DUNYAMIZIN tümünde etkili bir dönüsüm yasanmaktadir, son 35 yildir.. Dogayi ve toplumu tümüyle etkileyen ve de bilinci de yenileyen bu derin olgu, as-linda üretim biçiminin dönüsü-münde temellenmektedir.. Bildigimiz o eski Sanayi Uretim Biçimi [SUB], insan aklinin olusturdugu yeni bir düzlemle, manueli [elyapimini] asip, digi-tali [sayisali] yakaladigi için dö-nüsmekte ve bir baska boyuta ta-sinmaktadir.. Biz buna Teknolojik Uretim Biçimi [TUB] diyebiliyoruz.. Sayisallik ve kul-lanilan yeni boyuttaki teknolojik kriterler, insanogluna – insan-kizina yepyeni ufuklara dogru a-çilan bir ortamlar bütünü sun-maktadir ki isin özü buradadir.. Bir de baska önemli bir noktada: Eski yapi henüz tümüyle ortadan kalkmamistir, yani tümüyle re-set’lenmemistir; bütün eski veri-ler halen hüküm sürmektedir.. Iste bu durum da, bir anlamda bütün isleri karman çorman yap-maya yetmektedir… Hem eski dünya ve hem de yeni dünya ayni zamanda yasanmaktadir.. Ortaligi bu durum karistirmakta-dir.. Onu insan akli, daha henüz halledebilmis degildir.. O yüzden 1960’larda ayda yilda bir görülen ”tanidim seni ziplayan saç”lar bugünlerde adim basi karsimiza çikmaktadir.. Aslinda bu iki yazi da yetersiz kalmaktadir bu yüz-den; bir anlamda, o nedenle, ben de üçüncüye dogru uzanmakta-yimdir… Gerçekten de cümle alem artik “ziplayan saça” kes-mis bulunmaktadir … Evet evet en iyisi, bir 3’lemeye gitmektir.. Ben de öyle yapacagim…
(Önce sunu belirteyim: Bir uykulu bakisli belediye persone-li, Özbey’den, kedi köpek barina-gindan falan bahsetti; inanmislar bunlar gerçekten önümüzdeki belediye seçiminde kedi köpegin oy kullanacagina.. Beyler beyan-lar, biz sizi yaniltmis olmayalim, yok böyle bir sey; kedi köpek oy kullanir mi yaaa.. Siz yine bildi-giniz gibi ve de eskisi gibi ge-bertin gitsin bu pis seyleri; ney-mis öyle barinak falan.. Yani tam tanidik sizi ziplayan saçlar du-rumlari oldu yani… Yani sunu abartmasaniz olmaz sanki; insanin aklina türlü seyler getiriyorsunuz, düsünce bozuklugu rahatsizligi gibi… Neyseee, daha önemsiz konulara dogru uzanalim da, ziplayan saçlar dökülsün önlerimize…)
Aldi mi Türkiya basina simdi su anayasa paketi derdini.. Hadi kurtul da görelim.. Oldu mu size Türkiya ortadan ikiye bölünmüs, sankim bir karpuz.. Bir yarisi iktidardan yana; libosçusu, dincisi, gericisi, bölücüsü, yeni yetme zengini belli bir sebepten ötürü bu tarafta… Öbür tarafin genel adi statükocular.. Ulusalcisi, Atatürkçüsü, laikçisi, milliyetçisi de beri tarafta… (Tabii bunlar benim verdigim adlar degil; taraflarin birbirlerine verdigi adlar…) Aslinda bugün karsimiza çikan bu “anayasa paketi” , Cumhuriyet’imizin basindan beri, hatta II. Mah-mut reformlarindan basladigi-ni bildigimiz bir sürecin finali-ni olusturmaktadir. O yüzden “yargiyi kusatma” ,”yargi tara-findan kusatilma” ve bugünün iktidarinca “yargi bize kan kus-turuyor” tanimlamalarina ka-dar vardirilan çatismali du-rum, hemen hepsinin bir açik-layici özetidir… Getirilmek is-tenen bellidir: Millet adina “kayitsiz sartsiz” egemenligi eline almasi gereken sivil ve siyasal kesim, hep “belli bir ve-sayetin” altinda tutularak, bir türlü gerçek bir iktidar konu-muna getirilmemistir.. Artik bunun sonu