçlar üzerinden politik söylemleri olusturmanin bir baska yöntemi ya da mantigi varda biz mi bilmiyoruz? 2003’te mazot 70 kurustu, pamuk bir lira yirmi kurus, 2012 de mazot dört lira, pamuk yine ayni fiyat. Patates, biber, tarlada kaldi domates toplama parasini kurtarmiyor. Zeytinyagi yedi yil önce yedi liraydi simdi bes lira. Misir geçen yildan ucuz süt sudan ucuz… Isçi, çiftçi, memur, emekli, ögrenci vb tüm toplum katmanlari ekonomik olarak yoksulluk içindeler. Muhalefet etmek için her sey var, ekonomik olarak yoksulluk içindeler. Muhalefet tarlada, köyde beldede sokakta…
***
Ideolojik olarak ilkelerinin geregini yapmak yerine getirmek kararli ve tutarli davranmak halka güven verecektir. Bu güveni saglikli bir biçimde saglayamayan yöneticilerin tabanin ötesine kulak vererek tabanin önünü açmasi gerekir. Son demlerini yasarken AKP iktidarinin yikilacak damina dayak olmanin anlami var mi? Isimiz muhalefeti güçlü bir biçimde yerelde de örgütlemek olmali.
Hosça kalin, dostça kalin.