23 Eylül Persembe günü; Büyük Torbali Gazetesi “Almanya’dan mesaj var” mansetiyle çikmisti. Konu: Taskesik Köyü’müze kurulacak olan çöp-lük ya da “Kati Atik Bertaraf Tesisi” ile ilgili Belediye Baskanimiz Sayin Ismail Uygur’un açiklamalari vardi. Uygur, söyle diyordu: “… Te-sis herhangi bir fabrikadan farksiz. Çöpler, çev-reye hiçbir zarar vermeden bertaraf ediliyor. Çöpün ismi kötü. Kimse yakininda olsun istemiyor. Ayni sikintiyi biz de yasiyoruz. Ama kenti yönet-mek sorumlulugu baska bir seydir. Biz bu konuda sokaktaki vatandas gibi düsünmeyiz. Bu tesis, bi-lim ve akil nereye yapilmasina uygun görüyorsa oraya yapilacaktir. Anlasilan Büyüksehir kararini verince bize de onaylamak düser,” mealinde bir açiklama. Bu tesisin Taskesik’te, Almanya’daki gibi aynen uygulanabilecegine inanmiyo-rum. Projenin zararlari konusunda birçok görüs açiklandi. Gerçegi anlamayan mesut, bilinme-yen atilgan olur, denilir. Fakat gerçekler yarin-lara kendiliginden gitmezler. Dünden gelenleri görenler anlatmiyorsa gerçekler unutulur.
Sayin Uygur, çöp ile ilgili olarak; “Kenti yönetmek sorumlulugu baska bir seydir. Biz bu ko-nuda sokaktaki vatandas gibi düsünemeyiz” di-yor. Sokaktaki vatandas… Arastirilmis midir, bil-miyorum. Ilçemizde kaç üniversite mezunu var? Ben ortalama olarak her evde birden fazla kisinin olduguna inaniyorum. Sokaktaki adamin düsüncesini önemsedigimi belirtirken egitim dü-zeyi ile desteklemeyi amaçladim. Düsünüp karar verirken süpheciyimdir. Düsünceyi elle tutulur olagan seylerle desteklemekten yanayimdir. O-nun içinde eskilerin dedigi su söz dokunur: “Insanlar en az bildigi seye en çok inanir.” Bize masal okuyanlar bu nedenle rahattirlar. Kâ-hinler, hokkabazlar, falcilar da öyledir. Ben süp-heyle bakip sorgulayanlardanim, dedim. Madem bu denli güzel, Izmir’e yakin baska bir yere ku-rulsun bu çöp aritma merkezi… Hem fabrika gi-bi, ne güzel!
Yüksekokul’dan söz ederken egitilmislerin al-datilmayacagini düsündüm. Çünkü egitim yasa-mi ögretir, halkin ve doganin yasalari içinde bü-yümeyi, degisen olay ve kosullar karsisinda dav-ranis degisikliklerine giderek yasamayi ögretir. Annem de beni bu maksatla okuttu. Beni bu hal-ka baglamak ve bizden yardim bekleyenlerin ha-line ortak etmek istiyordu. Gerçekleri çekinme-den söylememin nedeni buydu. Ben de ögrenci-lerimi hiç korkutmadan yetistirmeye çalistim. Büyükleriniz karsisinda basinizi egin, aklinizi degil, sözünü animsatmam bundandir.
***
Herkes kendi aklini begenmekte haklidir. Kim kendini akilsiz sayabilir ki? Mantikça da bu böyledir. Herkes, akildan yana payina razidir. Ben de düsüncelerimizin dogruluguna inanirim. Fakat; “Farkli düsünenleri dinleyip tartisarak ortak akli bunmak zorundasin” diyor aklim bana. Ne demek; “Sokaktaki vatandas gibi dü-sünemeyiz.” Kaldi ki Torbali sokaklari yüzlerce üniversite mezunu ile dolu… Insanlar her seyi baska baska gözle görürler. Düsünce ayriliklari-nin nedeni de budur. Gerçegin bir degil de bir kaç yüzü vardir. Bazilari ayni olayin baska yü-züne bakar, o yüzünde durur. Bu toplumsal ve siyasî olaylarda da böyledir. Uç milyonluk Izmir kentinin çöpünün tamami ilçe merkezine, kus u-çumu, 6-7 kilometre ileride bir alana kurulurken ilgili herkesin düsüncesi vardir ve alinmalidir. Taskesik köylülerine de Torbali’da yasayan-lara da bir daha, bir daha sorulmali. Bilim in-sanlarinin, üniversitelerin tartismasi gereken, il-çemizin en az 30 yil çöplük alacagi bu büyük so-runda yerel yöneticiler; “Sokaktaki vatandas gibi düsünemeyiz!” dememelidir. Sokaktaki vatandasi ikna etmenin yollarini bulmalidirlar.
***
Bizleri yönetenler yabanci bir ülkeye gittiklerin-de o ülkenin derelerine, çaylarina, nehirlerine, göllerine,sehir merkezlerine, bulvarlarina, fabri-kalarina nasil bir izlenimci gözle bakarlar, ne gö-rürler? Yalnizca çöp tesislerini mi? Karsilastirir-lar mi ilçemizle, ülkemizle? Bu ilçenin yillardir birikmis çözüm bekleyen sorunlari var, geç-misten gelen. Iki çayi ve kurumus dere yataklari o yabanci ülkenin akarsulariyla mukayese edil-mis midir? Su havzasinda olmamiza ragmen içi-lemeyen çesme sularimiz, renkli akan artezyen sularimiz var bizim. 30-40 yil önce balik avla-digimiz çaylarimizda kurbaga bile yasamiyor artik!..
Orman, dere ve çay kenarlarinda hayit dallarina asili kalmis naylon ve poset parçalarinin yagmur-lu havalarda bir baska senfoniyi, rüzgârda bir baska sesi çikardigini duymayanlarin, kis ayla-rinda akan çaylarimizda deterjanli sularin köpük daglari yaratmasini görmeyen yerel yöneticilerin sokaktaki adamdan ne farki vardir? Demokrat yöneticilerin, sosyal demokratlarin bu tür gaflari olmamalidir. Vatandas bilir. yaratir, yasatir; unutmaz.
Izmir’in çöpü ilçemize gelecek. Ne diyelim; çö-püm benim, seni çiçekle karsilayacagiz, sevgiy-le. Çünkü seni hiç yadsimadik, hosgeldin, sefa geldin. Biz yillardir alisigiz. Içlerinden kimya-sal atiklarin çiktigi, topragin ve suyun zehir-lendigi, yeralti sularimizin kirlendigi bir ilçeye hosgeldin.. Etraflarini bu kadar çok hayranlari-nin çevirdigi yöneticilerin halki görememesi normal olabilir. Fakat bizim gidecegimiz bir baska Torbali yok. Burada yasayacagiz. Çöp-lügün ortasinda ama bir baska çöplük olmasini istemeden. Bu çöplügü temizlemek için, her seyi ile temiz bir Torbali saglayincaya kadar, “Çöplüge hayir!” diyenlerle birlikte.. Hosça kalin, dostça kalin.