gelmelidir… Bu-nun için de, sivil siyasal kesim, ülkeyi yönetim dizginlerinin tümünü ele geçirmelidir.. Bunu saglamaya baslamak da ancak böylesi bir “anayasa paketi” ile mümkün olabilir… Ancak böyle bir baslangiçla asker-sivil bürokratik ve yargisal vesayet asilabilir.. Evet yari yariya bölünmüs olan ülke yönetim düzleminin bir bölümü bunlari savunurken, diger yari kesimi bunun tam tersinden söz etmektedir.. Hatta adini, sivil darbe-sivil siyasi vesayet olarak bile koymaktadir. (Bu arada, su aylardir sürüp gelmekte olan darbe-sivil darbe iddialarina; Ergenekon gelismelerinin ve ucu Balyoz-Kafes hikayelerine ve -yapay olarak üretilen bunlarla-, asker-sivil bürokrasi ve yargiyi sindirip, kendine uygun hale ge-tirme planlarinin varligini savu-nan gelismelere kadar uzanan durumlari görünce, islerin tümü-nün hangi temeller üzerinde olusmakta oldugunu anlamaya basliyoruz… Çünkü artik burada bir taraf, tek sey söylemektedir: Asil amaçlari olan noktaya dog-ru ilerlerken en temel unsurlarin tümünü ele geçirerek kendinden yana çevirmenin hesaplarin uy-gulayan –ve de bunun için ge-rekli bütün gücü yurtdisindan ve ABD/AB’den elde eden- bir si-yasal iktidar vardir karsimizda…)
Bütün bunlara ne diyor-sunuz; bunu bilemiyorum… Ben “Tam bir kuskular sarmalinda, hiçbirini tam benimsemem müm-kün degil; ben burada ne savci ne de avukat olurum” demekteyim.. Tabii böylece, bitaraf olmaktayim.. Böylece su bizim Torbali siyasal uzman papaganlarin da tekrarladigi gibi, “bertaraf olacaklar” grubuna girmekteyim..Ve nedense 53 yildan beri bir türlü bertaraf edilememekteyim !.. (Tam bu sirada bir grup bilim insani, “Taraf olmayi reddediyoruz” diyerek bir bildiriyi imzaya açtilar ve söyle dediler: 12 Eylül düzenini oturtan Siyasi Islam’i da, tekçi düsünceye yatkin Kemalizm’in tavrini da kabul etmiyoruz; o yüzden bu Anayasa Paketinde taraf olmuyoruz!..)
“Durumun saçaklarini” bir toparlayayim, simdilik; haftaya yeniden dokun(dur)abilirim.. Is oralara kadar gelip dayandi, biliyorsunuz: Taraflar birbirlerine hakaret etmektedirler; taraflar birbirleriyle alay etmektedirler ve ortalikta darbe-cunta laflari uçusmaktadir; karsilikli Ergenekon’lar firlatilmaktadir; cümle alem tanidim seni ziplayan saç oluvermektedir… Seçimsiz iktidarci vesayetçilere, statükoculara, AYM muhalifle-rine karsi; Okyanus ötesi ve beri-si destekli ve de Sivil Soroscu-SS, Taraf Gazetesi Belgecisi-TGB gruplar mevzilenmis du-rumdadirlar ki, Allah’imiza sü-kürler olsundur !.. Tabii durum-lar böyle olunca, herkesler al-gilanabildigince degerlendiril-mektedir; su bizim “tramvayci Tayyip” demokrat oluvermek-tedir; CHP fasizmi çagristira-bilmektedir; AKP bu olayda, tüm “rejim karsitlarini” sem-siyesi altinda toplayabilmekte ve bir “düzen gücü olustura-bilmektedir” (çünkü CHP tek kisi orkestrasina döndürülmüs bulunmaktadir)… Durum böy-le olunca, bir yandan asker sin-dirildiciler, beri yanda ise artik asker gelsinciler ortaliga firla-mislardir, köse yazilarindan.. As-kerin isi bitirilmis; sira yargiyi ele geçirmeye gelmis söylemendekilerle; bu yargi bize kan kusturdu- kusturuyor, simdi de iktidarimizi kusatmaya ve de bizi tutsaklastirmaya çalismaktadir söylemindekiler, karsilikli olarak mevzilerindedirler.. Aslinda dönüsüm, gerçekten demokrat ve insanlik yandasligini tasimasi gerekenlerce iskalaninca olacak olan budur.. Esyanin tabiati bunu emreder; deterministik akil baska türlü gelismez (gerekirci akildan baskasi çikmaz); neden sonuç iliskisinin varacagi yer burasidir… Gerçekten, sizin elinizdedir her sey; yerseniz; isterseniz.. Istemezseniz tam tersini yapmaniz gerekir.. Bu tarla, bu tohum, baska mahsul vermez.. Buranin örgütlenmis siyasal adi, -kim ne derse desin- CHP’dir.. Bu CHP böyle olursa, elde edilecek sonuç baska türlü olamaz.. (Benim tarafinda-yaninda bulundugum bilinen/ sanilan/ algilanan kesimle hiçbir sorunum yoktur ve
yalnizca o kesimin yönetenlerinin de bu kesimin tabanini kusatip tutsaklastirdigini çok iyi görmekteyim; bunun karsilikli al gülüm ver gülüm oyununa kadar götürüldügünü de bilmekteyim..) Türkiye seçim baraji %10; CHP seçim baraji %20.. CHP’de bir tek kisi üretir, konusur, uygu-lar, geri kalanin tümü dolgu malzemesidir gerçekleri hüküm sürdükçe; CHP örgütsüz, demok-rasisiz, gençsiz, kadinsiz bir par-ti gerçegini ve algisini degistir-medikçe kimse iktidar hayaline falan kapilmasin.. O 1977 yilinin %41.78 oy oranlari falan düslen-mesin… Benden söylemesi; din-lemeyenler sonunda piyasayi terk eden ve sessizlige gömülen Onur Öymen’leri oynarlar…
Bugünlük sizlere birkaç kupür sunacagim.. Hem bu tara-fin durumunu son asamalarda gözden kaçiranlara “kapak olsun hinzirligi ile”; hem de “sahibi-nin sesinden naklen canli yayin olsun diye”.. Bir de su son dö-nem dönüsümlerinin insa-nimizi nasil “tanidim seni zip-layan saç” ayaklarina yatirdi-gini kaynagindan höpürdettir-mek için.. Aslinda isin özünde “kendi sahibinden, kendine ta-niklik sallandirmak” var.. Yanlis anlasilmasin; kötülemiyo-rum; gerçekten de diyorum ki bunlari yasamamiz “gayette normal”; insanoglu çok geçir-gen oldu, çok saydamlasti, olur böyle vakalar’lasti.. Bunlari, CHP’yi yönetenler 1950’lerde, 1960’larda parti örgütlerine yasatmaya çalissalardi, solugu çoktan Haymana Ovasinda alir-lardi… Ve CHP örgütü bunlarin tamamini oyardi; oyardi… Ama iste su dönüsüm çaginin dönüs-üm ve titresimleri, hemen her seyleri kaldiracak yeni yapisal-liklar ve yeri insan dayaniklilik-lari yarativerdi.. Gördüklerimiz ve taniklik yaptirdiklarimiz on-larin eserleridir ve izleridir, algi-laridir.. O yüzden fazla hayrete lüzum falan yoktur.. Bendeniz yanlica tarihe bir not düsüyo-rum..
Haftaya daha nice örneklerimiz var..
Yalniz yine söylüyorum; kötülemek için degildir de-diklerimiz; yalnizca tespit için-dir, saptama içindir… Tarihe taniklik, sahitlik de tespitle, saptamayla olmaz mi?..

KUPUR NOTLARI:
CHP Genel Merkezini ve bura-nin kendisine babasindan mi-ras kaldigini sanan son fuzuli sagili ile bu Genel Merkez sa-kinin CHP örgütüne kurultay-da bile nasil ipotek koydugu tespitini bizzat kendisinde izliyor ve okuyorsunuz.. One man show and Ricky Martin.. Hani su merdivenden konfetiler esliginde inerken…

Günaydin Kupürü; Durum vaziyet oralarda öyle olunca, buralarda da böyle olur tabii.. Sonra baba-ogul arasi payla-simda ve paslasmada ne sakin-ca olabilir ki…
Hem bakin, tarih daha son %47’lik Genel Seçimin 5 gün öncesi… Terlikler suda yüzer…